Seni sen yapan tüm parçalarınla birlikte kendini gerçekten tanıyor musun?
Kendinizi anlatın dendiğinde ilk hangi cümleler dökülüyor ağzınızdan?
- Şu tarihte, şurada doğdum.
- Şu tarihte şu okuldan mezun oldum.
- Şurada çalışıyorum.
- Şurada oturuyorum.
- Medeni halim şu.
Öz geçmişinizde ya da kimlik belgenizde yazan bilgilerden bir demet cümle en önce hayat bulan cümleler olurlar. Peki başka?
- Şu yemeği çok severim, şunu hiç sevmem.
- Şu takımı tutuyorum.
- Şu yazarın kitaplarını severek okuyorum.
Biraz daha kişisel, size özgü cümlelere gelir sıra. Daha, daha? Bir hikaye anlatırsınız belki sonra. Şu geçenlerde başınızdan geçen komik olayı ya da sizi çok sinirlendiren ya da çok güldüren şu arkadaşınızı anlatırsınız. Evet, yaptıklarınız ya da seçtiğiniz arkadaşlar da sizin kim olduğunuz hakkında fikir verir. Başka?
Tarihler, rakamlar, sıfatlar, olaylar, yakın çevreniz… Hepsi sizin bir parçanız ama sadece bu parçalar resmi tamamlamaya yetecek parçalar değil. Eğer bir şeylerin eksikliğini hissediyorsanız hayatınızda, belki de kendinizi iyi tanımanızı sağlayacak bazı soruları kendinize sormamışsınızdır henüz.
Sizi tanımlayacak birkaç kelime düşünün; içinde rakam, unvan, bugüne kadar yaptığınız şeyler ya da çevrenizdeki kişiler olmasın. Böyle “3 kelimeyle şunu anlatın” yaklaşımlarını genellikle samimi bulmasam da buradaki yeri önemli. Kendinizi birkaç kelimeye dökebilmeniz için sadeleşmek gerekir ve sadeleşmek ancak tüm parçaları bilmekten geçer. Bu kelimeleri düşünün çünkü eğer aklınıza bir cevap gelmiyorsa ya da verdiğiniz cevap size yetmiyorsa kendinizi daha iyi dinlemeye ve tanımaya ihtiyacınız var demektir.
İlginizi çekebilir: Fayda sağlamadığı için süpürülmesi gereken geçmişten gelen -di’ler, -miş’ler