X

‘Sessiz güç’: Nazik bir şekilde dünyayı sallayabilirsiniz

Yakın bir zamanda partnerimle tatildeyken, arkadaşlarımızın işlettiği bir bara gittik. Oldukça dışa dönük ve enerjisi genelde yüksek olan partnerim, biraz da alkolün etkisiyle mekana yine enerjik bir giriş (dans ederek ve arkadaşlarımıza tezahürat ederek) yaptı. Ben ise her zamanki gibi daha sakindim. Barda duran bir arkadaşımız bana yöneldi ve “Ay sen de biraz hareketli olsana, ne bu durgunluk!” dedi. Aynı kişi daha önce de benim biraz soğuk olduğumu ima ederek, bana erkek arkadaşım gibi samimi yaklaşamadığını belirtmişti. Hatta “Benden mi hoşlanmıyorsun?” diye sormuştu.

Halbuki ne durgun ne de soğuktum. Ondan hoşlanmıyor da değildim. Sadece spektrumun içe dönüklük kısmına daha yakın biriydim.

Dışa dönüklüğün yüceltildiği bir toplum düzeninde yaşıyoruz. Hareketli, sosyal, çok konuşan, hazır cevap, ortamı bir şekilde domine edebilen kişiler saygı görüyor. Bu kişiler güçlü ve yetenekli olarak değerlendiriliyor. Sessizlik ve hafif çekingenlik ise değiştirilmesi gereken, sıkıcı ya da zayıf bir özellik olarak düşünülüyor. Maalesef ki “sessizin gücü” göz ardı ediliyor.

İçe dönük kavramıyla ilk tanıştığım zaman üniversitedeydim. Yıllarca kendini “kusurlu” hisseden bir insan olarak o kadar rahatlamıştım ki… Bende bir sorun yoktu! Sadece, ihtiyaçlarım ve kendimi ortaya koyma biçimim dışa dönük insanlarınkinden daha farklıydı. Üstelik kendimi güvende hissettiğim ortamlarda oldukça konuşkan ve sosyaldim.  

Sonra kurumsal hayata başladım. Aldığım ilk geribildirim “daha sosyal olmam ve kendimi daha fazla göstermem” gerektiği oldu. Sonraki yıllarda da pek değişmedi. Ben kendimi kabul etsem de, sistem bir türlü edemiyordu. Performansımdan memnun olmalarıyla birlikte hep bir “ama” vardı. Daha fazla şov yapmalı, kendimi daha iyi göstermeli, gerektiğinde daha agresif davranmalıydım. En şaşırdığım şey ise “yeterince tutkulu” olmadığımı düşünmeleriydi. Oysa ki işini çok sahiplenen ve yönettiği markalara tutkuyla bağlanan biriydim. Sadece bunu bağırıp çağırarak dile getirmiyordum.

Ben, gelişim zihniyetine (growth mindset) çok inanan biriyim. Bu sebeple, aldığım geribildirimler sonucunda kendimi hep belirli bir ölçüde esnetmeye çalıştım. Bunları bir büyüme fırsatı olarak gördüm. Nitekim içe dönüklük/dışa dönüklük spektrumunda bir çoğumuz uçlarda değil, daha ortalara yakın bir yerdeyiz. Hepimiz için bu spektrum üzerinde belirli bir ölçüde esneme alanı var. Ben de iş ilişkilerimi güçlendirdim, yaptığım işleri daha etkili bir şekilde ortaya koymaya başladım, daha stratejik biri oldum.

Sonrasında yöneticilerimden, ne kadar değiştiğime yönelik yorumlar duymaya başladım. Tabii ki karakterim değişmemişti, sadece içimde var olan fakat öncesinde keşfetmediğim kaynaklarımı kullanmaya başlamıştım. Evet onlar beni devamlı bir yöne doğru çekiştiriyordu ama ben tüm o aksiyonları daha çok “kendimi gerçekleştirmek” adına almıştım. “Olduğum kişiyi kaybetmeden nasıl esneyebilirim?” sorusuyla hareket etmeye çalışmıştım.

Yine de geriye dönüp baktığımda üzüldüğüm şey, kendini “kusurlu” hisseden yaralı içsel çocuğun tüm bu süreçlerde tetiklenmiş olmasıydı. O çocuk zaman zaman kendini yalnız hissetti, anlaşılmadığını düşündü. Bu kapitalist düzene göre fazla “hassas, kırılgan ve naif” olduğuna inandı.  Doğru düzgün iş yapmayıp, inanılmaz bir şov yeteneğiyle kendini satabilen insanlar ve buna prim veren yöneticiler karşısında hayrete düştü. Aniden gelen haksız saldırılar karşısında, yeterince hazır cevap olamadığı için kendine kızıp, yetersiz hissetti. Tüm aksiyonlarımı zihinsel boyutta kendi gelişimim için yapsam da, derinlerde “Acaba bende bir hata mı var?” düşüncesinin getirdiği bir karın ağrısı hep vardı.

