Geçtiğimiz günlerde pandemiden önce başlamış, pandemide her sanat etkinliği gibi ara vermiş, ülkemiz için büyük bir prodüksiyon olan Amadeus’u izledim. İstanbullu tiyatro ve müzik severlerin akın akın gittiği, bu yüzden de asla bilet bulunamayan Amadeus’u izlemek için sonunda koltuğuma yerleştiğimde oldukça mutluydum. Selçuk Yöntem, Okan Bayülgen ve diğer tüm oyuncular da seyircilerinin bu mutluluğunun bilincinde bir sahne hakimiyetine sahiptiler. Burada diğer tüm oyuncular diye geçiştirmek büyük saygısızlık olacaktır. Çünkü tek tek herkesin, sırasıyla Cihan Aydın, Özlem Öçalmaz, M. Çoşkun Özlemez, Kevork Türker, Sabri Özmener, Yiğit Pakmen, Murat Yılmaz, Cihan Ayhan, Ceren Aydın Akkoç, Dilay Yıldız, Numan Direkçi, Cihan Akbilek, Ferdi Taşkın, Nazlı Uğurtaş, Anıl Önder, Buğra Uğur, Uğur Etiler, Ayşe Yakut Sumer, Selin Uzun, Cansın Hazan Bayrak, Günselin Çetin Kaya, Emre Peynircioğlu, Şahin Dedemen, Muallla Dedemen, İrem Büşra Bayır’ın da emeği büyük.
Ayrıca Amadeus, seyirci Mozart’ı sevsin sevmesin, ilk perdeden son perdeye kadar müzikli bir şölen sundu. Sahnede müzisyeninden oyuncusuna canlılık hiç sönmedi. Bilmeyenler için müzisyenlerin hepsi konservatuvarlı. Kondisyonlu müzisyenler olması sayesinde, sahnenin ortasında onlara ayrılan bölümde, adeta bir Mozart Operası’nı bize aratmıyorlar.
Amadeus tecrübemin hemen ardından bu röportajı gerçekleştirdim. Ocak sayısında Şalom Dergisi’nde yayınlanan röportajı Uplifers okurları ile de paylaşıyoruz. Bakalım meşhur Salieri’i canlandıran Selçuk Yöntem neler demiş…
Siz de bir Mozart sever misiniz ya da belki Amadeus filmi hayranlarındansınızdır?
Mozart’ın Amadeus filmi izlediğim en iyi on film arasındadır. Oyunu oynamama rağmen hala da izlemeye devam ederim. Mozart’ın müziğinin insan ruhuna iyi geldiğine inanıyorum. Böyle kısa bir ömürde bu kadar çok eser yazması inanılmaz. Onun dahi olduğuna inanıyorum. Her gün dinlesem bile bıkmam.
Filmin çağdaş bir uyarlaması olduğunu düşündünüz mü sahneye koyarken, rolünüze nasıl hazırlandınız?
Oyunla filmin metni çok farklı. Önce oyunun metni yazılıyor. Sonra senaryoya uyarlanıyor. Bu bir dönem filmi ve dönem metni olmasına rağmen ilişkiler evrensel. Her insan farklı şekilde ezber yapar. Kendi üslubu, kendi stili vardır. Önemli olan buradaki paylaşımdır.
Çok klişe bir soru ama belki de ama her çağda tekrar sorulmaya ve yeniden tartışılmaya devam edilmeli diye düşünüyorum. Sanat sanat için midir, toplum için midir?
Sanat özünde sadece sanattır. Her şeyi kapsar. Ama tabiki toplum içindir. Toplum İçin olmasa sanatı kim değerlendirecek? Kim ondan etkilenecek? Sinema, bale, müzik insan bunları toplum için yapıyor, toplumla uyum sağlamak ve moral yapıyı değerlendirmek için yapıyor. Bu sebeple de sanat toplum içindir diyebilirim.
Özellikle pandemi sürecinde bu sorunun yanıtında bir değişiklik oldu mu sizce?
Hayır olmadı. Ama herkes eve kapandığı için bazı alternatif çabalar oldu, dijital ortamlar gibi. Ama sanatın canlı hali hiçbir zaman değer kaybetmez. Çünkü insanın insanla her türlü ilişki kurması gerekiyor.
Çok teşekkür ederiz.
İlginizi çekebilir: Uluslararası bir rakı sofrası deneyimi: Elsewhere Meyhane