Journal of New Music Research adlı dergide yayınlanan bir araştırma, müzikal değeri olan ses ile vücut hareketleri arasındaki ilişkinin teorisini keşfediyor.
Önceki araştırmalar, insanların müziği deneyimledikleri zaman, ses ve vücut hareketleri arasında yakınlık algılama eğiliminde olduğunu gösteriyordu. ‘Motor algı teorisi’ adı verilen bir teori, benzer ilişkilerin insan bilişselliğinde köklü bir şekilde bulunduğunu iddia ediyor.
Teoriye göre, bir şeyi algılamak için, işlemeye çalıştığımız duyusal etkiyi etkin bir şekilde hareketle taklit ederek birleştirmek zorundayız. Yani, müzik dinlediğimizde, mental olarak vücut hareketlerinin benzerlerini yapıyoruz ve sesi bizim yarattığımıza inanıyoruz. Böylece, sesle ilgili deneyimimiz, vücut hareketinin mental görünümüne neden oluyor.
İlgili yazı: Beyin dalgalarıyla müzik yaratan kadın: Lisa Park
Oslo Üniversitesi’nden araştırmayı yürüten Profesör Rolf Inge Godoy şunları söylüyor: ‘Müzik bağlantılı hareket, hem ses üretme hem de sese eşlik etmek, zihnimizde iz bırakıyor. Temel düşüncede ses üretimiyle ilgili görseller ve sesle ilişkili hareketler hem müzik dinlediğimizde hem de müzikal imgelerde yeniden etkin bir şekilde üretiliyor. Dahası motor teori fikri müziği deneyimlediğimizde ses ve vücut hareketleri arasındaki benzerliğin temeli olabilir.’
Araştırmalar insanların benzer seslerde benzer mimikleri sergilediklerini söylüyor
Her ne kadar müzikal değeri olan seslerle vücut hareketlerinin arasındaki bağ kolaylıkla gözlemlenebilse de, yazarlar daha sistematik bilginin gerekliliğini tartışıyorlar. Bu amaçla, daha çeşitli araştırma metodları ve yaklaşımlarla ses izini takip eden bir deney dizayn ederek, insanların belli seslere verdiği jestleri keşfetmeye çalışıyorlar.
Katılımcılara perdeler ve diğer müzikal özellikleri değişen 3 saniyelik müzikler dinletiliyor ve hareket yakalama teknolojisi kullanarak sesi takip etmeleri isteniyor. Sonuçlar gösteriyor ki, katılımcıların birçoğu benzer jest ve mimiklere başvuruyor, özellikle ellerin dik konumu ve sesin sıklığı arasında benzerlik bulunuyor.
Ritim ve doku gibi bazı ses özelliklerinin vücut hareketleriyle, disonans gibi diğer ses özelliklerine göre daha güçlü bir ilişkisi var. Sonuç olarak araştırmacılar, gelecekte gerçekleştirecekleri geniş ölçekli istatistiki ses-hareket özellikli korelasyonlara odaklanarak bize tüm müzikal deneyimdeki ses-hareket ilişkisi hakkında daha çok bilgi sunmak istiyorlar.
Kaynak:
sciencedaily.com