Şanslıydım ki, kişisel dönüşüm ya da diğer bir deyişle kendini iyileştirme işlerinin içindeydim. Kendimle olan ilişkim dönüştükçe, aslında sorunun bende değil onlarda olduğunu görmeye başladım. Sürekli kapsayıcılığın konuşulduğu, üst yönetimin en iyi koçlardan “liderlik” eğitimi aldığı şirketlerde, hala insanlar belirli bir karakter tipine doğru ittiriliyordu. Farklı karakterlerin organizasyona kattığı hediyeler göz ardı ediliyordu. Oysa ki dünya değişiyordu. Dolayısıyla, benim kendime baktığım kadar onların da kendilerine bakmaları gerekiyordu. Ben dönüşüyorsam, bu katı zihniyetin de dönüşmesi lazımdı.

Gandhi’nin bir sözü var; “Nazik bir şekilde, dünyayı sallayabilirsiniz.” diyor. Ben de zamanla içe dönük bir insan olmanın bir zayıflık değil, aksine benim “gizli gücüm” olabileceğini özümsemeye başladım. Evet ben kapitalist düzenin normlarına göre farklıydım ve bunu değiştirmeme gerek yoktu. Evet kendimi ara ara esnetebilirdim, ama asıl bu farklılıkların bana kattığı özellikleri parlatmalıydım.

Marti Olsen Laney’nin “İçe Dönüklerin Avantajı” adlı kitabına göre, içe dönükler uyaranları işleme sürecinde daha uzun nöral yollar kullanıyor. Bu sebeple, etkileşimleri ve olayları işlemek daha karmaşık. Tam da bu yüzden hazır cevap biri değilim. Konuşmadan önce düşünmem gerekiyor. Ama bu kompleks düşünce sistemi bana aynı zamanda bir “derinlik” katıyor.

Ben sosyalleşmeyi seven biriyim ama enerjimi tekrar toplamak için sık sık tek başına zaman geçirmem, kendime “sessiz” anlar yaratmam gerekiyor. Bu da zengin bir iç dünyamın olmasını sağlıyor.

Dışarıdan çok iç dünyama odaklı olmam, öz farkındalığımın artmasına olanak sağlıyor. İçimdeki yaralı çocuk ile temas ettikçe, etrafımdaki insanların yaralarını da fark ediyorum. Tüm bunlar beni empatik ve hoşgörülü biri yapıyor.

Zaman zaman ortamlardaki “sessiz kişi” olmak, iyi bir gözlem yeteneğini geliştirmemi ve başkalarının fark edemediği nüansları görmemi sağlıyor.

Çok geniş bir çevrem yok, ama var olan arkadaşlarımla daha derin ve gerçek bağlar kurabiliyorum.

Sessiz Güç” kitabının yazarı Susan Cain diyor ki; “Şirketleri dönüştürmek için dev kişiliklere ihtiyacımız yok. Kendi egolarını değil, yönettikleri kurumları inşa eden liderlere ihtiyacımız var.” Ben de egoma yenik düşüp, beraber çalıştığım kişileri zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak “tüketen” bir lider olmamaya çalışıyorum. Benim için, ortaya çıkardığımız işin sonucu ile birlikte, ona “nasıl” ulaştığımız da eşit oranda önemli.

Partnerimin sahip olduğu özellikleri hayranlıkla izliyor, ondan çok fazla şey öğreniyorum. Şanslıyım ki, o da benim için benzer şeyleri düşünüyor. Biliyoruz ki, birbirimizi mükemmel bir şekilde tamamlıyoruz. Ve biliyoruz ki, dünyanın ikimize de ihtiyacı var.

Gurmukh’un söylediği gibi “Yogada (ve diğer tüm kişisel dönüşüm araçlarında) amaç kendimizi geliştirmek değil, kendimizi kabul etmek. İşte o zaman gerçek potansiyelimiz ortaya çıkmaya başlayacak. Ve bize verilmiş hediyeleri dünyaya sunmaya başlayacağız.”

Yine Susan Cain’in ifadesiyle, “Susmayı beceremeyen, bu gürültülü dünyanın” tüm “sessiz güçlerine” selam olsun. Nazik bir şekilde dünyayı değiştirmeye var mısınız?  

İlginizi çekebilir: “Sendeledim, düştüm, iki ileri bir geri gittim. Ama vazgeçmedim!”

Siri Kavita: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale