Sahiplenme, sorumluluk, özgürlük üzerine…
Sahiplenmek, sahiplenilmek bir manada insana güç ve güven hissettiriyor. Bir takımın taraftarı, bir grubun üyesi olmak gibi… İnsan bir manada ait olmaya ihtiyaç duyuyor, aidiyet duygusu istiyor.
Sorumluluk hissediyorsun, sahipleniyorsun. Sahipleniyorsun, sorumluluk hissettiğinden… İkisi arasında çelişkili bir ilişki var. Bazen de sorumluluktan, sahiplenmekten ve sahiplenilmekten korkuyorsun, kaçmak kurtulmak istiyorsun. Çünkü özgürlüğün kısıtlanıyor olarak algılıyorsun. Böyle algılamanın elbette geçerli sebepleri var. O yüzden marifet bırakabilmekte! Bu durum sanırım en çok sevgililik, eşlik ilişkilerinde ve çocukla olan ilişkide kendini gösteriyor.
Sorumluluğa hazır olmayan (buna nasıl hazır olunabilir ki o da ayrı konu) ebeveyn ya da ilişkideki kadın ve erkek sahiplenme, sorumluluk, özgürlük sarmalının içinde dönüp duruyor. Döndükçe daha da sıkışıyor. Sevgi var mı? Elbette var, sevgi olmasa, bir sebep olmasa zaten bir araya gelinemez. Bir şekilde, bir araya gelinmiş. Bir zamana kadar da, ya da can sıkılana kadar diyelim, sorumluluklar özgürlükle çatışmıyor. Bir yerden sonra ise çatışma hiç durmuyor. Denge kayboluyor. Ego kimliklerimiz çatışmayı bırakmıyor. Peki bir formül var mı? Bir çıkar yol var mı? Nasıl olur da sevdiğimizle birlikte özgür hissedebiliriz?
Nasıl olur da sahiplenmenin, sahiplenilmenin arasına sıkışmadan nefes alabiliriz?
Sözde çok kolay, uygulamada zor… Anda ve akışta olanı kabul ederek, gönülden bir Eyvallah diyerek, bırakarak…
Çocuk konusu ilişkilere nazaran geri dönüşü olmayan bir birliktelik… Buradaki sorumluluk, sahiplenme ve özgürlük kavramları daha farklı… Çocuğun belli bir yaşa kadar muhtaçlık durumu var.
Şuna şahit oldum ki eğer çocuğunuzdan bir sebeple ayrıysanız, aslında bunun nedeni; bir başka olay, kişi ya da durum olmayabilir. Sadece kendinizde olan bir sebepten ötürü olabilir. Ve bu çok güçlü bir ihtimal… Burada sorumluluk, sahiplenme, özgürlük kavramlarıyla ilgili his ve duygularınıza bakmakta fayda var.
Bunu kabul etmek yani kendinizden dolayı yaşadığınız durumun olduğunu kabul etmek, algılamak hiç kolay değil. Hele ki bir çocuğunuzla aranızda bir ayrılık varsa… Zihin pek çok bahane üretebiliyor.
Derinlerde bir yerde, yaşadığınız durumu yaratmanızın kendi içinizde bir sebebi var. Farkında olmadığınız, korku, kaygı, endişeyle ilgisi var. Belki sorumluluk istemiyorsunuz. Belki de sorumlu olunca özgür hissedemiyorsunuz. Maddi ve manevi özgürlük için çocuğunuzdan ayrı kalabileceğiniz bir realiteyi yaratmış olabilirsiniz. Görünürde sebep başkasıymış gibi zannediliyor. İnsan en çok da kendini kandırıyor. Yaşadığınız durumun sebebinin, kendiniz olduğunu fark etmeye bir niyet olursa harika olur. Çünkü ancak farkındalıkla birlikte; kabul ettiklerimizi ve kendimizi yargılamadan dönüştürebiliriz.
Gelelim ilişki konusuna; yaşadığımız durum, özümüzde istediğimiz durum! Sorumluluk almayıp sorumluluk almaktan rahatsız olan, özgürlüğünü kaybetmekten korkan tarafımızla yüzleşemiyoruz. Yüzleşme cesareti ve bu durumu kendi rızamızla dönüştürebilme niyeti ve gücü olsun. Elbette vakit, saat geldiyse…
Kısacası dostlar; biliyorsunuz ki farkındalıklarımı, deneyimlerimi size de ışık tutması, farkındalık sağlaması niyetiyle yazıyorum. “O yaptı, bu yaptı. O öyle dedi, öyle oldu. Bu böyle dedi, böyle oldu.” Yaklaşımından çıkalım. Özümüzden gelene bakalım.
İstediğimizi söylediğimizle, yaşadığımız arasında fark varsa sebebi kendimiziz!
Şimdi sorumluluk alma zamanı…
Sorumluluklarla birlikte özgür hissedebiliriz AŞKla…
İlginizi çekebilir: Sorunlarınızın çözümü için sormanız gereken sihirli soru: Sorun bende mi?