X

Senin kerteriz noktan nerede: Alınganlık ve beklentiler arasındaki bağ

“Güzel olmak kendin olmak anlamına gelir. Başkaları tarafından kabul edilmenize gerek yok. Kendini kabul etmelisin.”
– Thich-Nhat Hanh

Ne kadar basit gözüküyor değil mi? Kendimizi kabul ettiğimizde zaten güzeliz. Oysa ki yaşamlarımızda işler her an bu kadar basit ilerlemiyor. Başkalarının hakkımızda ne düşündüğü, yaptığımız veya yapmadığımız şeylere verdikleri tepki, yaşamlarımızı aslında hiç de istemediğimiz bir şekilde etkisi altına alabiliyor. Hoşumuza gitmeyen tepkilere gösterdiğimiz hassasiyetin aslında bir adı var. Çok düşük dozlardan psikolojik bir rahatsızlık boyutuna ulaşabilecek bir cetvelde; alınganlık. Duygusal olarak hassas, kırılmaya müsait olmak hali.

Alınganlık ve kırılmak çift basamaklı bir merdiven gibi. Birine adımınızı attığınız an, o yolda yürümeye devam etmenizle birlikte diğeri hemen ardından takip ediyor. Bizzat kendimiz veya emek verdiğimiz bir konu, beklentimiz derecesinde önemsenmediğinde gelişen duygu halleri her ikisi de.

Bilmiyorum sizler ne düşünürsünüz ama alınganlık konularımız biraz koşullu sanki. Eğer kronikleşmiş bir hassasiyetimiz yoksa normal sınırlar içerisinde zaman zaman deneyimlediğimiz bir duyguysa kırgınlık hissettiren anlarınızı zihninizde hızlıca bir tararsanız her şeye alınmadığınızı fark edebilirsiniz.

Sanki her birimizin kendimize özel hassas taşları var üzerine basılmasını istemediğimiz. Bu konularla ilgili olarak dışarıdan birinin “süper” demesi, günümüzü gün edip hayata ve o işe karşı bizi daha da motive ederken, tam tersi bir yorum bizleri hızlıca karanlık tarafa doğru sürükleyebiliyor.

Karanlık tarafta yaptığımız işten şüphe etmek var, başarısızlık korkusu var, söz konusu başarının tarifi her neyse onun ucuna bağlanmış bambaşka umutların gerçekleşmemesi ihtimali var. Tüm bunların yarattığı stres ve gerginlik var. Stres ve gerginliğin emek konusundan bağımsız yaşamlarımızın diğer alanları üzerindeki negatif etkisi var.

Alınganlık kelimesinin TDK’ya göre anlamlarından biri: “Kişinin, benliğine güveninin eksikliği yüzünden, kendisine yöneltilen eleştirilere aşırı tepki gösterme durumu.” Emek verdiğimiz her neyse ona devam edebilmek için dışarıdan onay bekliyoruz. Bu onay gelmediğinde, kendimizi eksik veya yeteneksiz hissediyoruz. Takdir edilmenin olması gereken ilk durağı kendimiziz oysa ki. Bu aşamada farkındalığımızı çevirmemiz gereken alan kendi emeğimizi takdir etmeyişimiz, devam etmek ve yaptığımızın arkasında durmak için dış bir onaya olan ihtiyacımızın nedenleri.

Bir kuaför olduğunuzu ve müşterinizin saçlarını talebi üzerine gece kadar siyah bir renge boyadığınızı hayal edin. Boyama işlemi tamamlandığında müşteriniz saçının sarı olduğunu söylese, asla kabul etmezsiniz değil mi? Gün gibi açıktır siyah olduğu. Yaptığınızdan eminsinizdir ve bunun tartışma götürecek bir yanı yoktur. Siyah ve sarı birbirlerine yakın tonlar bile değildir üstelik, karıştırılmış olamazlar. Böylesine açık durumlarda karşı taraftan bir onay gelmemesi sizin için karşı tarafın algısındaki bozukluğa işaret eder ve yorgun bir gününüzdeyseniz eğer en fazla birkaç dakika sinirlenir, üzerinde durmazsınız, çünkü kendinizden, yaptığınız işten ve sonuçlarından eminsinizdir.

