X

Şeb-i Arus: Gönüller için birlik vakti

2013’ten beri gönülden bir hissedişle Konya’ya yolculuk yapıyorum. Her yolculuğum ayrı bir tat, ayrı bir lezzet. Bu seferki yolculuğum ise hep birlikte iki gece üç günde tam bir devri alem oldu. Gönülden gönüle yapılan yolculukla birleşti tam yirmi kişi… O kadar şükürdeyim ki, minnet duygusuyla dolup taşıyorum.

Fark ediyorum ki bugüne kadar zihnim bana çok kalabalık olur diye hep engel koymuş 17 Aralık Şeb-i Arus zamanı, Hz. Mevlana’nın düğün gecem dediği ölüm gününde Konya’ya gitmeye…

İşte zihin böyle bir şey… İnsanı birlikten ayırmak için çalışıyor. Kalabalık olsa ne olacak ki; daha da güzel oldu, birlik duygusunu, bilincini tüm hücrelerimde hissettim. Hep bir ağızdan yapılan dualar, bu topraklarda yaşamanın zenginliği… Dünyanın her yerinden gelen insanlarla kutladık, andık Hz. Mevlana’yı ve Hz. Şems-i Tebrizi’yi, Horasan Erenlerini ve daha nice hakikat erlerini…

Allah’ım nasıl güzel bir hediye Türkiye, bu topraklar bize nimet! Şükrediyorum, bu manevi zenginliğe…

Sabahın 4.30’unda uyanıp da namaz için küçücük camiyi dolduran çoğunluğu kadın tüm güzel gönüller, kadın erkek birlikte sizlerle olmak muhteşemdi. Başımız örtüsüz, açık, (Kur-an’da kadınların başının örtülmesiyle ilgili bir ayet yokmuş) zihnimiz yargısız camide durmak ve bir tek kişinin bile yargıda bulunmadan başımız örtüsüz duruşumuza saygı duyması da bizim eminliğimizden… Bana bu yolları açan İslam’ın barış olduğunu gönlüme nakş eyleyen o sevgiliye ne kadar teşekkür etsem, kelimeler yetmez.

Ben öğreniyorum arkadaşlar, bu kadar korktuğumuz dinin, bu kadar uzaklaştığımız ve uzaklaştırıldığımız dinin ne olduğunu ve ne olmadığını öğreniyorum. Zaman zaman hayrete düşüyorum. Zaman zaman kendime de kızıyorum. Bu kadar mı? Sorgusuz sualsiz yargıları almışım din bu diye kendimi de baltalamışım. Mesafe koyup durdurmuşum. Anladım ki din gönülle bilinen, bir gönle girince hissedilenmiş…

Konya’da deneyimlediklerim, gönüllerimizin hep BİR olduğu, ayrılığın, ayrımların ise hep zihnimizde olduğu…

AŞK olsun, tüm gönül dostlarına selam olsun. Her anımızın Şeb-i Arus olduğunu fark etmemiz dileğiyle, sevgilerimle…

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.
İlgili Makale