X

Bağırsak sağlığı: Sağlıklı beyne giden yol bağırsaklar ve bağırsak bakterilerinden geçer

Yıllarca sindirim ve boşaltım dışında bir işe yaramadığını düşündüğümüz, biraz da hor görülen bağırsaklarımızın aslında sağlığımızın mihenk taşı ya da mihenk borusu olduğunu artık biliyoruz. Son 10-20 senedir bu konuda pek çok yayın yapıldı, kitap yayımlandı. Ama hala bildiklerimiz, bilmediklerimizden çok çok az. Fakat artık bağırsak ve ev sahipliği yaptığı mikroskobik canlıların dengesinin bozulmasının pek çok hastalığa zemin hazırladığını, neden olduğunu, hastalıkları kötüleştirdiğini biliyoruz. Anksiyete bozuklukları, depresyon, otizm spektrumu bozuklukları, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, migren, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, huzursuz bacak sendromu, Hashimoto hastalığı, irritabl bağırsak sendromu, sedef hastalığı ve non çölyak gluten hassasiyeti. Bu hastalıkların sadece çok küçük bir bölümü.

Yıllarca sindirim ve boşaltım dışında bir işe yaramadığını düşündüğümüz, biraz da hor görülen bağırsaklarımızın aslında sağlığımızın mihenk taşı ya da mihenk borusu olduğunu artık biliyoruz.

Pek çok hastalığın nedenlerinden biri artmış bağırsak geçirgenliği, diğeri de disbiyozis (bağırsak içi mikroorganizma dengelerinin bozulması).

Artmış bağırsak geçirgenliği, bağırsağın iç yüzeyini kaplayan; fayans gibi döşenmiş ve birbirine sıkı sıkı bağlanmış olan bağırsak hücrelerinin bağlantılarının açılması sonucu, bağırsak içerisindeki maddelerin/moleküllerin bağırsak dışına kaçması demek. Bağırsak dışına kaçan bu maddeler bağırsağın çevresinde yer alan bağışıklık sistemini etkileyerek önce karın içinde, ardından tüm vücutta bağışıklık yanıtlarında aktivasyona yol açarak enflamasyona neden olur ve bizi hasta eder. Bağırsaklar pek çok yolla beyinle direkt bağlantı halinde olduğu için de beyin de hastalanır, yukarıda saydığım pek çok nörolojik hastalığın ortaya çıkması kolaylaşır.

Bağırsak içi mikroorganizmalara/mikroskobik canlılara mikrobiyom deniyor. Bu canlıların çok önemli bir kısmı dost bakteriler, gerisini de virüsler, mantarlar ve arkealar oluşturuyor. Sağlıklı koşullarda bu canlıların arasında hastalık yapma potansiyeline sahip az sayıda bakteri ve virüs varken, çeşitli nedenlerle bu hassas denge bozulup hastalık yapan canlı sayısı artınca hasta olma olasılığımız artıyor. Bu dengesiz veya hastalıklı duruma disbiyozis deniyor. Disbiyozis de artık pek çok hastalığı başlatan nedenlerden birisi olarak görülüyor.

Bağırsak sağlığına ne iyi gelir?

O zaman hayattaki en önemli önceliklerimizden birisi bağırsaklarımıza ve mikrobiyomumuza iyi bakmak olmalı. Bu yolda size yardımcı olacak basitten zora sıralı tam liste:

1. Yemeğe başlamadan es verin

Sağlıklı sindirim için stres yanıtının geri planda, sakinlik sistemi parasempatik sistemin aktif olması gerekir. Parasempatik sinir sitemini en kolay ve en çabuk, derin derin nefes alarak devreye sokabilirsiniz. Her yemekten önce birkaç derin nefes alın. Bu sizi ve sisteminizi sakinleştirmek dışında sizin anda kalarak yemeğin tadına varmanızı da sağlayacak.

2. Yemeğinizi çiğneyin

Sindirim önce ağızda başlar. Tükürüğün içerisindeki amilaz ve diğer enzimlerle yeteri kadar zaman geçiren yiyeceklerin midede ve bağırsaklardaki sindirimi çok daha kolay olur. Çok çiğneyerek daha yavaş yediğiniz için, hem siz hem beyniniz ne yediğinizi anlar, daha kolay doyarsınız.

3. Su için

Günde en az 1.5, mümkünse 2-2.5 litre su için.

Yediklerinizin sindirim sisteminde rahat hareket etmesi, vücudunuzun bağırsak koruyucu örtüsü müsin üretmesi için su lazım. Günde en az 1.5, mümkünse 2-2.5 litre su için.

4. Sık yemek yemeyin

Sık yemek yemek sindirim sisteminizi yorar, var olan stresinizi artırır. Devamlı sindirim ile uğraşan sistem kendini tamir etmeye ve bakıma zaman bulamaz. Akşam yemeğini çok geç saatlere bırakmayın, akşam yemeğinden sonra yemek ve abur cubur yemeyin, akşam yemeği ve kahvaltı arasında 12, mümkünse 16 saat bırakmaya çalışın.

5. Şeker yemeyin

Şeker bağırsak geçirgenliğini artırır, hastalık yapma potansiyeli olan kötü bakterileri ve mantarları besler. Kilo almayı kolaylaştırarak bağırsak içi dengeleri daha da bozar. Ayrıca fazla miktarlarda alındığında insülin direncine neden olarak enflamasyona katkıda bulunur.

6. İşlenmiş gıda yemeyin

İşlenmiş gıdalar içerdikleri şeker, besin katkı maddeleri ve kimyasallar ile bağırsak florasını bozar. Ayrıca lif içerikleri de çok düşük olduğu için dolaylı yoldan kötü bakterilerin üremesini neden olarak disbiyozise katkıda bulunur.

7. Gluteni hayatınızdan çıkarın

Glutenli gıda tüketmek, bağırsaklarda zonulin sekresyonuna neden olur. Zonulin sekresyonu artmış bağırsak geçirgenliğinin en önemli nedenlerinden birisidir. Ayrıca glutenli ürünler genellikle işlenmiş tahıl ürünlerinden elde edildiği için disbiyozise de katkıda bulunurlar.

8. Lifli gıdalar tüketin

Bağırsağınızdaki iyi (dost) bakterilerin en önemli yiyeceği, sizin yediklerinizin içerisinde bulunan sindirilemeyen liflerdir. Siz ne kadar çok lif yerseniz, onlar o kadar mutlu olur, doyar ve çoğalırlar. Lifli gıdalar ayrıca bağırsaklara su çekerek sizin günlük olarak bağırsaklarınızı boşaltmanıza da yardımcı olur.

9. Probiyotikten zengin gıda tüketin

Probiyotik gıda demek, yüksek miktarda yararlı bakteri içeren gıda demektir. Tüm fermente gıdalar yüksek miktarda bakteri içerirler. Yemeklerinizle dost bakteri takviyesi yapmak için, yoğurt ve kefir başta olmak üzere, fermente ev turşuları, peynirler, kombu çayı, miso ve kıvas tüketebilirsiniz. Ancak tüm fermente gıdalar vazojenik amin içerirler, bu nedenle amin hassasiyetiniz varsa tüketimi abartmayın.

10. Probiyotik takviyesi alın

Eğer fermente gıda sevmiyorsanız, yeteri kadar tüketemiyorsanız veya aldığınız miktar ve çeşidi artırmak istiyorsanız, eczaneden probiyotik takviyesi alabilirsiniz. Aldığınız ürün en az 5-10 milyar cfu (kob, koloni oluşturan bakteri)  bakteri içermeli, mide asidinden daha az etkilenmesi için kapsül içerisinde olmalı ve en az 5 çeşit değişik bakteri türü içermelidir.