Gelin bir başka senaryonun daha kahramanı olalım. Çok emek vermiş olmanıza rağmen yetiştirmeniz gereken bir raporu henüz tamamlayamadınız. Süresi henüz dolmadı ama yavaş ilerliyorsunuz. Bunu sadece siz biliyorsunuz. Olası gecikmeden henüz haberi olmayan patronunuz ofise giriyor ve sizin dışınızdaki birkaç kişiyi selamladıktan sonra sizi es geçerek odasına gidiyor. O anda zihninizden neler geçiyor? “Raporu teslim etmediğim için sinirli tabii bana. Benden memnun değil, diğer arkadaşıma selam verdi, benim pozisyonumu ona verecek, belki de beni işten çıkaracak, acaba yerime yeni birini aramaya başladılar mı?” Azı veya çoğu ile benzeri cümleler. Oysa ki selam almıyor oluşunuzun gerçeği belki de zor bir sabah geçirmiş bir insanın; patronunuzun sadece dikkatsiz bir günü olması.

Bu örneklemeler ışığında TDK tanımını biraz daha derinleştirecek olursak, alınganlık genellikle kurmak istediğimiz enerji alanını kuramadığımız, içinde özgür ve mutlu hissedeceğimizi düşündüğümüz şeyi yapamadığımız zamanlarda gelişen bir duygu durumu. Bizim hayalimizi gerçekleştirdiğini düşündüklerimizle bunun tam ters ucunda emek konumuzla hiç ilgisi olmayanların eleştirel yorumları yaramızı biraz daha fazla derinden kaşıyabiliyor.

Peki siz hangi konularda daha alıngan oluyorsunuz? Kırıldığınız zamanlarda karşı tarafın gerçekten size kasten bir niyeti, bir tavrı olduğuna dair belirgin sebepleriniz gerçekten oluyor mu? Hoşunuza gitmeyen o tavrı veya belki de eleştiriyi tek başınızayken göğüslemek daha kolayken özellikle yanınızda bazı kişiler varken daha mı zor? Yanınızdaki o kişiler size ait kişisel sebeplerden ötürü onayı diğer insanlara göre daha mühim kişiler mi? Kendinizi yetersiz ve eksik hissettiğiniz konulara tepkiselliğiniz daha fazla olabilir mi?

Kendimizi zayıf hissettiğiniz alanlara dair kerteriz noktamız dışarıda bir yerde ise kendimizi başta Thich-Nhat Hanh’ın dediği gibi güzel bulmak için sürekli bir onay ihtiyacımız olacak ve sarf ettiğimiz çabalar asla yeterli olmayacaktır. Farkındalık odağımızı dışarıdan içeriye taşımayı seçtiğimizde ve gerçekten yapmayı arzu ettiğimiz şeyi asıl kendi kendimizi yargılamadan koşulsuz bir şekilde yapmaya devam ettiğimizde çevresel tüm etmenler aynı kalsa bile dış gözlerin bizi nasıl gördüğünün eskisi kadar bir önemi olmayacaktır.

Farkındalıkla görmek yaşantımın her alanında en büyük destekçim. Ben dikkat vermeyi seçtikçe keyifle sürekli devam edeceği kesin olan bir yolculuk. Amacı ne zihni boşaltmak ne de düşünce üretmek. Tam farkındalık; eylem ya da düşünce yoluyla şimdiki zamandan kaçınmak ya da onu değişikliğe uğratmaya çalışmayı dilemeden yaşama halidir.

Bu yaklaşım dünyayla ilişkinizi kökünden değiştirebilir. Bu sayede size acı veren şeylerin etkisini azaltıp, sevinçlerinizi, neşenizi yükseltebilirsiniz.

Eğer kendinizi düşük frekanslar titreşiyor, yorgun, yaşam hevesi kırılmış, öfkeli, tükenmiş hissediyorsanız… Odaklanma ve zaman yaratmak sizin için sorunsa… Sizi rahatsız eden acı ve günlük olaylarla başa çıkma zorlaştıysa… Zihninizin içi sürekli düşüncelerle kalabalıksa… Sakinleşip hoşça vakit geçirmeye, yaşadığınız anın tadını çıkarmaya enerji seviyenizi yükseltmeye ihtiyacınız varsa…
Heyecanla vermek istediğim haber şu ki; pozitif bir yaşam deneyimi yaşamak ve bunu korumak isteyenlere destek olmak için 3 Ekim Cumartesi günü saat 11:00 de başlayacak ve takip eden 10-17-24-31 Ekim ve 7 Kasım tarihleri boyunca aynı gün ve saatte 6 hafta boyunca sürecek olan “Hazineni Fark Et” isimli online bir program hazırladım. Programın her buluşmasına online katılamayacak olsanız bile sorun değil, kayıtlarını sizin için müsait bir zamanda takip edebilirsiniz.

Hazineni Fark Et, kadim yoga yaşam felsefesi başta olmak üzere bakmak yerine görme halini yaşatacak içeriği, tüm dünyada bilinen, uygulanan ve pozitif sonuçları ile binlerce insanı peşinden sürükleyen bilgilerin, özenli bir harmanı.

Günlük yaşantınıza kolaylıkla katabileceğiniz meditasyon teknikleri, nefes egzersizleri, bakmak ve görmek arasındaki farklı deneyime kapı açan görsel içeriği ile bu eğitim;

  • Stres, acı ve günlük yaşamın zorluklarıyla daha rahat baş etmenize,
  • Rahatsız edici olaylarla zarafet ve sakinlikle başa çıkmanıza,
  • Bu anda tam olarak mevcut ve canlı olmanıza,
  • Terapötik etkileri ile stresin beden duyumlarınızdaki huzursuzluk veren etkilerinin azalmasına katkı olmak amacıyla tasarlandı.

Program içeriği hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, kaydolmak veya tanışmak isterseniz bircesin@gmail.com adresimden bana ulaşabilir, hakkımda biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz @birceileyoga Instagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz.

İzninizle son olarak bundan önce gerçekleştirmiş olduğum programa katılanlardan gelen bir yorumu da dikkatinize sunmak istiyorum.

Bu programa başlarken “beklentim”; duygusal stresimi yönetebilmeyi öğrenmekti. Eğitimde aşama aşama ilerlerken, öğrendiğim teknikler sayesinde farkındalığımı nasıl artırabileceğimi ve bu hızlı yaşam akışına nasıl bir an olsun ara verip kendime odaklanabileceğimi ögrendim.

Gün akışında kendime verdigim bu molalar, bir yandan farkındalığımı artırırken, diğer yandan odaklanma ve konsantrasyon süremi de artırdı. Her hafta, bir ruh halinden diğerine geçtiğimi hissederken, alt yapıda bir sükunetin oluştuğunu fark ettim. Bu sakinlik, verdiğim tepkilere, gün akışına ve insani ilişkilerime yansıdıkça bu alanlarda da olumlu değişimler yaşamaya başladım. Bu pratikte hoşuma giden diğer bir nokta ise meditasyon çeşitliliği ve günlük hayata entegre etme kolaylığıydı. Yaptığım birçok işi zevk alarak yapmaya başladım mesela. Aslında “beklentilerin” ne kadar yorucu oldugunu anladım. Bunun yerine meraklı bir bakış açısı içerisinde olmak, olayları kabullenmemize veya olayların içerisindeki ilerleyişimize daha da fayda sağladığını anladım.

Ve son olarak, Birce, alanında kendini durmadan eğitmeye devam eden ögrenci ruhlu bir eğitmen. Aklınızdaki her soruya aydınlık getiren minik ayaklı bir kütüphane resmen. Işık saçan gülüşü, enerji saçan var oluşu, bizi de bu yöne davet ediyor. Bu vesile ile bana kattığın onca bilgi, ilim, teknik, pratik vb. şeyler için teşekkür ederim. Namaste.

İlginizi çekebilir: Daha keyifli bir yaşam deneyimi için bir program: “Hazineni fark et” başlıyor

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale