“Her seçim bir vazgeçiştir.”
Blaise Pascal
Seçimlerimiz… Her an farkında bile olmadan yaptığımız bir eylemdir seçmek çoğu zaman. Nefes almayı seçeriz. Nefes almamayı seçtiğimiz durumda yaşamımız devam edemeyecektir. Sağlıklı beslenmeyi seçeriz. Sağlıklı yiyecekleri seçmediğimizde, sonucu sağlıksız bir vücut olacaktır. Çalışmayı seçeriz. Çalışmamayı seçtiğimizde sonucu para kazanmamak olacaktır, geçimimizi sağlayamayız veya hayattan keyif alamayız. Her durumda dürüst olmayı seçmek de bir seçimdir. Günün sonunda dürüst olmadığımızda hayatımızda yalanı büyütürüz ve sonucu vicdan azabı olabilir veya sonucu yalanlarla yaşayabilen bir kişilik geliştirmek olabilir.
Yani her an bazı seçimler yaparız. Ve seçimlerimiz seçmediklerimizi de beraberinde getirir. Örneğin para harcamayı seçersek, para biriktirmeyi seçmemiş oluruz. Yani bir seçim, seçilmemiş olanı da barındıracaktır bünyesinde. Bu yüzden aslında tüm hayatımız seçimlerimizden ibarettir.
Bu yazımda sizlerle birlikte çoğu zaman yanılsamaya düştüğümüz “seçim” konusuna değinmek isterim. Birçok durumda, kurban olduğumuzu düşünürüz, oysa ki bu doğru mudur? Mağdur mu edilmekteyiz gerçekten, yoksa seçimimiz mi bu yönde? Yani seçmediklerimizle durumu “Mağdur edildim” inancına çevirmek oldukça kolaydır.
Hemen bir örnek verelim… Mesela aldatılmak. Diyelim ki aldatıldığımızı öğrendik, bu nokta artık seçtiklerimizin ve seçmediklerimizin kesiştiği noktadır. Eğer arkamızı dönüp gitmeyi seçersek ortada mağdur edilme durumu kalmayacaktır. Bir kişi yalan söyleyerek ilişkiye devam etmeyi seçmiştir, diğer kişi de yalan olan bir ilişkide daha fazla kalmamayı… Yani seçtiklerimizle seçmediklerimiz sonuçları belirler. Fakat aldatıldığımızı bile bile bir ilişkiye devam ettiğimizde yine mağdur edilmeyiz, sadece “seçim” yaparız, yalanla dolu bir ilişkide kalmayı seçmişizdir. Yani dönüp gitmeyi “seçemediğimiz” için kendi kendimizi böyle bir sonuca mecbur kılarız!
Diğer bir örnekle açıklayalım… Tatile çıkmayı seçtiğimizde sonucu dinlenmektir veya çalışmamaktır. Eğer tatil yapmamayı tercih etmişsek bu seçim sonucu bunalabilir, hızlıca bıkabilir veya sıkılabiliriz. Bu noktada yakınmaya hakkımız var mıdır? Bu bizim tercihimizin bir sonucudur. Dışarıdan gelen herhangi bir etkinin veya işlerin azalması, işlerin artması gibi durumların değil, sadece yine kendi özgür irademizle tatil yapmamaya karar vermemizin açık bir sonucudur. Fakat bizler şikayeti seçeriz, “Yapamadım” diyerek yakınmayı seçeriz. Gerçek böyle midir? Seçim yapmamak da, yani tatil yapmamayı seçmek de aslında açıkça bir seçimdir.
İşte hayatımızda yakındığımız, kontrolümüzün dışında gördüğümüz her konu böyledir. Bir işte çalışmak bir seçimdir, anne veya baba olmak bir seçimdir, bir yerde memnun değilsek yola farklı bir yerde devam etmek, farklı bir ülkede hayatımıza yeniden başlamak bir seçimdir, memnun olmadığımız şeyleri ilişkimizde, arkadaşlıklarımızda veya işimizde dile getirebilmek veya bir yol aramak bir seçimdir. Uzlaşmak bir seçimdir, değişmek veya değişmeye çalışmak bir seçimdir…
Her an seçtiklerimizle ve seçmediklerimizle anı yaratmaya devam ederiz. Bu yönden baktığımızda hayat, eğer bizler bu seçimleri yapmaya hazırsak bizim hayatımızdır. Bu seçimleri bir başkasına bıraktığımızda veya seçimlerimizi sadece başkalarının isteklerine, doğrularına, yanlışlarına göre yaptığımızda aslında yine mağduriyet sonucuna ulaşırız.
Bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, şu andan itibaren seçimlerinizi yapmanızı isterim. Durum her ne olursa olsun kendi seçimlerinizi yapma hakkınızı kullanmanızı isterim… Mutlaka “Seçim şansım yoktu” diyeceğiniz noktalar olacaktır fakat şunun farkında olmak çok kıymetlidir, bu cümleyi kurmak bile bir seçimdir, çünkü her durumda, her koşulda yapılabilecek ve gerçekten seçilebilecek bir yol mutlaka vardır! Yeter ki seçim yapmaya gönüllü olalım, yeter ki kurban olmayı seçmek yerine kendi hayatımızın akışını elimize alabilelim!
En güzel seçimler ve sonuçların sizleri bulabilmesi dileklerimle!
İlginizi çekebilir: Kozmosun gizemi: Her şey ne sebeple varlığa gelmiştir?