11. Hasta olunca hemen antibiyotik kullanmayın

Kullanılan tüm antibiyotikler bağırsaktaki bakterileri olumsuz olarak etkiler. Antibiyotik kullanımı sonrasında bakterilerin eski sayı ve çeşitliliğine dönmesi en az 1 sene alır; geri dönüş de ne yazık ki %75-90’larda kalır. Tabii ki doktorunuzun önerisi ile antibiyotikler hayat kurtarıcı olabilir. Ancak olur olmaz nezle, öksürük, soğuk algınlığında kullanmamak gerekir.

12. Kemik suyu tüketin

Kemik suyunun içerdiği glutamin, kollajen ve diğer onarıcı moleküller, bağırsaklarınızı tamir eder, artmış olan geçirgenliği azaltır. Tek başına kemik suyu tüketmekten hoşlanmıyorsanız sebze çorbası olarak da tüketebilirsiniz.

13. Yürüyün

Yürüyüş yapmak, bağırsakların kendi kendine tamirine olanak verir.

Yürümek her derde deva; insanoğlunu bugünlere taşıyan aktivite… Enflamasyon ve beyin üzerindeki etkileri dışında, yürüyüş yapmak, özelikle açık havada ve doğanın içinde yürüyüş yapmak, dost bağırsak bakterilerinizin sayısını artırırken, stres düzeyinizi düşürerek bağırsak geçirgenliğinizi azaltır, bağırsakların kendi kendine tamirine olanak verir.

14. Meditasyon yapın

Stresle başa çıkabilmeyi öğrenmek çok kolay değil, insan ne kadar istese de her zaman başarılı olamıyor. Bu konuda bize yardımcı olabilecek en önemli araç meditasyon yapmak. Meditasyon yapınca vücutta stres yanıtı ve etkileri belirgin şekilde azalır, sükunet merkezleri devreye girerek sizi daha sakin yapar. Sükunetle birlikte devreye giren parasempatik sistem etkisi altında sindirim kolaylaşır, bağırsak geçirgenliği azalır ve tamir süreci işlemeye başlar.

15. Yoga yapın

Yoga hem stres seviyelerinizi en aza indirir hem de bağırsaklarınızı düzene sokar.

Yoga yapmak stresin en büyük panzehiri. Bunun dışında, aerobik bir aktivite olarak bağırsak bakterilerinin dengesini düzeltir, parasempatik sistemi devrede tutarak bağırsaklarınıza iyi gelir, çevrilmeli hareketler bağırsak hareketlerinize yardımcı olur. Yoga yaparak beyin BDNF düzeylerinizi artırarak depresif bulgularınızı azaltır, stresle ilişkili ortaya çıkan bağırsak yakınmalarına iyi gelir.

16. Sigarayı kesin

Sigara içmek hem vücuttaki oksidatif stresi artırır hem de enflamasyonu. Bağırsak geçirgenliğini de artırarak hasta eder. Zaten bir yararı olmadığını da biliyorsunuz; size bırakmak için bir neden daha!

17. Alkolü azaltın

Alkolün kendisi bir şeker. Ayrıca pek çok alkollü içeceğin içerisine şeker ekleniyor. Alkol ayrıca bağırsak bağlantılarını etkileyerek artmış geçirgenliğe de neden olur. O nedenle seyrek ve mümkün olduğunca az miktarda tüketin.

Tüm bunları yapmanıza rağmen bağırsaklarınız ile ilgili yakınmalarınız varsa bir mide bağırsak hastalıkları (gastroenteroloji) uzmanına muayene olun.

Beyin ve bağırsaklar arasındaki muhteşem iş birliği üzerine daha fazla bilgi için, Beynini Doğru Besle adlı kitabımı okuyabilir, www.banutascifresko.com ve Instagram hesabıma bakabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir:Bu dünyaya oturmaya gelmedik: Sizi oturmaktan soğutacak 13 bilimsel bilgi

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale