X

Savaşın ve zor zamanların psikolojisi: Her şeye rağmen yaşamaya nasıl devam ederiz?

Savaş en ağır travmalardan biri. Savaş demek insanların ölmesi, yaralanması, sakatlanması, sevdiklerini kaybetmesi, korku, terör, dehşet, acı ve gözyaşı demek. Tüm bunlar nedeniyle savaş, toplumda yaygın ve çok ciddi psikolojik sorunlara yol açıyor. Genelde savaşın içindeyken yaşattığı sıkıntıların çoğumuz farkında oluyoruz. Ancak savaşın uzun vadeli ve üzerinde pek durulmayan, insanlığın geleceği ve toplum sağlığı açısından çok önemli iki sonucu daha var: Şiddet davranışlarında artış ve insani değerlerin kaybı.

Savaş insan eliyle yapılmış şiddetin en büyüğü ve en eskisi. II. Dünya savaşından sonra sanki insanlık barış ve huzur içinde yaşıyormuş gibi bir yanılsama içindeyiz. Oysa II. Dünya savaşından bu yana yaklaşık 150 savaş gerçekleşti. II. Dünya savaşından sonraki savaşlarda ölen insan sayısı, II. Dünya savaşında ölen insan sayısının 3-4 katı. Savaş ve politik şiddet sadece bunlara doğrudan maruz kalanları da etkilemiyor. Milyonlarca kişi yerinden yurdundan oluyor, can güvenliğini sağlamak için çok travmatik göçler yaşanıyor.

Savaşa bağlı gelişen psikolojik bozuklukların başında Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) geliyor. TSSB, aşırı travmatik bir stresin ardından özgün birtakım belirtilerin gelişmesiyle giden bir bozukluk. Kişinin travmatik olaya (savaşa) tepkileri aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme şeklinde oluyor. Ortaya çıkan özgün belirtiler ise; travmatik olayı çeşitli biçimlerde sürekli yeniden yaşama, travmaya eşlik etmiş uyaranlardan sürekli kaçınma, genel tepki düzeyinde azalma ve artmış uyarılmışlık hali.

Tanı koyabilmek için belirtilerin hepsinin bir arada en az bir aydır bulunuyor olması ve klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya, toplumsal, mesleki alanlarda, işlevselliğin diğer önemli alanlarında bozulmaya neden olması gerekiyor. Travma yaratan olaya hazırlıksız yakalanmak, aşırı korku ve terör, olayı inkar etmek ve kaçınmak, kontrol edememe duygusu ve edilgen kalmak TSSB olasılığını artırıyor ve iyileşmesini geciktiriyor.

Savaş, şiddet davranışlarını artırır

Yapılan araştırmalar savaşa katılan toplumlarda şiddet ve insan öldürme davranışında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Yani savaş yol açtığı doğrudan acıların yanında, insanlığın geleceğine ilişkin olumsuz gelişmelerin de hazırlayıcısı. ABD’de Vietnam savaşı sırasında cinayet ve saldırı olaylarında iki kat artış olduğu görülmüş. Yine ABD’de 1963’ten 1973’e 10 yıl içinde cinayet nedeniyle tutuklanma oranı erkeklerde %101, kadınlarda %59 artmış. Uluslararası sorunlarını dayatma, şiddet ve güç kullanma yoluyla çözmeye alışkın bir devlet olan ABD giderek bir şiddet toplumuna dönüşmüş.

Bunun açıklaması da şu: Devletin başka devletlerle problem çözme tarzı giderek vatandaşları tarafından benimseniyor ve bireyler de kendi aralarındaki sorunları benzer bir biçimde çözmeye çalışıyorlar. Amerikan toplumunun %50’den fazlasının yaşamı boyunca en az bir defa ciddi bir travmatik olay geçirdiği, erkeklerdeki TSSB’nin en yaygın nedeni çarpışma, ağır yaralanma ya da ağır yaralanmaya veya ölüme tanıklık etme iken, kadınlarda en yaygın neden tecavüz ve cinsel taciz olarak bulunmuş. Savaşın kişiler arasındaki şiddet davranışlarını artırması yalnızca öğrenme yoluyla da olmuyor. Savaş amaca ulaşmak için şiddet kullanımını meşrulaştırıyor ve insan öldürmenin önemsiz bir şey olduğu fikrini de yaygınlaştırıyor.

Savaş insani değerleri kaybettirerek yetişmekte olan neslin kişilik gelişimini olumsuz etkiler

Savaş ve şiddet yarattığı terör ve korkunun yanında insani değerlere saldırması nedeniyle de insan psikolojisini olumsuz etkiliyor. Bunun bilinçdışı etkisini şöyle açıklayabiliriz: Hükümetler ve devletler, bireylerin bilinçli düşüncelerinden bağımsız olarak insan zihninde anne-baba imgelerine karşılık geliyor. Devlet insanların zihninde hem besleyici, bakıcı bir anne hem de koruyucu bir baba.

Ebeveyn imgeleri bu özelliklerinin yanında süperegomuzun (yani değerlerimizin, ahlakımızın ve vicdanımızın) şekillendiricileri. Yani devletler bize iyi ve kötünün, kabul edilebilir olanın ve olmayanın, meşru ve gayrimeşrunun neler olduğunu gösteriyor ve öğretiyor. Büyüklerimiz veya yöneticilerimiz bu savaşlar karşısında nasıl davranmayı seçiyorsa bizler de ilerde benzer bir tercih yapmak durumunda kaldığımızda zalimden veya mağdurdan yana olmak konusunda benzer bir tutum sergiliyoruz.

İnsanların yaşama verdikleri anlam ve yaşamdan beklentileri farklılık gösteriyor. İnsanca yaşamak, başkalarına iyi davranmak ve kimsenin hakkına geçmeden bir yaşam sürmek herkes için temel bir değer olmayabilir. Günümüzde birçok insan için yaşamın temel amacı ve anlamı mümkün olduğu kadar çok kazanmak ve güçlü olmak. Kar ve güç hırsına kapılmış kişi ve kurumlar insani değerleri hiçe sayabiliyor. Korku ve çıkar nedeniyle zalimce davranan kurumlar, savaşı aslında bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi gibi sunarak çarpıtabiliyor. Ancak bu durum savaşın bir insanlık katliamı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Savaş ortamındaki terör ve ölüm tehdidi öngörülemez ve kaçınılmaz bir travmaya yol açıyor. Bu ortamda kişinin güvenliğini sağlamak için yapabileceği şeyler çok sınırlı. Uzaklaşmak güvenliği sağlamaya yeterli olmuyor. Kaçacak yer olmayışı kişiyi sonunda “öğrenilmiş çaresizliğe” götürüyor. Çaresizlik de keder ve eleme, sonunda da ümitsizliğe yol açıyor. Bu ümitsizliği yenmenin yolu dayanışmadan ve insani değerlere sahip çıkmaktan geçiyor.

Peki, her şeye rağmen yaşamaya nasıl devam edeceğiz?

Travmatik yaşantılar maalesef dünyayı anlamlı ve kabul edilebilir olarak görmemizi engelliyor. Diğer insanları iyi ve yardımsever olarak algılamamızı tahrip ediyor. Dünyayı tehditlerle dolu, güvensiz, adil olmayan, güçlünün zayıfı dilediği gibi ezdiği ve tehlikeli bir yer olarak, insanları ise zarar verici, çıkarcı, bencil ve zalim olarak algılamamıza yol açıyor. Tüm bunlar önemsiz, değersiz ve yalnız hissetmeye sebep oluyor.

Travmanın insanı böylesine güvensiz bir ruh haline sokması aynı zamanda bundan kurtulmak için çareler üretmeye de sevk ediyor. Bu çareler her zaman işlevsel olmuyor. Bunlar; inkar, saldırganla özdeşleşme, doğa üstü güçlere yönelme ve eyleme vurma şeklinde oluyor.

İnkarda kişi travmayı küçümsüyor, bu savaşın onu ilgilendirmediğini düşünmeye çalışıyor. Saldırganla özdeşleşmede, güçsüz hisseden kişi bu ruh halinden kurtulmak için saldırganın tarafına geçerek bununla baş etmeye çalışıyor. Doğaüstü güçlere yönelme, bu dünyanın adaletsiz ve tehlikeli olduğunu hisseden, bir çözüm de bulamayan kişinin bu dünyadaki umutlarından vazgeçerek doğa ötesi, büyüsel ya da kutsal güçlere sığınarak kendini rahatlatmaya çalışıyor. Eyleme vurmak, travmatize kişi ve toplumlar travmanın yarattığı çaresizlik ve güçsüzlük duygusundan kurtulmak için kendilerinden zayıf kişi ve toplumlara şiddet uygulayarak kendilerini güçlü hissetmeye çalışıyorlar. Böylelikle parçalanmış benliklerini yeniden bütünlemeye uğraşıyorlar. Son yıllarda ülkemizde aile içi şiddet ve cinayetlerin giderek artması da aslında savaşın içinde olmamızdan kaynaklanıyor.

Savaş travmasının etkilerinden insanlığımızı ve kişiliğimizi yitirmeden, ruh sağlığımızı koruyarak kurtulmanın yolları da var tabii. Savaşa karşı insani dayanışma içinde olmak, zulme uğrayanları yalnız bırakmamak, zalimle hiçbir şekilde işbirliği yapmamak, sessiz kalmamak, travmanın yarattığı edilgenliğe ve yılgınlığa kapılmamak bu yolların başında geliyor.

Zedelenen benlik değerinin yeniden kazanılması ve geleceğe dair umudun kaybedilmemesi çok önemli. Kişisel olarak sesimizi duyurmak, ancak kutuplaştırıcı söylem ve haberlerin yayılmasına katkıda bulunmamak, öz bakımımızı (uyku, beslenme gibi) ihmal etmemek, günlük rutinlerimizi mutlaka devam ettirmek, her zamankinden fazla üretmek önemli. Travmatik olaylarda kişilerin tepkileri çok farklı olabildiğinden (inkar ve şiddet gibi) bir yere varmayacak suçlama, münakaşa ve tartışmalardan kaçınmak, sevdiklerimize, sorumluluklarımıza ve ihtiyaç halindeki kişilere nasıl yardımcı olabileceğimize odaklanmak en sağlıklı davranış biçimleri olacaktır. Savaşın herkesin psikolojisini doğrudan etkileyen bir sorun olduğunu hatırlatırım.

Bu konuda bir psikolojik danışmandan yüz yüze veya online destek almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com üzerinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak:

Yazı hazırlanırken Prof. Dr. Doğan Şahin’in “Irak savaşı üzerinden savaşın psikolojik sonuçları” isimli makalesinden faydalanılmıştır.

İlginizi çekebilir: Kurbandan suçluya: Joker karakteri üzerinden psikolojik travma analizi

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale