X

Şeker, ruh sağlığını nasıl etkiler?

Çok fazla tatlı şey tüketiyorsanız şekerin çeşitli problemlere yol açacağı pek de gizli bir bilgi değil. Fakat buna karşın insanların büyük kısmı çok fazla şeker tüketmeye devam ediyor. Şekerin fiziksel sağlık üzerindeki etkilerine dair çok sayıda araştırma bulunuyor ve bu nedenle kronik hastalıklar gibi rahatsızlıkların riskini azaltmak için şeker alımının azaltılması öneriliyor.

Şekerli şeyleri bir kenara koymak sizi fiziksel olarak daha sağlıklı hale getirebilir ancak şekerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin de farkında olmak gerekir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Şeker, ruh halinizi etkileyebilir

Gün içerisinde şekere karşı güçlü bir arzu muhtemelen duyuyorsunuzdur ve bunun sonucunda da şekerli bir şeyler yiyip içmek normal bir davranış haline geliyordur.

Ancak şekerin aslında o kadar da iyi hissettiren bir yapısı yok. Güncel araştırmalara göre şekerli atıştırmalıkların ruh hali üzerinde pozitif bir etkisi bulunmuyor.

Hatta şeker, zaman içerisinde tam tersi bir etki yapabilir.

2017’de yapılan bir çalışmaya göre şeker bakımından zengin bir beslenme tarzı erkeklerde ani ruh hali bozuklukları riskini artırırken, hem erkek hem de kadınlarda tekrar eden ruh hali bozukluklarının ihtimalini arttırıyor.

2019 yılındaki daha güncel bir çalışmada ise doymuş yağları ve şeker ilavelerini düzenli olarak tüketmenin 60 yaş üzeri bireylerde daha yüksek kaygı düzeyi ile bağlantılı olduğu görülmüş.

Ruh hali ve şeker tüketimi arasındaki ilişkiyi daha iyi okuyabilmek için daha fazla çalışma gerekli olsa da, beslenme ve yaşam tarzı tercihlerinin psikolojik sağlık üzerinde etkilerinin olduğunu da dikkate almak gerekiyor.

Stresle başa çıkma kabiliyetinizi zayıflatabilir

Eğer stresle başa çıkma stratejinizde şeker de bulunuyorsa yalnız değilsiniz. Pek çok insan kaygılı hissettiğinde şekerli şeylere sarılır.

Çünkü şekerli gıdalar bedenin strese verdiği tepkiyi zayıflatırlar.

Şeker beyindeki hipotalamus hipofiz adrenal hattını baskılar ve bu hat stres tepkisini kontrol altına alır.

Yapılan bir araştırmada şekerin sağlıklı kadın katılımcılarda stres kaynaklı kortizol salgılanmasını engellediğini keşfetmişler ve bu da kaygı ile gerilim hissinde azalma sağlamış. Kortizol stres hormonu olarak da bilinir.

Ancak tatlılardan kaynaklanan bu geçici rahatlama şekere daha fazla bağımlı olmanıza yol açar ve obezite ile ona bağlı rahatsızlıkların riskinde artışa sebep olur.

Çalışmada sadece 19 kadın katılımcı bulunuyormuş ancak sonuçlar farelerde şeker ve kaygı arasındaki ilişkiyi araştıran başka çalışmalar ile bağlantılı görünüyorlar.

Bulgular şeker alımı ve anksiyete arasında kesin bir bağlantı olduğunu ortaya koysalar da, araştırmacılar bu konuda insanlar üzerinde daha fazla araştırmanın gerektiğini belirtiyorlar.

Şeker, depresyon geliştirme riskini artırır

Zorlu bir günün ardından rahatlatacak gıdalara erişmemek zordur.

Ancak duyguları kontrol altında tutmak için şeker tüketme döngüsüne girmek, mutsuzluğu, bitkinliği ve umutsuzluğu daha kötü hale getirebilir.

Pek çok çalışmada şeker bakımından zengin beslenme ile depresyon arasında bağlantı görülmüştür.

Şekerin aşırı tüketimi inflamasyona sebep olur, bağırsak mikrobiyomunu etkiler ve diğer fizyolojik süreçleri bozar. Bu değişimlerin ise depresyon gelişimine yol açtıkları belirtiliyor.

2017’deki bir çalışmada her gün 67 gram ve üzeri şeker tüketen erkeklerin 5 yıl içerisinde klinik depresyon tanısı alma ihtimallerinin %23 daha fazla olduğu görülmüş.

Tatlı yoksunluğu panik atak gibi hissettirebilir

Şeker bağımlılığı tartışmalı bir konudur. Tüm uzmanlar şekere karşı bağımlılık geliştirilebileceği düşüncesine katılmıyorlar.

Fakat işlenmiş şekeri bırakmak o kadar da kolay olmayabilir.

Şeker yoksunluğu durumunda aşağıdaki yan etkileri görmek mümkündür:

  • Anksiyete
  • Huzursuzluk
  • Kafa karışıklığı
  • Bitkinlik

Bu da uzmanları şeker yoksunluğu belirtilerinin bağımlılık yapıcı diğer maddelere karşı gösterilen yoksunluk belirtilerini hayli andırdığını düşünmeye itiyor.

Kanıtlara göre şeker ve diğer maddelerin arasında ciddi bir benzerlik bulunuyor.

Birisi bir süreliğine bir uyuşturucu maddeyi kullandığı zaman, bedeni onu kullanmayı bıraktığında yoksunluk adı verilen fizyolojik duruma girer.

Şekeri beslenmelerinde bol miktarda kullananlar da bir anda şeker kullanmayı bırakırlarsa benzer şeyler yaparlar.

Bu nedenle şekeri bir anda bırakmak anksiyetesi de olan bireyler için en iyi çözüm olmayabilir.

Şeker alımını bir anda bırakmak yoksunluk içerisinde panik atak benzeri belirtiler göstermenize sebep olabilir. Anksiyete bozukluğu olanlarda bu deneyim çok daha şiddetli olabilir.

Şeker, beyin gücünüzü azaltır

Mideniz karşınızdaki o tatlı ve büyük içeceği içmenizi isteyebilir ancak beyninizin farklı bir planı vardır.

Mevcut araştırmalara göre şeker bakımından zengin bir beslenme düşünme tarzınızı etkileyebilir ve hatta bunun için aşırı kilo almanız veya çok enerji almanız bile gerekmez.

2015 yılındaki bir araştırmada çok miktarda şekerli içecek tüketmenin karar verme ve hafıza gibi nörobilişsel işlevlerde gerilemeye sebep olduğu görülmüş. Ancak bu araştırma fareler üzerinde uygulanmış.

Fakat daha yakın tarihli ve 20’li yaşlarındaki insanlar ile yapılan bir çalışmada, bu bireylerin bol doymuş yağlı ve şekerli bir beslenmeyi 7 gün sürdürmelerinin ardından iştahlarını kontrol etmekte ve hafıza testlerinde daha başarısız oldukları görülmüş.

Şeker ve bilişsel güç arasındaki bağlantının daha net yapılabilmesi için daha fazla araştırma gerekiyor fakat yine de beslenmenin beyin sağlığınızı etkileyebileceğini de unutmamak lazım.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Çok şeker tüketmek diyabete sebep olur mu?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale