İnsanların sizin zeki olduğunuzu düşünmesini ister misiniz? Şimdiye kadar size hiç “göründüğünüzden daha zeki olduğunuzu” söyleyen oldu mu?
Olduğundan daha zeki algılanmak, hiç kuşkusuz herkesin canını sıkar, özellikle de ilk görüşte… Peki birinin ilk görüşte zeki olarak algılanmasını belirleyen şey nedir?
Sonuçları Journal of Psychological Science dergisinde 2015 yılında yayımlanan bir araştırma, tam olarak da bu sorunun yanıtını veriyor. Araştırma kapsamında Chicago Üniversitesi’ndeki MBA öğrencilerinden neden işe alınmaları gerektiğini anlatan videolar çekmeleri istendi. Daha sonra insan kaynakları alanında çalışan profesyonel işe alım uzmanlarına üç seçenek sunuldu: Videoyu izlemek, ses kaydını dinlemek veya videodaki konuşmaların yazılı dökümünü okumak. Araştırmadan elde edilen sonuç oldukça ilginç. Buna göre işe alım uzmanları, yazılı dökümler yerine sesini duydukları adayları daha yetkin, düşünceli ve daha zeki olarak değerlendirdi ve bu kişilerin işe alım oranlarının daha fazla olduğunu bildirdi. Öte yandan ses kayıtlarına görüntünün de eşlik etmesi, değerlendirmelerinde herhangi bir değişiklik yaratmadı. Buradan çıkan sonuç şu; zekanızı göstermek istiyorsanız sesinizin duyulması yeterli. Yani zeka konusunda karşınızdaki kişide oluşturduğunuz ilk izlenim söz konusu olduğunda, görünüş değil ses daha önemli.
Aslında bu sonucun arkasında, insanoğlunun geçirdiği evrimsel süreç yatıyor. Sesimiz, iletişim kurabilmemiz için özenli bir şekilde ayarlanmış bir araçtır. Yazılı metinlerde ise bu aracın yoksunluğundan dolayı zeka ve düşünce kapasitesine dair bilgiler yok olabilir.
Etkili bir ilk izlenim bırakmak için sesimizin ne kadar önemli olduğunu öğrendiğimize göre, şimdi sıra onu nasıl etkili bir şekilde kullanmanın yollarını öğrenmekte. İşte sesinizi kullanarak etkili bir ilk izlenim yaratmanın yolları:
1. Ses seviyenizi ve sesinizdeki dalgalanmaları azaltın
Yüksek ses tonu genellikle gerilim veya çocukça davranışlarla ilişkilendirilir. Siz bunun tam tersini istiyorsanız, sesinizin seviyesini bilinçli olarak düşürün. Böylelikle karşınızdaki kişilerde güven verici ve olgun bir izlenim yaratabilirsiniz. Öte yandan, son dönemde gittikçe sık karşılaşılan bir konuşma şekli olan ve İngilizcede “uptalk” denilen alışkanlıktan da vazgeçmelisiniz. Son hecenin daha yüksek sesle söylenerek cümleyi soru cümlesi olmadığı halde soru soruyormuş gibi tamamlama şeklinde tarif edilen bu konuşma şekli, karşı tarafta az bilgili, gelişmelerden habersizmiş gibi bir izlenim yaratabiliyor.
Ancak ses seviyenizi düşürürken çok kısık sesli veya dudaklarınızı kapatarak konuşmamaya da özen göstermelisiniz. Bunun abartılması karşı tarafta kaba veya meydan okuma algısı yaratabilir.
2. Konuşmanızı gereksiz seslerle doldurmayın
Hepimiz zaman zaman konuşurken duraksıyor ve “ıı, aa, hmm” gibi sesler çıkarıyoruz. Bu tür seslerin aşırı kullanımı, karşınızdaki kişide güven eksikliği veya kendini yetersiz hissetme gibi bir algıya yol açabiliyor. Bu sesleri kullanmamak için öncelikle onları kullandığınızın farkında olmalısınız. Bunun için rastgele bir konuşmanızı kaydedebilir ve sonradan dinleyip hatalarınızın farkına varabilirsiniz. Konuşurken bu tür duraksama sesleri çıkarmak yerine sessiz kalmayı deneyebilirsiniz.
3. Daha hızlı konuşun
Brigham Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre daha hızlı konuşan kişiler, karşı tarafta daha çok kendine güvenen biri izlenimi yaratıyor. Ancak tabii hızlı konuşurken, karşınızdakilerin sizi anlamakta zorlandıkları kadar hızlı olmamalısınız. Konuşma uzmanı Lisa B. Marshall dakikada 150 kelimenin ideal konuşma hızı olduğunu söylüyor. Sesli kitap kaydedilirken önerilen hız da bu şekilde. Konuşurken çıkardığınız duraksama seslerinden kaçınmak, otomatik olarak konuşma hızınızı artırır.
Kaynaklar:
Lifehack
Harvard Business Review