İnternetin ortak dili olmasına karşın, alaycılık ince zekanın sofistike formu ya da arkadaş kazandıran bir konuşma tarzı olarak görülmüyor. Yunanca ve Latince’de alaycı ifade ‘kan ağlamak’ anlamına gelirken aynı zamanda sarkazm için; mizah olarak kendini gösteren düşmanlık deniyor ve genellikle aşağılama yüklü bu konuşmalar ukala kişiler tarafından oldukça seviliyor.
Fakat Harvard Business School’dan Francesca Gino, Columbia Business School’dan Prof. Vikram S. Pandit ve The European Business School’dan Li Huang’ın yürüttükleri yeni bir çalışma sarkazmın nüanstan çok daha fazlası olduğunu ve aslında çok daha önemli ve gözden kaçan psikolojik ve organizasyonel faydaları olduğunu iddia ediyorlar.
‘Sarkazm yaratmak veya deşifre etmek için, hem sarkazmı ifade edenin hem de alıcının ağızdan çıkanla ve aslında söylenmesi istenilen arasındaki çelişkinin üstesinden gelmesi gerekiyor. Bu süreç soyutlamayı harekete geçiriyor ve soyutlama sayesinde kolayca çözülüyor. Bu döngü yaratıcı düşünmeye katkıda bulunuyor.’ diyor Gino.
Her ne kadar uzun zamandır sarkazm uygulayıcılarının sezgisel olarak bu mental jimnastiğin ‘üstün bilişsel süreçlere’ sahip olunması gerektiği inancına sahip olsa da, araştırmacılar buna karşı çıkıyor ve nedensellik bağlantısının hangi yönde olduğunun bugüne kadar net olmadığını ve sarkastik bireylerin sadece yaratıcılık konusunda üretken değil, aynı zamanda sarkazmı anlamalarına da faydası olup olmadığını bilmiyorlar.
Güven ilişkilerinde sarkazm daha iyi kullanılabiliyor
‘Biz yalnızca sarkazmı ifade etmenin yaratıcılık üzerindeki nedensel etkisini ve sarkazmın dayanması gereken alıcı ve vericinin ilişkisel maliyetini keşfetmiyoruz, aynı zamanda ilk kez alıcının kazandığı bilişsel faydayı da gösteriyoruz. Ek olarak, ilk kez, araştırmamız öneriyor ve gösteriyor ki, ilişkisel maliyet yaratıcı bir şekilde faydalanma devam ederken minimize edildiğinde, güven ilişkisi bulunan bireylerde sarkazm daha iyi kullanılabiliyor.’ diyor Gino.
Çalışma serisinde, katılımcılar rastgele sarkastik, içten ve nötr olarak etiketlenen durumlara atanıyorlar. Temsili iletişim görevinde, sarkastik veya samimi bir şey ifade ettiklerinde, ya aynı şekilde sarkastik veya samimi ya da nötr cevaplar alıyorlar.
Galinsky araştırma hakkında şunları dile getiriyor: ‘Sarkazm koşullarında kalan kişiler sonradan üzerinde çalıştıkları yaratıcı görevlerde, samimi veya kontrol yani nötr koşullarında kalanlara göre daha iyi performans sergilediler. Bu da bize hicvin insanlardaki potansiyel yaratıcılığı ortaya çıkardığını gösteriyor. Bununla beraber, bizim araştırmamızın odak noktası olmamasına karşın, doğal olarak yaratıcı insanların sarkazmı daha çok kullanıyor olması olası. Yani bu noktada sarkazm, yaratıcılığın nedeni değil sonucudur diyebiliriz.’
Elbette, iş ortamında ya da sosyal ortamlarda sarkazm yapmanın riskleri de yok değil. Bu iletişim tarzı çok kolay bir şekilde yanlış anlaşılmaya ya da karışıklığa neden olabiliyor. Çok sert olduğu noktalarda ise egoları yaralıyor veya insanların hırçınlaşmasına sebebiyet verebiliyor.
İlgili yazı: Duygularını kontrol altına al, yaşamın değişsin
Araştırmacılar, eğer sarkazm karşılıklı güven sayesinde gelişiyorsa, bu noktada bireylerin duygularının incinmesinin daha düşük ihtimal olduğunu belirtiyorlar ve eğer bir anlaşmazlık açığa çıksa bile bu durumun her iki taraftaki yaratıcı kazanımları sona erdirmediğini söylüyorlar.
‘Her ne kadar geçmiş araştırma samimi yerine aşağılayıcı olarak algılandığı için sarkazmın etkili iletişime zarar verdiğini söylese de, bizim bulgularımıza göre sarkazm, güven dolu ilişkiye sahip olan bireylerde, samimiyete katkı sağlıyor.’ diyor Galinsky.
Spesifik sarkazmların (eleştirel sarkazm, övgüsel sarkazm, şaka amalı sarkazm…vb.) tonunun ve içeriğinin konuşmayı nasıl etkilediğini ve bireylerdeki bilişsel işleyiş sürecini anlamak için daha çok çalışma yapmaya ihtiyacımız var.’ diyerek konuya ekleme yapıyor Huang.
Son noktayı ise Gino koyuyor: ‘Araştırmamızın organizasyonlara ve iletişim koçlarına sarkazma yeni bir şekilde bakmaları konusunda ilham vereceğine inanıyoruz. İş yerinde sarkazmı yıldırmak yerine, uygun durumlarda hangi sarkazmı kullanılacağı konusunda bireyler eğitilebilir. Böyle yaparak, sarkastik konuşmalar ve organizasyonlar yaratıcılığa evrilecektir.’
Kaynak:
news.harvard.edu