Beslenme ve diyetetik bilimleri birbirini destekleyen iki bilim türüdür. Beslenme bilimi tüketilen besinleri, bu besinlerin bileşimlerinin analizini, birbirleriyle etkileşimlerini ve besinlerin vücuttaki fonksiyonlarını inceler. Diyetetik bilimi ise besinlere hastalıkların tedavisinde ne tür bir planla yer verilmesi gerektiğini temel alır. Beslenme ve diyetetik alanındaki konular basın ve yayın kanalıyla sıklıkla karşımıza çıkıyor. Birbiriyle çelişen haberler nedeniyle gündemden hiç düşmeyen bu bilim dalının en güvenilir kaynağı, mesleğini etik kurallara uyarak yapan diyetisyenlerdir.
Özellikle yetişkin bireylerde vücudun boy-ağırlık dengesi, şişmanlık, zayıflık ve yetersiz beslenmenin saptanmasında bir ölçüt olarak kullanılan Vücut (Beden) Kitle İndeksi değerlerinde bir uygunsuzluk bulunan kişilerin mutlaka diyetisyen kontrolünden geçmesi gerekir. Vücut (Beden) Kitle İndeksi “kilo (kg) / boy x boy (cm)” formülüyle hesaplanır. Sonucu 18 ila 25 aralığındaki kişiler, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği bu ölçüte göre uygun aralıktadır.
Genetik alt yapıda bulunan hastalıklardan korunmada ve doğru bilinen yanlışların giderilmesinde önemli bir adım olarak sağlık ve hastalıklar üzerindeki etkisi tam olarak kanıtlanmış olan beslenme ve diyetetik bölümüne, bütünsel sağlığı tamamlamak için yıllık kontrolleri takiben, her sağlıklı bireyin de yolunun düşmesi gerekir.
Tanı almış hastalıkların tedavisinde başarıya ulaşılabilmesi için de hastaların beslenme planlarında değişiklikler yapılmalı ve kişiye özel planlar düzenlenmelidir. Sağlıklı bir yaşam için hangi besinin ne kadar tüketilmesi gerektiğiyle ilgili yol gösterici, “Beslenme Rehber Piramidi”dir (GRP). Bu piramit, ihtiyaç duyulan enerji, protein, vitamin, mineral ve lifi almak için hangi besin grubundan ne kadar tüketilmesi gerektiğini vurgular.
Harvard Üniversitesi tarafından düzenlenen en son sağlıklı beslenme piramidinde, günlük fazla kalori alımından kaçınmayı önermek amacıyla, en alt basamakta egzersiz ve kilo kontrolüne yer verilmiştir. İhtiyaç duyulan kaloriye göre tüketim miktarları değişmekle birlikte, günlük total kalori alımında aşağıda yer alan beslenme piramidi göz önünde bulundurulabilir:
Ana öğün düzenlerinde ise aşağıdaki tabak modeli örnek alınabilir.
Canlıların sadece yaşamını sürdürmek amacıyla beslendiğini düşünsek de, bu süreç sosyal ve psikolojik faktörlerin de etkisi altındadır. Yaşamı devam ettirmek için gerekli olan ve zaman içerisinde fizyolojik sinyallere bağlı olarak ortaya çıkan açlık yerine, yanlış alışkanlıklar ve otomatik yeme gibi psikolojik yeme davranışları aşırı ağırlık artışına neden olabilir.
Yeme farkındalığı oluşturabilmek için ne tüketildiğinden çok, neden ve nasıl yeme davranışının geliştiğini fark edip, ayrıca psikolojik açlık-tokluk düşüncelerinin de farkında olarak, çevresel etmenlerden etkilenmeden o anda tüketilen besine odaklanmak gerekir. Yeme farkındalığı, kişinin bedeni hakkında bilgi sahibi olması, yemeye yönlendiren dış etmeleri tanıması, ani besin isteklerinin ortadan kalkması, yeme hızının yavaşlaması, yeme isteğinin ve problemli yeme ile ilgili isteklerinin azaltmasını hedef alarak kilo kontrol yönetimine katkı sağlar.
Günlük menü planlaması, besin tüketim kaydının tutulması, porsiyon kontrolü gibi yöntemlere ilave olarak, yavaş ve fizyolojik açlık duygusu oluştuğunda yemek, yemekten zevk almak, doyduğunda durmak, yemek yerken TV izlemek ya da başka bir işle meşgul olmak gibi dikkat dağıtan unsurları ortadan kaldırmak, yeme farkındalığı için destek olacak adımlardır.
Yeme farkındalığı mücadelesinde doktor, diyetisyen, psikolog ve psikiyatrdan oluşan multidisipliner bir ekibin olması en etkin çözümü sağlar.