İnsanlığın diğer canlılara göre ayrıcalıklı iletişim şekli sözlü iletişim. Bu ayrıcalığın bize verdiği yetkiye dayanarak çok konuşuyoruz. İşten güçten, özel hayatımızdan, ilgi alanlarımızdan bahsedip duruyoruz. Bu konuşmaların önemli bir bölümünü ise dedikodular oluşturuyor. Hiç dedikodu yapmadığını iddia eden insanlar dahi, ister istemez başka insanların yaptıklarından, söylediklerinden bahsediyor.
İnsanların itici güçlerinden biri olan merak unsurunun etkili olduğu bu konuşmalar, çoğunlukla olumlu şeyler söylemek için yapılmıyor. Dolayısıyla dedikodu yaparak, başka insanlar hakkında olumsuz bilgi ve görüşleri yaymış oluyoruz. Söylediğimiz iyi şeyleri ve övgülerimizi ise dedikodudan saymıyoruz. Peki, olumsuz dedikoduları yaymak, psikolojik ve sosyolojik açıdan bu kadar kötü bir şey mi?
Toplumsal ilişkilerde dedikodunun önemi
Psikologlar ve evrimbilimciler, dedikoduyu insanları ve toplumları birbirine bağlayan önemli bir etken olarak tanımlıyor. Hatta dedikodunun toplumun daha kırılgan üyelerini, zayıf halkalarını korumayı sağladığı ve “kabadayıları” tehdit eden bir eylem olduğu iddia ediliyor. Dedikodu ve dışlamanın insan topluluklarında işbirliğini arttırdığını gösteren 2014 tarihli bir çalışma diyor ki:
“İnsanlar başkalarının itibarını ilgilendiren bilgileri kolayca iletirler. Alıcılar bu bilgileri bireylerle seçici etkileşimde bulunmak ve bencil davranışları olanları dışlamak üzere kullanırlar. Bu, alıcıların kişisel olarak sömürülmeksizin toplumun iyiliğine katkıda bulunmalarını sağlar.”
Sözlükler dedikoduyu olumsuz olarak betimlese de, söylenen olumsuz şeylerin olumlu çıktıları olabileceğini söylüyor sosyologlar. Sosyal bireyler olarak, başka insanların hakkımızdaki fikirlerini önemsiyor ve onlarda olumlu etki bırakmaya çalışıyoruz. Bu son derece doğal bir dürtü. Beynin sosyal davranışlardan sorumlu bölümü olan prefrontal korteks, başka insanların gerçek ya da varsayımsal olarak ortamda bulunup bulunmamalarına göre davranışımızı şekillendiriyor. Prefrontal korteksimiz sayesinde içinde yaşadığımız toplumun kurallarına uyabiliyoruz.
Dedikodunun beyin kimyası
Prefrontal korteks MRI ile incelendiğinde, olumlu ve olumsuz dedikoduların farklı alanları harekete geçirdiği gözlemlendi. Buna ek olarak, yapılan dedikodunun kişinin kendisi, tanıdıkları ya da ünlü biriyle ilgili olması, bu hareketlenmenin derecesini değiştiriyor. Yani beyin tüm dedikodulara aynı tepkiyi vermediği gibi, dedikodunun kiminle ilgili olduğuna göre de tepkisini ayarlıyor, hatta bazen tepkisiz kalıyor.
Yapılan bu araştırmalar, diğerleriyle ilgili aldığımız olumsuz bilgilere karşı zaman zaman tepkisiz kalırken, kendimizle ilgili söylenenlere kayıtsız kalamadığımızı ortaya koyuyor. Ayrıca, dedikodunun, hakkında dedikodu yapılan kişiye dışlanma gözdağı vermesi açısından faydalı bir yanı olabileceği de söyleniyor.
İlginizi çekebilir: İş yeri dedikoduları karşısında nasıl davranmak lazım?
Kaynaklar:
Psych Central
Brain Blogger
Gossip and Ostracism Promote Cooperation in Groups, Feinberg M, Willer R, Schultz M, Psychological Science Vol 25, Issue 3, pp. 656 – 664