X

Şarkı söylemenin faydaları: İyi hissetmek hiç bu kadar kolay olmamıştı

Çoğu insan şarkı söylemeyi sever. Bir melodi taşısa da taşıma da insanlar şarkı söylerken seslerini yükseltme eğilimi göstererek aslında bunun sağlıklı bir şey olduğunu hissediyor gibi görünüyorlar. Çünkü şarkı söylemenin bedeniniz ve zihniniz için faydalı olduğunu kanıtlayan sağlam bilimsel kanıtlar var! Peki ama nasıl? Dilerseniz şarkı söylemenin fiziksel ve zihinsel faydaları ile bu keyifli eylemin bir terapi yöntemi olarak nasıl kullanılabileceğine daha yakından bakalım.

Şarkı söylemenin faydaları

Gerçekten şarkı söylemek yararlı mı? Onlarca yıllık bilimsel araştırma, bireysel olarak veya grup halinde şarkı söylemenin birçok açıdan sağlığınıza fayda sağlayabileceğini gösteriyor. İşte bilime göre yüksek sesle şarkı söylemenin temel faydaları!

1. Stresi azaltır

Şarkı söylemenin strese iyi geleceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. 2017 yılında yapılan bir araştırma, katılımcıların şarkı söylemeden önce ve sonra tükürüğündeki stres hormonu olan kortizol miktarlarını ölçümledi. Araştırmacılar, kortizol miktarlarının şarkı söyledikten sonra daha düşük olduğunu buldular, bu da insanların yüksek sesle şarkı söyledikten sonra kendilerini daha rahat hissettiklerinin bir göstergesi. Ayrıca katılımcılar ister grup halinde ister bireysel şarkı söylesinler, şarkı söylemenin stres düzeylerini azalttığı görüldü.

Ancak şöyle bir uyarımız var: Şarkı söylemenin kortizol seviyenizi düşürebilmesi için sizi endişelendirmeyen bir yerde söylemeniz gerekiyor. Çünkü 2015 tarihli benzer bir çalışma, kalabalığın önünde gerçekleştirilen bir şarkı performansının ardından tükürükteki kortizol seviyelerini inceledi ve bu senaryoda kortizol seviyelerinin yükseldiğini ortaya koydu!

2. Bağışıklık tepkisini uyarır

Şarkı söylemenin bağışıklık sisteminizi güçlendirebileceğine ve hastalıklarla savaşmanıza yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar var. 2004 yılında yapılan bir çalışma, şarkı söylemenin etkilerini, müzik dinlemenin etkileriyle karşılaştırdı. Yani denekler, iki ayrı oturumda ya şarkı söylediler ya da müzik dinlediler.

Çalışmanın sonucuna göre şarkı söyleyenlerde, vücudun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olmak için salgıladığı bir antikor olan “immünoglobulin A” daha yüksek seviyelerdeydi. Şarkı söylemeden müzik dinlemek de stres hormonlarını azalttı ancak vücudun bağışıklık sistemini uyarmadı.

3. Ağrı eşiğini yükseltir

İster büyük bir koro ister daha küçük bir grup olsun, bir grupla birlikte şarkı söylemek, vücudunuzun endorfin salgılamasına neden olur. Bu hormon, olumlu duyguları teşvik etmeye, hatta ağrı algınızı değiştirmeye katkı sağlayabilir. 2012 yılında yapılan bir araştırma, bir grupla birlikte şarkı söylemenin, davul çalmanın ve dans etmenin, sadece müzik dinlemenin yapamayacağı şekillerde ağrı toleransını artıran hormonların salınımını tetiklediğini ortaya koydu. Araştırmacılar, ağrı toleransındaki bu artışın arkasında müziğin kendisinden ziyade sosyal bağlantı duygusunun olduğunu düşünüyorlar.

4. Horlama sorununu iyileştirebilir

Düzenli şarkı söylemek, şarkı söylemiyorken bile nefes alma şeklinizi değiştirebilir. 2008 yılında yapılan bir çalışmada araştırmacılar, koro üyelerinin eşleriyle ve şarkı söylemeyen kişilerin eşleriyle röportaj yaptı. Sonuçta önemli ölçüde daha az koro üyesinin horladığını buldular. Bu öngörü de horlama için potansiyel bir tedavi olarak düzenli şarkı söylemeyi önermelerine yol açtı. Çalışmalar ayrıca üflemeli çalgılar çalan kişilerin de genel nüfusa göre daha az horladığını göstermekte.

5. Akciğer fonksiyonunu iyileştirir

Şarkı söylemek, derin nefes almayı ve solunum sistemindeki kasların kontrollü kullanımını içerdiğinden, belirli akciğer ve solunum koşulları için faydalı olabilir. Çalışmalar, şarkı söylerken kullanılan nefes tekniklerinin KOAH, astım, kistik fibrozis, kanser, multipl skleroz, kuadripleji gibi koşullara sahip kişiler için fayda sağlayabileceğini gösteriyor. Elbette şarkı söylemek bu durumların hiçbirini tedavi etmese de, solunum kaslarının güçlenmesinden faydalanılabilir. Bunun yanı sıra araştırmalar, şarkı söylemenin kandaki oksijen miktarını da artırdığını göstermekte.

6. Aidiyet ve bağlantı duygularını geliştirir

Başkalarıyla birlikte şarkı söylerken, muhtemelen takım oyunlarındaki oyuncuların deneyimlediği türden bir dostluk ve bağ hissedersiniz. 2014 tarihli bir çalışma, şarkı söyleme ve müzikle meşgul olma programındaki çocukların güçlü bir topluluk ve sosyal içerme duygusu geliştirdiğini ortaya koydu.

İnsanlar kendilerini birbirlerine bağlı hissettiklerinde salınan nörokimyasallardan biri de sevgi hormonu olarak da bilinen oksitosindir. Kendiliğinden, doğaçlama bir şekilde şarkı söylemek, vücudunuzun bu iyi hissettiren hormonu salgılamasına neden olur, bu da size daha yüksek bir bağlılık duygusu getirebilir.

7. Demans durumunda hafızayı destekler

Alzheimer hastalığı ve diğer demans türlerine sahip kişiler, kademeli bir hafıza kaybı yaşarlar. Çalışmalar, bu koşullara sahip kişilerin şarkı sözlerini diğer kelimelerden daha kolay hatırlayabildiklerini göstermiştir.

Ayrıca Alzheimer Vakfı tarafından yapılan bir çalışmada, katılımcılar şarkı söylemenin “bir şeyi hatırlayabilmenin güzel bir yolu olduğunu” söylediler ve bunu yaptıklarında şarkı sözlerinden daha fazlasını hatırladıklarını fark ettiler. Bazıları için tanıdık şarkılar, birdenbire onların da unuttukları anıları geri getirdi. Buradan hareketle araştırmacılar, daha genç yaşta öğrenilen şarkıların söylenmesinin, birçok insan için otobiyografik ayrıntıların kendiliğinden geri dönmesini sağlayabileceğini keşfettiler.

8. Kederin dağılmasına yardımcı olur

Bir grupla birlikte şarkı söylemek sadece fiziksel acı eşiğini artırmaz; aynı zamanda sevdiğiniz birini kaybettikten sonra hissettiğiniz duygusal acıyı hafifletmeye de yardımcı olabilir. 2019’da kederle mücadele eden insanlarla yapılan bir çalışmada2019’, koroda şarkı söyleyenlerde depresyon semptomlarının zamanla kötüleşmediği ve iyilik hallerinin sabit kaldığı görüldü. Dolayısıyla araştırmacılar, kederli bir dönemde ek desteğe ihtiyaç duyan insanlar için grup halinde şarkı söylemenin iyi bir seçenek olabileceği sonucuna vardı.

9. Ruh halini iyileştirir

2018 tarihli bir araştırma, “The Sing Your Heart Out Projesi” olarak bilinen bir şarkı söyleme programı kapsamında 20 kişiyi değerlendirdi. Katılımcılar arasında ruh sağlığı sorunları olan kişiler ve genel halk vardı. Araştırmacılar, katılımcıların bu şarkı söyleme atölyelerinin bir sonucu olarak zihinsel sağlıklarında, ruh hallerinde, esenlik duygularında ve aidiyet duygularında gelişmeler olduğunu bildirdiler.

10. Konuşma becerilerini geliştirmeye yardımcı olur

Onlarca yıl önce bilim insanları, nörolojik bir durum nedeniyle konuşmada güçlük çeken insanlar arasında şarkı söylemenin etkilerini araştırmaya başladılar. Ve bugüne kadar yapılan araştırmaların sonucunda, şarkı söylemenin otizm, Parkinson hastalığı, inme sonrası afazi ve kekemelik gibi durumlara sahip kişilerde konuşma yeteneğini geliştirdiği görüldü.

Şarkı söylemek beynin birden fazla bölgesini aynı anda uyarır. Bu, beyninin bir bölümünde bozukluğu olan kişilerin beyninin diğer alanlarını kullanarak iletişim kurmasını sağlayabilir. Ayrıca her kelimedeki sesleri uzatabilir, bu da onları telaffuz etmeyi kolaylaştırabilir.

Şarkı söylemenin iyileştirici etkisini hayatınıza nasıl dahil edebilirsiniz?

Şarkı söylemenin faydaları ortada! Peki siz bu basit alışkanlığı yaşamınıza nasıl dahil edeceksiniz? İşte yararlanabileceğiniz bazı etkili yollar:

  • Araba kullanırken müzik açın ve sevdiğiniz şarkılara yüksek sesle eşlik edin.
  • Duştayken akustikten faydalanın ve sevdiğiniz şarkıları söyleyin.
  • Çocuklarınızla birlikte bir etkinlik olarak şarkı söyleyin.
  • Müzik festivallerine katılmayı deneyin.
  • Yerel bir koro veya müzik grubu arayın ve onlara ne zaman katılabileceğinizi öğrenin.
  • Bir gruba katılmadan önce kendinizden daha emin bir şekilde şarkı söylemek istiyorsanız, bir şan eğitmeninden ders alın.
  • Ücretsiz şan dersleri için YouTube’daki ilgili videolara da bakabilirsiniz.
  • Bir sağlık durumuyla başa çıkmak için müzik terapisiyle ilgileniyorsanız, sertifikalı bir müzik terapistine başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Ses terapisi ve ülkemizde ses terapisi uygulayan uzmanlar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale