Sahip olmanın dayanılmaz hırçınlığı: Para Avcısı

wolf of wall street
Paraya sahip olma girişimi

Yaklaşık iki haftadır sezonun en heyecanlı dönemine girmiş bulunuyoruz. Oscar adaylıklarının açıklanmasının ardından teker teker vizyona giren aday filmler, biz sinemaseverleri film seyir pozisyonlarımıza kilitledi desek abartmış olmayız.

afiş wolf of wall streetBu hafta sonu sinema seyircisiyle buluşturulan en dikkat çekici film, kuşkusuz Martin Scorsese’nin gönüllerimizde neden taht kurduğunu bir kez daha ispatladığı son eseri The Wolf of Wall Street. Yönetmenimizin son filminde de bizlere sunduğu dolu dolu anlatım üslubu, ne yaptığını bilen birinin elinden çıkmış bir film için 180 dakikanızı gönül ferahlığıyla feda etmenizi sağlıyor.

Öncelikle şunu belirtmek lazım ki; 3 saatlik seyir süresince, şahit olduklarınızın gerçek bir hikâyeden uyarlanmış olmasının sizi hayrete düşürmesine engel olamayacaksınız.

Leonardo Di Caprio’nun ayıla bayıla izlediğimiz performansı sayesinde “Bu kadarı da fazla!” haykırmasına yol açacak türden bir karakter Jordan Belfort. “Ortalığı kasıp kavuracağım” hedefiyle yola çıktığını göreceğiniz 26 yaşındaki bu delikanlı, yakınımda olmasın ama hayatımda olsun ki renk katsın diyeceğiniz yaramaz tiplerden. Resme genel çerçeveden bakabilmiş, oyunun kurallarını şıp diye çözüvermiş, hedefe odaklanıp yol üstünde ezdiği papatyaları gözden çıkarmış bir dahi bile denebilir kendisi için. “Her şeyin en iyisini hak ettiğini zanneden genç kız” sendromuna yenik düşmüş bir para avcısı olmasıysa kaçınılmaz bir son.

The-Wolf-of-Wall-Street

Başarı hikâyelerini seyretmek, dinlemek veya okumak her zaman keyif vermiş, içimize bir nebze de olsa umut serpiştirmiştir. Bu sebepten ne edebiyatçılar ne de sinemacılar “gelişim” merkezli hikayeler anlatmaktan vazgeçmemiştir. Bu noktada anlatan için de dinleyen için de odak noktası gözden kaçmamalıdır: Nereye gittiğin mi önemli, nasıl gittiğin mi? Gideyim derken birilerine ve en nihayetinde kendine zarar verdin mi?

para avcısı

Kendini kandırma üstadı insanoğlunun, bu yeteneğini nakde çevirme niyetiyle diğerlerini aldatmaya odaklanmış bir kariyer ve başarı hikayesi Belfort’unki. “Önemli olan müşterinin değil senin kazanman” öğretisiyle yola çıkan kahramanımız, donanımlı ve güvenilir etiketlerini takınıp parasına para katarken; yaptığını mubah kılmak adına ve sahip olmanın da bir sınırı olduğu farkındalığını geldiği yere tepmek gerekliliğiyle en güzel kadına, en görkemli eve ve en kaliteli uyuşturucuya ulaşmanın yeterli olacağı yanılgısına düşecektir.

vizyon filmleri

Filmin başında sonuna kadar maruz kaldığımız karakterimizin önlenemez hırsının sebebini anlamakta zorlanmıyoruz fakat bir noktadan sonra anlamlandıramıyoruz açıkçası. Bu hissiyat size memleketimizin gündeminden de tanıdık gelecektir kuşkusuz. Bu noktada The Wolf of Wall Street’i iyi bir film yapansa, objektifin ardında bize görsel bir şölen sunan Scorsese Usta ile yeteneğini her geçen gün ispatlayan ve artık bir “Oscar” hak ettiğini çekinmeden dillendirebileceğimiz Leonardo Di Caprio.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Şeyda Kartal
Şeyda Kartal, aslen Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü mezunudur. Lisans eğitimi sırasında kontrolden çıkan sinema sevgisi onu bir ekonomist olmaktan alıkoymuş ve kendini film ... Devam