İçimizdeki isyanı şikayet ederek, suçlayarak, yargılayarak, eleştirerek, ötekileştirerek ifade etmenin çözüm olmadığını algılamamızı diliyorum. Gün geçmiyor ki sert bir deneyimle karşılaşmayalım. Hareketli, yoğun günler geçiriyoruz. Yaşamın anlardan ibaret olduğunu fark ediyoruz. Bu anları nasıl değerlendirdiğimiz, bu anların kıymetini bilmemiz o kadar mühim ki… Benim şikayet edip, suçlayarak, yargılayarak, ötekileştirerek yaşamımda kayıp olarak addedeceğim bir anım yok; buna hiç gerek yok. Böyle olmamasına gayretim var. Birşeyleri değiştirmenin, dönüştürmenin yolunu sakinlik ve sükunetle, şefkatin bilgeliğiyle bulabiliriz.
Şefkat öyle bir enerji ki yumuşacık… Olmazları olduran, kini, nefreti, öfkeyi yumuşatan, korkuyu sindiren dönüştüren güçlü bir enerji… Ve güzel haber, içimizde şefkat var! Görmezden gelsek de, yok saysak da şefkat var. İçimizdeki şefkati ortaya çıkarabiliriz; ayırmadan, kayırmadan ifade edebiliriz. İşte o zaman bambaşka olur herşey… Daha güzel ve huzurlu olur hayatlarımız. Birlik olunca çoğalıyor şefkat hızla yayılıyor.
‘’İçimizde ne varsa, dışarıya yansıyan o’’ sözünü ezberledik. Ancak ezberlediğimizi nasıl algıladık? İçimize nasıl bakıyoruz?
Ben kendime soruyorum. “Hande yaşamda olanlara nasıl yaklaşıyorsun?” diye… Elimden geldiğince, gönlüm elverdiğince şefkatle yaklaşıyorum. Zihnimin algılama kapasitesinin çok üzerinde olan yüce zekanın, Allah’ın var bir bildiği diyorum. O’na sığınıyorum. Teslimiyette olmaya çalışıyorum. Kolay olduğunu söyleyemem.
Geçmişte epeyce bana ait olan kızgınlıklar, kırgınlıklar için hep başkalarını suçladım, yargıladım. Biraz da intikam duygumu besledim. Ama hiç bir işe yaramadı ve daha çok çözümsüzlük, sıkışma, kaos yarattı. Böyle yaparak en çok da kendime zarar verdiğimi fark ettim. Egom, sevgimi ifade etmeye, şefkatimi göstermeye izin vermedi. Ta ki ben uyanana kadar… Çok uzun zamandır benimle aynı görüş ve fikirleri paylaşmayanları, oldukları halleriyle kabul ediyorum. Kabul etmek onaylamak anlamına gelmiyor. Kabul etmedikçe, direnç gösterdikçe o alanı daha da kuvvetlendirdiğimizi fark ettim. Bu sebeple kabuldeyim ve onaylamıyorum. Olanı olduğu gibi seviyorum, yapabildiğimce… Duygularımı fark ediyorum, hissediyorum ve şefkate dönüştürmeye niyet ediyorum. Bunun için kişisel gelişimi bir araç olarak görüyorum.
Özümüzün sadece sevgi olduğunu hissederek ve bu sevgiyi birlikte çoğaltabileceğimizin bilinciyle yaşayalım. Mutlu, huzurlu anlara uyanalım. Öncelikle içimizde huzur ve barışı sağlayalım şefkatin bilgeliğiyle…
Ne ararsan kendinde ara.
Aradığın bir tek sensin.
Sen yalnız duyuş ve düşünüşten ibaretsin.
Geriye kalanların et ve kemiktir.
Hz. Mevlana
Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Toplumsal travmaların üzerimizdeki etkilerini serbest bırakabilme ve sakin kalabilme