Mutlu ya da mutsuz iletişim içinde olup olmadığımızı belirleyen, iletişimin temelinde yatan, en temel duygularımız; korku ve sevgi.
Farklı farklı ilişkilerimizi hızlıca gözden geçirdiğimizde hissederiz değil mi? Bazı isimler ve simalar yüzümüzde hemen bir tebessüme sebep olurken, bazılarında kaşlarımız çatılır.
İlişki korkuya dayanan türdense, gelişmesi çok zordur. Sevgiye dayanıyorsa, sevgiden besleniriz, büyürüz, gelişiriz, olgunlaşırız, derinleşiriz. Birey olarak da, toplum olarak da.
Mağara devrinden bu yana değişmeyen temel iki duygudur korku ve sevgi. Çok eskilerde tabi ki hayatta kalmak çok zordu ve yaşam tarzı ve dolayısıyla ilişkiler korku ve savunma üzerine kuruluydu. Bugün bu maalesef hala devam ediyor. Hala kendimizi çevremize karşı savunmak zorundaymışız gibi hissederiz. Büyüklerimizden korkmak, bizden daha güçlü olandan korkmak, yöneticinden korkmak, yabancı ve farklı olandan korkmak gibi… Dolaysıyla tüm bu ilişkiler ve iletişim tarzımız da savaşa ve savunmaya dayalı. İçinde hep bir kazan-kaybet durumu var. Kendimizi güvende hissetmiyoruz. Biz kendimizi güvende hissetmediğimizde de ilişkilerimiz bir türlü istediğimiz olmuyor. Ne var ki biz, bunun farkında bile değiliz.
Peki, iletişimimizin sevgiye dayalı olması için ne yapabiliriz?
Aslında cevap yıllardır anlatılmaya çalışılıyor: Empati geliştireceğiz!
Sakın “aaa zaten yeterince empati kuruyoruz..” demeyin çünkü araştırma sonuçları öyle göstermiyor. Bugünün üniversite öğrencileri 20 yıl öncesine göre daha empatiktir diye bir sonuç beklerdik ama öyle değil işte, sebebi de ortada. Araştırma sonuçları gençlerin git gide empatiden uzaklaştığını gösteriyor. 1979-2009 arasında 14.000 öğrencinin katıldığı araştırma sonuçlarına bakıldığında, gençlerin empati becerilerinin %40 düştüğü görülüyor. Sosyologların bu konudaki en büyük tespitleri ise, gençlerin dijital hayatları. Sosyal medyada sosyalleştiklerini zannederken, gerçek bir buluşma olmadığı için birçok sosyal beceri gelişemiyor.
Şimdi size minik bir farkındalık ödevi vermek istiyorum…
- İki sütunlu bir tablo çizin lütfen. Birinci sütunun başlığı “sevgiye dayalı”, ikinci sütunun başlığı “korkuya dayalı” olsun.
- Sonra aklınıza gelen tanıdığınız, sevdiğiniz, sevmediğiniz, küçük, büyük herkesi bu tabloya yerleştirin!
Umarım sevgiye dayalı taraf uzar da uzar…
Bu minik uygulama ilişkilerinize önemli bir ışık tutmasını sağlayacaktır. Hayatınızda daha mutlu, daha huzurlu ve daha sağlıklı olmak istiyorsanız listenizin sol tarafını örnek alın ve sağ tarafını sevgiyle besleyin.
Not: Mutlu iletişim nedir, mutsuz iletişim nedir diye merak ediyorsanız önceki yazılarımı okuyun lütfen.
Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana www.ilknurustunucar.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Hayır deme korkusu: İlişkilerimizde neden sınır çizemiyoruz