X

Sanat akımlarını ev dekorasyonunuza yansıtmak için 6 renkli öneri

Geçmişten bugüne çerçevesi belli başlı düşüncelerden, bakış açılarından, toplumsal olaylardan ve yaşam stillerinden meydana gelen sanat akımları, felsefeden sanata birçok şey üzerinde etkili olabiliyor. Bu akımların günlük hayatımızdaki yansımalarını ise en çok moda ve dekorasyonda görüyoruz. Kimi oturma odasında canlı renkler ve asimetrik mobilyalar tercih ederken, kimi pastel renklerin ve kıvrımlı motiflerin etkisiyle evinde romantik dokunuşlardan faydalanıyor. Tüm bu detaylar aslında geçmişten gelen, her biri zamanında büyük etkiler yaratan sanat akımlarının birer yadigarı.

Sanatın kişisel alanlarda kullanımı, sahip olduğunuz alanı çok daha özel bir hale getirebilir ve zenginleştirebilir. İşte günlük yaşam alanınızı sanatla zenginleştirmenizi sağlayacak dekorasyon örnekleri.

Sürrealizm ile sınırları kaldırın

Kelime anlamı gerçeküstücülük olan ve 20. yüzyılda ortaya çıkan sürrealizm, düşsel ve gerçekten uzak imgelerden oluşan bir sanat akımı. Sürrealistler gerçekleri ruhsal sezgilerle açıklamaya çalıştığından, sürrealist eserler genelde sezgisel algılara hitap eder. Bu açıdan sürrealist, yani gerçeküstü dokunuşlar ev dekorasyonuna derinlik ve anlam katmak isteyenler için oldukça ideal bir tercih olabilir.

Sürrealizmi ev dekorasyonuna büyük ölçülerde yansıtmak mümkün olsa da, genelde minimal seviyelerde uygulamak, yorucu ve karmaşık bir görüntü oluşmasının önüne geçebiliyor. Örneğin salonda kullandığınız koltuk takımı tercihinizi klasik seçeneklerden yana kullanırken, aykırı bir ve modern bir objeyle dikkat çekici bir algı oluşturabilirsiniz.

Sürrealizmi ev dekorasyonunda kullanmanın en iyi yollarından bir diğeri de duvar dekorları. Büyüklü küçüklü çerçeveleri, iç içe geçmiş bir şekilde ve içlerine resim ya da fotoğraf koymadan oturma odanızın ya da yatak odanızın bir duvarına asabilirsiniz. Ancak söylemeden geçmeyelim, sürrealizmi dekorasyonunuza uygulamanın sınırları yok, yani kendi gerçeküstü imajınızı istediğiniz gibi yaratabilirsiniz.

Modern bir dokunuş için Samsung The Frame TV

Son teknoloji özellikleri ve minimal tasarımıyla Samsung The Frame TV yeni dönemin vazgeçilmezi olacak. “Gördüğünüz en güzel televizyon” olmak için tasarlanan Samsung The Frame TV, dilediğiniz zaman istediğiniz görseli sergileyebileceğiniz bir Art Mode’u, hareket sensörü ve parlaklık sensörü gibi pek çok özelliğe sahip. Aynı zamanda Samsung The Frame TV, farklı boyut seçenekleriyle de evinizin her alanına rahatlıkla uyum sağlayabilecek.

Pop Art: Renkli, eğlenceli ve hayat dolu

1950’lerde ortaya çıkan ve popüler sanat kavramının kısaltılması olan pop art akımı, makineleşmiş ve “hazırcı” insanları eleştirir. Endüstri ürünü atıklarından gazete kağıtlarına birçok materyali kullanarak ortaya eleştirel ve çarpıcı görüntüler çıkaran pop art sanat akımının en çok bilinen öncüsü ise Andy Warhol. Canlı renklerin, tekrarların, çok bilinen objelerin birer dekorasyon ve sanat objesine dönüştürüldüğü bu akımı ev dekorasyonunuza yansıtmak için birçok eğlenceli yöntem var. Siz de düzeni eleştirmekten vazgeçmiyor, ancak bunu yaparken sahip olduğunuz çocuksu ve alaycı yanınızı daima koruyabiliyorsanız, ev dekorasyonunuza kişiliğinizi yansıtmak için pop arttan faydalanabilirsiniz.

Pop art, insanın yaratıcı gücünü ortaya çıkarmayı hedefleyen bir sanat akımı olduğundan, ev dekorasyonunda pop arttan faydalanmak canlı, dinamik ve yaratıcı bir algı oluşturmaya yardımcı olabiliyor. Hangi alanda kullanmak istediğinize bağlı olmakla birlikte pop art dekorasyon fikirlerinin en çok uygulandığı alanlar çalışma alanları ve oturma odaları. Pop Art’ı kişisel alanlarınızın dekorasyonunda uygularken, parlak ve kontrast renklerden, birbirini tekrarlayan görsellerden ya da meşrubat içtiğiniz cam şişelerden faydalanabilirsiniz.

Kübizm: Geometrik şekillerle evinize dinamizm katın

Kübizm, 20. yüzyılda ortaya çıkmasıyla sanatta köklü değişimler meydana getiren sanat akımlarından biri. Kübist sanatçılar, nesnelerin yalnızca görünen yanlarıyla değil, görünmeyen yanlarıyla da ele alınması gerektiğine inanıyor. İrili ufaklı geometrik şekillerle kendini gösteren kübizm akımı, ev dekorasyonlarına en çok yansıtılan akımlardan biri. Eğer siz de her daim görülmeyen “diğer” ihtimali arayan, sorgulayan, merak etmekten vazgeçmeyen biriyseniz dekorasyonda kübist öğelere yer vermeniz kendinizi daha çok evinizde hissetmenizi sağlayabilir.

Kübist dekorasyon, yaşam alanlarında daha çok oturma odaları, çalışma odaları ve yatak odalarında tercih ediliyor. İster aydınlatmalarda, ister kumaş seçiminde, isterseniz de mobilya seçimlerinde size ilham verecek bu sanat akımı evdeki atmosferinize heyecan, hareket ve dinamizm katacak.

Romantik dokunuşlarla yaşam alanınız hayat bulsun

Tabiatın tüm güzelliğiyle incelenmesi gerektiğine inanan romantizm, 1848 yılında ortaya çıkan bir sanat akımı. Özgürlük ve eşitlik ilkelerinden ilham alan romantizm akımı, her ne kadar zarif imgelere sahip olsa da güçlü bir başkaldırının sonucu doğan cesur akımlardan biri. Romantizm, ev dekorasyonlarında oldukça fazla kullanılan akımlardan bir diğeri. Daha çok “İngiliz tarzı dekorasyon” olarak bildiğimiz bu dekorasyon tarzında hafif renkler, yumuşak geçişler ve dinlendirici atmosferlere bolca rastlayabilirsiniz. Eğer siz de duygusal, romantik, ama bir o kadar da aykırı bir ruha sahipseniz dekorasyonunuz için romantizmden faydalanabilirsiniz.  Gelelim evlerinizde romantik esintiler yaratmak için nasıl bir yol izlemeniz gerektiğine…

Beyaz, krem rengi, uçuk mavi, kahverengi gibi renkler romantik dekorasyonların vazgeçilmez renkleri arasında. En çok yatak odaları ve oturma odalarında uygulanıyor olsa da günümüzde kalabalık bir restoranın bile romantizmden faydalandığını görebiliriz. Uçuk renkler, yumuşak renk geçişleri, bolca çiçek, ahşap türleri ve ince el işçiliğine sahip dekorasyon objeleri, evinizde romantizmin masalsı ve dinlendirici etkilerini yaratmanıza yardımcı olabilir.

Fütürizmle her zaman bir adım önde olun

20. yüzyılın başlarında İtalya’da ortaya çıkan fütürizm, sürekliliği, hareketliliği ve değişkenliği savunur. Ayrıca fütürizmin en çok bilinen sloganlarından biri “kelimelere özgürlük”. Yani özgür, savaşçı, enerjik bir ruha sahipseniz ve değişime her daim ayak uydurabiliyorsanız fütürizmin sizi yansıtacağına eminiz. Peki fütürizme ev dekorasyonunda nasıl yer verebilirsiniz?

Örneklerini daha çok plazalarda ya da otellerde gördüğümüz fütüristik dekorasyon örnekleri, yavaş yavaş kişisel alanlarda da kullanımını artırmaya başladı diyebiliriz. Objelerin minimal, alanın geniş ve renklerin dengeli olduğu fütüristik dekorasyonun amacı, alanı olduğundan daha geniş ve büyük göstermek. Dolayısıyla alçak mobilyalar ya da yer kaplamayan aydınlatmalar bu amaca ulaşmanıza yardımcı olabilir.

 

Sanat akımlarını ev dekorasyonunuza yansıtmanızı sağlayacak önerileri bir araya getirdiğimiz bu içerik Samsung The Frame TV katkılarıyla hazırlanmıştır. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale