X

Sarımsak ve soğan kabuğunu değerlendirmenin yolları

Pişirilen tüm yemekleri lezzetli aromalarıyla ve iştah açan kokularıyla zenginleştiren, içerdikleri besin öğeleriyle bağışıklığı destekleyen soğan ve sarımsak, özellikle Akdeniz mutfağında en çok kullanılan kök sebzeler arasında. Peki neredeyse hepimizin evinde mutlaka bulunan kuru soğanların ve sarımsakların kabuklarından bile sağlık fışkırdığını biliyor muydunuz? Çoğu zaman çöpe giden ve kullanılmayan soğan kabuğu ve sarımsak kabukları yemeklerin lezzetini zenginleştirmekten uyku kalitesini artırmaya kadar sunduğu sayısız faydayla ön plana çıkıyor. Soğan ve sarımsak kabuklarını değerlendirerek sağlığınızı desteklemenize yardımcı olacak önerilerimizi sizler için bir araya getirdik.

Sarımsak ve soğan kabuğu yenir mi?

‘Asıl vitamini kabuğunda.’ önermesinin soğan ve sarımsak için ne kadar geçerli olup olmadığına geçmeden önce, genelde çöpe atılmasına alışık olduğumuz bu kısımların pek de iştah açıcı görünmediklerinin farkında olduğumuzu söylemek isteriz. İçindeki taze kısımlarından daha lezzetli olmayan, adeta kağıt yiyormuşsunuz hissi veren soğan ve sarımsak kabukları, sindirimle parçalanamayan bir lif olan selülozla dolu oldukları için, çiğnemeniz ve yutmanız bir hayli zor olabilir. Dolayısıyla yenilmesi sakıncalı olmasa da, sindirim güçlüğü ve lezzeti nedeniyle doğrudan ağzınıza atmanızı tavsiye etmiyoruz. 🙂 

Sarımsak kabuklarını değerlendirmenin yolları

Tıpkı taze kısımlarında olduğu gibi, sarımsağın kabuğu da bol miktarda A ve C vitamini, anti-enflamatuar etkili fenilpropanoid antioksidanlar açısından son derece zengin. Tüm bunların yanı sıra sarımsak kabuğu ayrıca zararlı mikroorganizmaların vücuttan uzaklaştırılmasına ve bağışıklık sisteminin desteklenmesine katkıda bulunuyor. Tüm bu faydalarını bilerek onu doğrudan çöpe göndermeye vicdanı el vermeyenler için sarımsak kabuklarını değerlendirmenin yollarını bir araya getirdik.

1. Sarımsak kabuğu cipsi tarifi

Dünyada yaşanan değişimleri yiyecekler üzerinden inceleyen Counter Space belgesel serisinin sunucusu şef Sophia Roe’nun Instagram sayfasında paylaştığı, çıtır çıtır ve lezzetli sarımsak kabuğu cipsi, adından da anlaşılabileceği gibi sarımsağın kendisinden değil kabuğundan yapılıyor! Hazırlanışı ise oldukça basit: Sarımsak kabuklarını bir fırça kullanarak hafifçe zeytinyağına bulayın. Üzerine dilediğiniz kadar tuz serpin ve gevrek cipselere dönüşene kadar, 180 derecede, yaklaşık 10 dakika pişirin. Sarımsağın zengin aroması nedeniyle başka herhangi bir baharata ya da sosa ihtiyaç duymaksızın atıştırmalık olarak tüketebilir, öğüterek salatalarınıza ve yemeklerinize lezzet vermek için kullanabilirsiniz. Üstelik sadece sarımsak kabuğuyla değil, arpacık soğan kabuğuyla da aynı tarifi yapabilirsiniz.

2. Kabuklu sarımsak püresi tarifi

Sarımsağı bolca zeytinyağına bulayarak fırında uzun uzun pişirdikten sonra püre halinde kızarmış ekmeğe sürmenin verdiği hazzı ancak gerçek sarımsak aşıkları bilir! Normal tarifinde 1 çay bardağı zeytinyağına aldığı kadar ayıklanmış diş sarımsak koyulan ve yaklaşık iki saat kadar fırında pişirilerek püre haline getirilen bu lezzetli sos tarifini, sarımsağı kabuklarıyla pişirerek çok daha lezzetli hale getirebileceğinizi biliyor muydunuz?

Dışındaki kabuğu soymayıp, sadece üst kısmını keserek boşlukları zeytinyağıyla doldurduğunuzda, sarımsakların çok daha kısa sürede yumuşadığını, aromasını çok daha iyi koruduğunu görecek, kabuğundaki faydalı besin öğelerinden de yararlanmış olacaksınız.

İlginizi çekebilir: Aç karnına sarımsak yemenin sağlığınıza faydaları

Soğan kabuğunu değerlendirmenin yolları

Soğan kabuğunun daha genç, daha dolgun ve daha esnek bir cilde sahip olmak isteyenler tarafından çay olarak demlenip içildiğini biliyor muydunuz? Soğan kabuğunda bulunan kuersetin isimli bir bileşik, hücre hasarının giderilmesinde ve dolayısıyla ciltteki yaşlanma belirtilerinin azaltılmasında, ince çizgilerin giderilmesinde ve kırışıklıkların önlenmesinde son derece etkili. Enflamasyon ve serbest radikal hasarıyla savaşan bu mucizevi bileşenin adını ilk kez duymuyor olabilirsiniz. Zira kuersetin, Covid-19 geçirenlerde hücre yenilenmesini desteklemek için uzmanlar tarafından en çok önerilen içeriklerin başında geliyor.

Ayrıca, özellikle mor soğanın kabuğunda bol miktarda bulunan antosiyaninler (kırmızı ya da mor pigmentler), anti-inflamatuar ve antimikrobiyal etkileriyle bağışıklığın desteklenmesine ve cilt bariyerinin korunmasına yardımcı oluyor. Tüm bunlara ek olarak, soğan kabuğunda bol miktarda bulunan ve bedeni rahatlatıcı etkileriyle bilinen triptofan maddesi uyku kalitesinin iyileştirilmesine katkıda bulunabiliyor. Gelelim faydaları saymakla bitmeyen soğan kabuğunu nasıl değerlendirebileceğinize:

1. Soğan çayı tarifi

Soğan kabuğunun faydalarından maksimum düzeyde yararlanmanın en kolay yolu çay olarak demleyerek içmek. Evet, mis gibi kokan ıhlamurun yerine soğanın kabuğunu demleyip içmek biraz garip bir seçim gibi görünüyor olabilir. Ancak soğan kabukları, E ve C gibi çeşitli vitaminler, triptofan amino asiti ve antioksidan kuersetin bakımından bu kadar zenginken bu çay sizce de ‘şifa niyetine’ içilmeyi haketmiyor mu?

Sadece soğan çayı içme fikri size pek de iç açıcı gelmediyse, yeşil çay demlerken soğan kabuklarını da içine eklemeyi deneyebilirsiniz. Bir araştırmanın sonuçlarına göre, yeşil çaya soğan kabuğu eklemek, EGCG gibi serbest radikallerden hücreleri koruyarak detoks etkisi gösteren doğal bileşenlerden daha fazla fayda sağlanmasına yardımcı oluyor.

2. Soğandan kumaş boyası tarifi

Kumaş boyamak için soğan kabuğu kullanabileceğinizi bazılarınızın zaten bildiğini tahmin diyoruz ancak bilmeyenler için söyleyelim: Özellikle mor soğanın kabuğunda bulunan yoğun pigmentler, soğan kabuğunu harika bir kumaş boyasına dönüştürüyor.

Kimyasal boyaların henüz üretilmediği çok eski zamanlarda kumaş boyamak için kullanılan soğan kabuklarıyla evde kumaş boyamayı denemek isterseniz: Soğan kabuklarını, boyayacağınız kumaşın büyüklüğüne uygun, derin bir tencerede bir saat kadar kaynatın. Rengini alan suya kumaşı tamamen bastırdıktan sonra bir saat daha kaynatmaya devam edin. Doğrudan boyamanın yanı sıra, beyaz tişörtlerinizi, pantolonlarınızı, elbiselerinizi çeşitli yerlerinden büzüp sıkıca bağlayarak boyanın içine atabilir ve batik desenlerde yepyeni kıyafetlere kavuşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mucizevi besin soğanın faydalarını biliyor musunuz?

Sarımsak ve soğan kabuğunu bir arada değerlendirmenin yolları

Lezzetiyle damaklara bayram ettiren bu iki yakın dostu birbirinden ayırmaya gönlünüz razı gelmediyse, sarımsak ve soğan kabuklarını bir arada kullanabileceğiniz tariflerimize ve önerilerimize de göz atabilirsiniz.

1. Çorbalara çeşni

Çorbalara lezzet veren soğanın ve sarımsağın bu sefer kabuklarını da tencereye atmaya ne dersiniz? Sarımsak ve soğanları bütün halde çorbaya atıp kaynadıktan sonra kabuklarını ayıklayarak kalan kısmını blenderdan geçirebilir, böylelikle kabuklarındaki besleyici bileşenlerden de faydalanabilirsiniz.

2. Sebze, et, tavuk ve kemik suyuna lezzet

Menünüzde yakın zamanda çorba yoksa, sarımsak ve soğan kabuklarını sebze suyu, et suyu, tavuk suyu ya da kemik suyuna ekleyip kaynattıktan sonra süzebilir, buz kalıplarında dondurarak uzun süreler saklayabilirsiniz. Soğan ve sarımsak kabuklarının hem lezzetini hem de besin değerlerini suya salması için en az 1 saat boyunca kaynadığından emin olun. Sonrasında hazırladığınız bu besleyici lezzet küplerini yemeklerden pilavlara, çorbalardan soslara lezzetini zenginleştirmek istediğiniz her şeye ekleyebilirsiniz!

3. Baharat karışımlarında ve tuzda aroma artırıcı

Sarımsak ve soğan kabuklarını kurutarak keskin bir bıçak yardımıyla ince ince doğradıktan ya da baharat öğütücüsünden geçirip toz formuna getirdikten sonra baharat olarak da kullanabilirsiniz. Tuzla ya da sevdiğiniz diğer baharatlarla karıştırarak yemeklerinizde kulanabilirsiniz.

4. Kaşıntılara tonik

Hem sarımsak hem de soğan mantar ve iltihap önleyici olduğundan, sarımsak ve soğanla demlenmiş suyu topikal olarak uygulamak kaşıntılı cildi rahatlatmaya yardımcı olabilir. 1 saat kadar demlediğiniz soğan ve/veya sarımsak kabuğu suyunu, ılındıktan sonra bir pamuğa batırıp kaşınan bölgelerinize uygulayın. Kaşıntınızın önemli ölçüde azaldığını göreceksiniz.

Biz bu içeriğimizle, her yemek yapışınızda ardına bakmadan çöpe attığınız soğan ve sarımsak kabuklarına bir daha dönüp bakmanızı amaçladık. 🙂 Yemeklerin lezzetini artıran, kıyafetlerinizi dönüştürerek yeniden kullanmanızı sağlayan ve sağlık için sunduğu faydalarla çöpe atılamayacak kadar değerli olan sarımsak ve soğan kabuklarını çöpten kurtarıp ‘hazineye’ dönüştürmek sizin elinizde!

İlginizi çekebilir: Artan yemekleri değerlendirmenizi sağlayacak lezzetli ve pratik tarifler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale