X

Şahmaran (Şahmeran) hikayesine dair tüm merak edilenler

Kaynak: yolcu360

Netflix’te vizyona giren Şahmaran dizisiyle birlikte, topraklarımızda yüzyıllardır süregelen bir efsane yeniden ilgi odağı oldu. Başrollerini Serenay Sarıkaya ile Burak Deniz’in paylaştığı dizi, fantastik konusu nedeniyle hala gündemdeki yerini koruyor. Diziyi izleyenler veya bir şekilde konusundan haberdar olanlar, Şahmeran’ın hikayesi hakkında daha fazlasını merak ediyor. Peki acaba Şahmeran hikayesi gerçek mi?

Şahmaran kimdir, nerede yaşamıştır? Şahmaran hakkında merak ettiğiniz her şey, yazımızda.

Şahmaran kimdir?

Kaynak: vikipedi

Şahmaran veya Şahmeran, Orta Doğu’da farklı kültürlere yayılan ama özellikle de ülkemizin Doğu Anadolu bölgesine özgü efsanevi bir yaratıktır. Efsaneye göre Şahmaran’ın üst yarısı kadın, alt yarısı yılandır ve hikayesi, insanlar tarafından uğradığı ihanete dayanır.

Koruyucu güçlere sahip olduğuna inanılan Şahmaran efsanesi, bugün bile yankılanmaya devam ediyor. Hala Doğu Anadolu’daki birçok evde, kötülükleri uzak tuttuğuna inanılan Şahmaran sembolüne rastlamanız mümkün.

Şahmeran’ın hikayesi

Şahmaran ismi Farsça kökenlidir ve “şah” ve “maran” kelimelerinin birleşiminden oluşur. Şah, Pers kralları tarafından kullanılan bir unvanken, maran yılanlar anlamına gelir. Buradan hareketle Şahmaran kelimesi “Yılanlar Kraliçesi” şeklinde yorumlanabilir.

Şahmaran efsanesi, farklı kültürlere göre değişiklik gösterse de kökenlerinin zaman içinde belirsizleştiğini söyleyebiliriz. Ana hikaye, Cemşab adında genç bir adamı konu alır. Bu karakter efsanenin versiyonuna bağlı olarak Cansab, Djansab gibi başka isimlerle de anılır.

Hikayenin bazı versiyonları, Cemşab’ın geldiği şehri, geçmişte antik bir Roma şehri olan Mardin olarak belirtir. Dolayısıyla Şahmeran, özellikle Mardin’in simgesi olarak benimsenmiştir.

Her halükarda genç adamın fakir bir aileden geldiği ve geçimini odun toplayıp satarak sağladığı bilinir.

1. Şahmeran’ın aşkı Cemşab

Kaynak: kulturveyasam

Şahmeran’ın hikayesine göre, bir gün Cemşab ve arkadaşları ormanda odun toplarken içerisi bal ile dolu bir mağaraya (veya başka bir versiyona göre kuyuya) rastlarlar. Bal toplamak içinse mağaraya Cemşab gönderilir.

Cemşab balı topladıktan sonra, bir nedenle arkadaşları onu mağarada bırakıp evlerine dönerler. Arkadaşlarının gittiğini fark eden genç adam, çaresizliğe kapılır; üzerine bir de mağarada yalnızca küçük bir delik olduğunu görünce öleceğini düşünür.

Ardından üzerindeki bıçağı kullanarak deliğin etrafını çizmeye başlar. Delik yavaş yavaş genişler ve sonunda Cemşab’ın geçebileceği kadar büyük hale gelir. Delikten sürünerek geçen genç adam, kendisini büyük bir boşlukta bulur. Verdiği çabanın sonunda bitkin düştüğü için de olduğu yerde derin bir uykuya dalar…

Uyandığında, çevresinin binlerce yılanla çevrili olduğunu fark eder. Bu şok, ona yetmiştir. Yılanlar Cemşab’ı dikkatle izliyordur. Hareket ettiğinde, ona daha da yaklaşırlar.

Cemşab çok korkar ve doğal olarak yılanların onu öldüreceğini düşünür. Bir kez daha kalbini büyük bir umutsuz kaplamıştır. Gözlerini kapatır ve ölmeye hazırlanır. Aradan dakikalar geçse de yılanlar ona saldırmamıştır. Bunu fark eden Cemşab şaşkınlıkla gözlerini yeniden açar.

2. Şahmeran’ın gerçek yüzü

Cemşab’ın karşısında, güzelliğiyle onu büyüleyen genç bir kadın vardır: Şahmaran! Vücudunun alt kısmı tıpkı bir yılanınkine benzeyen Şahmaran’ı gören genç adamın şaşkınlıktan adeta dili tutulur. Çok geçmeden Şahmaran, Cemşab’a kendisini tanır, korkmamasını söyler ve ne kendisinin ne de yılanların ona zarar vermeyeceklerine dair güvence verir. Çünkü Şahmeran’ın hükmettiği yılanlar, sıradan yılanlar değil; zeki, merhametli ve barışçıl yılanlardır.

Şahmaran, Cemşab’a onu en iyi şekilde misafir edeceklerini söyleyerek dinlenmesini ister ve ertesi gün tekrar buluşmak üzere onu yalnız bırakır.

Duydukları ve gördükleri karşısında şaşkına dönen Cemşab, olanlardan ne çıkaracağını bilemez ve rüya gördüğünü düşünür. Sonunda yeniden yorgun düşer ve uykuya dalar. Ertesi sabah uyandığında kendisini, içerisinde çeşit çeşit yiyeceklerle dolu bir masanın da olduğu büyük bir salonda bulur.

Şahmaran ise masada uzanmış yatıyordur. Cemşab artık önceki gece rüya görmediğine ikna olmuştur. Şahmaran misafirini ziyafete davet etmiş ve onunla insanlık tarihine dair hikayeler paylaşmaya başlamıştır.

Gel zaman git zaman, Şahmeran bilgeliği nezaketiyle Cemşab’ı etkilemeyi başarır ve ikili sevgili olurlar.

3. Cemşab’ın gidişi ve yeraltı krallığının ortaya çıkması

Kaynak: sondakika

Cemşab, yeraltı krallığında Şahmaran’la vakit geçirmenin tadını çıkarır. Ancak bir süre sonra tüm mutluluğuna rağmen ailesini özlemeye başlar ve eve dönmek ister. Şahmaran her ne kadar sevdiği adamın gitmesini istemese de sonunda buna razı olur.

Cemşab’ın krallığı terk etmesine izin vermeden önce, onu burada olanlardan kimseye bahsetmemesi konusunda uyarır. Ve ona uzun süre burada kaldığı için yılanların bazı özelliklerini aldığını söyler. Bu nedenle hamama gitmekten kaçınması uyarısında bulunur, çünkü derisi suyla temas ettiğinde pul pul olacak ve sırrı ortaya çıkacaktır.

Cemşab, Şahmeran’a uyarılarını dikkate alacağına dair söz vererek eve döner. Ailesine kavuşur ve onlarla birkaç yıl geçirir. Yaşadığı şehrin kralının gizemli bir hastalığa yakalandığı haberi gelene kadar her şey yolundadır. Kralı muayene eden kraliyet doktorları, kralın ancak Şahmeran’ın etini yemesiyle iyileşebileceğini söylerler.

Sonuç olarak kral, şehrin her yerinde Şahmeran’ı görenleri ve onun krallığına gitmiş olanları bulmak üzere bir ferman çıkarır. Kralın doktorları ve veziri, birinin Şahmeran’ın diyarına gittiğini anlamanın tek yolunun derisine su dökmek olduğunu söylerler. Tıpkı Şahmeran’ın da daha önce Cemşab’a söylediği gibi, bu cildin pul pul görünmesine neden olur, böylece kişinin yeraltı krallığına gittiği ortaya çıkar.

Kral, tüm tebaasına hamamlara dağılmalarını emreder. Böylece hamamlarda yıkanan insanlar, kralın askerleri tarafından izlenirler. Cemşab saklanarak kaçmaya çalışır ancak bir şekilde yakalanır ve askerler tarafından hamama götürülür. Askerler Cemşab’ı suya attınca hemen derisinde pullar belirir. Aranan kişi bulunmuştur. Cemşab, sudan çıkarılır ve kralın huzuruna çıkarılır.

Genç adam başlangıçta Şahmeran’ın nerede yaşadığını açıklamasa da gördüğü işkenceler sonucunda krala bilmek istediği her şeyi anlatmak zorunda kalır.

4. Şahmeran’ı yok eden ihanet

Sanatçı: Kazım Şahbudak
Kaynak: kulturveyasam

Bu olaydan kısa bir süre sonra kral askerlerini mağaraya göndererek Şahmeran’ı esir alır ve saraya getirir. Cemşab, Şahmeran’ı görünce çok utanır ve yaptığından pişman olur.

Şahmeran ise artık kendisi için bir kaçış olmadığını bildiğinden, krala ve yanındakilere bir sır verir. Onlara kuyruğunu yiyen kişinin hikmet ve uzun ömür elde edeceğini, kafasını yiyen kişininse öleceğini söyler… Bu son mesajının ardından öldürülür ve üç parçaya bölünür.

İyileşmek isteyen kral, hemen Şahmeran’ın kuyruğundan bir parça yer. Cemşab ise hayatını sürdürmek istemediği için Şahmeran’ın kafasını yemiştir. Ancak şaşırtıcı şekilde, kral yere düşerek ölür, Cemşab’a ise hiçbir zarar gelmez (Efsanede bunun nedenine açıkça yer verilmemektedir).

Tüm bunlara ek olarak Şahmaran tasviri, bu hikayeye dair çeşitli ipuçları vermekte. Onu betimleyen resimlerin birçoğunda bu efsanevi yaratık, vücudunun üst yarısında insan başı, kuyruğunun ucunda ise yılan başı olmak üzere iki başlı olarak gösterilir. Bu durumda Şahmeran’ın insan kafasının aslında kuyruğu, yılan kafasının ise gerçek başı olduğu yorumu yapılabilir.

Kaynak: onedio

Ve Şahmeran’ın hikayesi, Cemşab’ın tek başına dolaşmak üzere kendi evini de terk etmesiyle son bulur. Genç adam, Şahmeran’ın irfanını kazandığı için bir alim olarak ün yapar. Buna karşılık, sevdiği kadına ihanet ettiği için ömrünün sonuna kadar pişmanlıkla yaşar…

Burada akıllara şöyle bir soru gelebilir: Yılanlar Şahmeran’ın öldüğünü bilse ne olur?

Şahmeran’ın hikayesinin başka bir versiyonuna göre, onun yönetimindeki yılanlar, kraliçelerinin uğradığı ihaneti ve kral tarafından öldürüldüğünü biliyorlardı. Bu yüzden de insanlığın yeminli düşmanları oldular. Bir diğer versiyonda ise Cemşab mağaraya geri döner ve yılanların kendisini cezalandırmasına izin verir. Ancak hikaye, yılanların Cemşab’ı cezalandırdığına ya da affettiklerine yönelik bir şey söylemiyor…

Artık Şahmeran’ın hikayesini biliyorsunuz… Yukarıda da açıkladığımız gibi, günümüzde Şahmeran koruyucu bir sembol olarak kabul edilmekte. Kimi insanlar evlerin duvarlarına Şahmeran’ın resimleri asarken, kimileri onun resmini taşıyan takılar kullanır.

Son olarak; Şahmeran’ın hikayesi gerçek mi, yorumu size bırakıyoruz… Sonuçta kültürümüzde tıpkı Şahmeran’ın aşkı gibi, yüzlerce efsanevi hikaye dilden dile dolaşmakta…

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale