“Şanssızım” diyenler gerçekten şanssız mıdır: Olumsuz düşünce kalıplarını kırmak
Evrenin mesajlarına inanır mısınız? Ben çoğu zaman göremem ama koçluk eğitimi aldığım sırada yazılarımı takip eden bir hocam “yazman gereken konu önüne gelir” demişti. Benim de öyle oldu.
Yazmam gerektiği için mi, yoksa zaten bu mesajı doğru okumam gerektiği için mi bilmem, ama son zamanlarda sürekli dilimde olan bir konu bir anda gündemim oluverdi. Neden mi bahsediyorum? Şanssız olduğuma inanmamdan! Aslında buna inanmıyordum da nedense son dönemde her ne yaşarsam yaşayayım sürekli ilk cümlem bu oluyordu.
Tamamen tesadüfi bir şekilde bu durumla bir pazar alışverişi sırasında karşılaştım. Alışveriş sırasında ürün hakkında satıcıdan yorum alırken, “ben şanssızım biraz, ürün anlattığınız gibi çıksa bile bana denk gelmez” tarzında bir yorum yaptım. Dünya tatlısı satıcı teyzenin elindeki ürünü bırakıp; “bir kere kurduğun cümleyi değiştir, şansızım dersen öyle olursun” demesiyle durumun farkına vardım.
Neden bu cümleyi kurmuştum? Şanssız olduğumu düşünmeme sebep olacak bir şeyler yaşamamıştım bile. Neden negatif bir cümlenin zihnimi ele geçirmesine izin verecektim ki? Etrafımdaki herkese pozitif, beyaz cümleler kurması gerektiğini anlatan bana hiç yakışmıyordu bu negatiflik. Durdum, düşündüm ve üzerinden bir anlam çıkarmam gerektiğine kanaat getirdim.
Son dönemlerde çalıştığım yerde işler pek de istediğim gibi gitmiyordu, biraz sıkışmışlık hissi ile başa çıkmaya çalışıyordum. Dahası yapmayı planladığım pek çok şeyi öyle veya böyle bir sebepten hayata geçirememiştim ve bu bende rahatsızlık yaratmıştı. Sanırım tüm karmaşanın içinde biraz unutmuştum gücümü ve şansımı. Tüm bunları bir inanca bağlayarak da kolaya kaçmıştım: “Şanssız”dım!
Bir inanca bağlamak en kolayı değil mi? Suçu biri veya bir inanışa atıp bir kaçış yolu bulmak en kolayı. Buna ne derseniz deyin… “Kaderim bu”, “şanssızım”, “zaten iyisi neden beni bulsun ki”… Artırabiliriz değil mi bu cümleleri? Fark ettim ki ben de çok kuruyormuşum bu cümleleri. Hatta daha da garibi beynim yaşadığım bir olay karşısında bunu otomatize etmiş, direkt ağzımdan bunlar dökülür olmuş.
Fark etmem için bir pazar alışverişi vesile oldu çok da harika oldu! Bütün bunların üzerine okuduğum bir kitapta karşıma şu cümle çıktı: “Şanssız insan yoktur. Şanssız olduğunu düşünüp, fırsatları başkasına kaptıran insan vardır.” (Serhat Yabancı: Düşündüğün Gibi Değil)
Şanssızım kelimesi ne kadar da insanı kısıtlayan, dışa kapatan bir cümle değil mi? Aynı kitapta Proseför Wiseman’ın araştırmasından bahsediyor. Şöyle ki; “Hem şanslı hem şanssız insanlara gazete verdim ve onlardan gazeteyi inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istedim. Gazetenin ortalarına bir yere üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirdim: ‘deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin 250 dolar kazanın’ bu mesaj sayfanın yarısını kaplıyordu ve yüksekliği 5 cm’nin üzerinde bir fontla yazılmıştı. Şansız insanlar bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark ettiler. Şanssız insanlar şanslı insanlardan daha gergindir. Bu endişeli ruh hali beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verir. Sonuç olarak fırsatları kaçırırlar, çünkü başka bir şeyi aramaya aşırı odaklanmışlardır.” (Serhat Yabancı, Düşündüğün Gibi Değil syf: 86)
Araştırma böyle devam ediyor ve sonunda bakış açılarını değiştiren, daha olumlu ve geniş pencereden bakma yetisini gerçekleştiren baştaki şanssız kitle, şanslarının değiştiğini ve mutlu bireyler olduklarını dile getiriyorlar.
Durumlar böyle olunca, negatif hiçbir cümlenin fayda sağlamadığı gibi, pozitif düşüncenin iyileştirici gücüne bir kez daha tutunmamız gerekiyor. Sizce de öyle değil mi?
Tüm bunlar benim de bu negatif kalıpları hayatımdan çıkarmama vesile oldu. Başıma gelen her olayı, pozitif ise evrenden bir armağan olarak kabul ederken, negatif durumların da yine benim ders çıkarmam için gerekli bir mesaj olduğunu çoktan fark ettim. Bu bakış açısı beni çok hafifletti.
Yazıma son verirken çok sevdiğim bir cümlenin herkese ışık olmasını dilerim: “Sözlerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.” (M. Gandhi)
Peki siz neye dönüşmek isterseniz? Unutmayın, içimizde neyi beslersek onu yaşarız…
Ben sevgiyi, iyi insan olmayı, iyimserliği besliyorum. Ya siz?
İlginizi çekebilir: “Enerjimi kaybettim, hükümsüzdür” ilanından önce hayatı kutlamaya dönüştürmenin yolları