X

Seks bağımlılığı aslında çok fazla seksle değil ahlaki ve sosyal değerlerle ilgili

Yıllar boyunca seks ve pornografinin, uyuşturucu gibi olduğu fikri tüm dünyada yayıldı. Seks ve mastürbasyonun, hatta pornografinin bile son derece sağlıklı olduğuna dair kanıtlar bulunmasına rağmen, fazla seksin sağlıksız olduğuna dair yaygın bir inanış var. Oysa daha aktif bir cinsel hayatı olan erkekler, diğerlerine göre daha uzun yaşıyor, daha aktif bir cinsel hayatı olan kadınlarda ise bel çevresi daha ince oluyor ve daha sağlıklı ilişkiler sürdürebiliyor. İşte bu yüzden seks bağımlılığı alanında çalışmalar yapan uzmanlar, uzun süredir “çok fazla seksin” ne olduğunu insanlara anlatabilmekle mücadele ediyor. Bu alanda çalışan araştırmacılar, aktif bir cinsel hayatı olan kişilerin oluşturduğu çan eğrisinin en tepe noktasında bulunan ufak bir grubun “çok fazla seks yapan” grubu temsil ettiğini ve bunun olumsuz sonuçlarından etkilendiklerini söylüyor.

Daha aktif bir cinsel hayatı olan erkekler, diğerlerine göre daha uzun yaşıyor, daha aktif bir cinsel hayatı olan kadınlarda ise bel çevresi daha ince oluyor ve daha sağlıklı ilişkiler sürdürebiliyor.

Bununla birlikte uzmanlar seks ve porno bağımlılarının, diğerlerinden çok daha fazla seks yapan veya porno izleyen insanlar olmadıklarını söylüyor. 2013’te seks bağımlılığı veya benzer bozuklukları tanımlamak için hazırlanan bir önergede haftalık ortalama cinsel aktivite oranını tanımlamak için ilk olarak Kinsey tarafından kullanılan TSO (toplam seks oranı) ölçüsü 7 olarak belirtilmişti. Bu da her gün seks yapan bir kişinin çok fazla seks yapan biri olarak tanımlanabileceği ve bunun olumsuz sonuçlarından etkilenebileceği anlamına geliyor.

Avrupa Seksüalite Araştırmacıları tarafından hazırlanan bir çalışmada ise seks bağımlısı olanlar ve olmayanların cinsel ilişki sıklığı araştırıldı. Buna göre seks bağımlısı olanlar aslında bağımlı olmayanlardan daha az cinsel ilişkiye giriyor. Araştırmaya göre TSO’su 7 ve üstünde olan erkeklerin yüzde 69’u libidosu yüksek, yüzde 41’i normal, yüzde 50,9’u ise seks bağımlısı olarak değerlendiriliyor. Bu da şuu gösteriyor, bir insanın ne kadar seks yaptığı aslında onun seksle ilişkili sorunları olduğunu veya seks bağımlısı olduğunun bir göstergesi değil.

Peki o zaman bir insanı seks veya porno bağımlısı yapan şey ne? Söz konusu çalışmada libidosu yüksek erkeklerin yüzde 68’i, aşırı seks isteği taşıyanların ise yüzde 44,4’ü kendilerini seks bağımlısı olarak tanımlıyor. Normal olanların ise yüzde 20’si hiçbir belirti göstermemelerine rağmen kendilerini seks bağımlısı olarak tanımlıyor.

Dışarıda seks bağımlısı olduğunu söyleyenlerden çok daha fazla seks yapan insanlar var.

Birçok seks bağımlısı terapisti de bu yüzden asıl problemin, kişinin kendisini nasıl tanımladığıyla ilgili olduğunu söylüyor. Bu araştırmanın bulguları da ortada bir bozukluk var ise bunun kişilerin kendi içinde olduğunu söylüyor. Bunun bir sebebi ise seks bağımlılığının medyada çok popüler olması ve insanların herhangi bir sağlık problemi olup olmadığını düşünmeden seksle ilgili utandıkları konuları seks bağımlılığının arkasına gizlemesi. Oysa asıl sağlıksız olan ve daha fazla strese ve depresyona davetiye çıkaran şey, kişinin kendini bu şekilde tanımlaması. Daha önce Yeni Zelanda, Kanada ve ABD’de yapılan birçok araştırma da benzer sonuçları vermiş ve seks bağımlısı olduğunu düşünen insanların aslında sekle ilgili herhangi bir sağlık sorunu olmadığını göstermişti.

Peki o halde insanları kendi seksüel davranışlarından korkmaya ve bunun kontrol dışı olduğunu düşünmeye iten sebep ne? Araştırmalar, böyle düşünen ve seks bağımlısı olduğu kanaatine varan bu insanların bazı ortak özelliklerini belirledi. Buna göre bu kişiler;
– Daha dindar olmaya meyilli
– Seks ve pornoyla ilgili olumsuz bir yargıya sahip
– Daha muhafazakar toplumlarda büyümüş
– Heteroseksüel olmayan davranışlara daha yatkın oluyor.

Bir kişi seks bağımlısı olduğunu söyleyerek terapiste başvurduğunda, terapistlerin ilk yapacağı şey, bundan utanılmaması gerektiğini söylemesi ve cinsel eğitim vermesidir. Bir kişinin seksüel davranışlarına odaklanmak ve bunları değiştirmesini söylemek, son derece yaralayıcı olabilir ve seks kaynaklı utanma hissini tetikleyebilir.

Şunu unutmayın, dışarıda seks bağımlısı olduğunu söyleyenlerden çok daha fazla seks yapan insanlar var. Öyleyse, seks bağımlısı olduğunu söyleyen bu insanlar içinde bulundukları bu durumdan nasıl çıkabilir, bunun normal olduğunu nasıl kabul edebilir, sağlıklı olduğuna ikna olabilir? Aslında seks bağımlılığında asıl sorun seks yapmak değil, insanların bununla ilgili ne hissettikleri, bunun sosyal ve dini değerleriyle ilgili kendisine hissettirdikleridir.

Bir kişi seks bağımlısı olduğunu söyleyerek terapiste başvurduğunda, terapistlerin ilk yapacağı şey, bundan utanılmaması gerektiğini söylemesi

Özetle, seks bağımlısı olarak adlandırılan kişilerin durumu, aslında seksle ilgili davranışlarıyla ahlaki ve sosyal değerleri arasındaki çatışmadan kaynaklanır. “Çok fazla seks sağlıksızdır” fikri ise bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgu değildir. Yani problem insanların çok fazla seks yapmasıyla değil, seksüel istekleri ve davranışlarıyla ahlaki ve sosyal değerlerinin çatışmasıyla ilgilidir.

Kaynak:
Psychology Today

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Cinsel takıntılar

Düzenli cinsel aktivite beyinde sinir hücresi üretimini artırıyor

Porno yıldızları hakkındaki ilginç bilimsel gerçekler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale