X

Sağlıklı beslenme yolculuğum

Hayatım boyunca hep zayıftım ve yemek yemeyi hep çok sevdim.

2015 yılı birçok açıdan farkındalık kazandığım bir yıl oldu. Hayat yolculuğuma odaklanıp bu yolculuğu nasıl yaşadığımı sorguladım. Yapmak istediklerim, yapmak istemediklerim, yapmayı istemeyip, irademe yenik düşerek yaptıklarım… Bu yolculuğa o ana kadar ön yargı ile yaklaştığım kişisel gelişim kitaplarıyla çıkmaya karar verdim ve okudum, okudum, okudum. Kitaplar bittikçe araştırdım, yenilerini bulup okudum ve bu bana çok iyi geldi.

Kişisel gelişim kitaplarını bir kurtarıcı olarak görmedim; çünkü kitaplar hep aynı şeyleri söylüyor: Kurtarıcın sensin! Kurtarıcım bensem okuduklarımı hayatıma uyarlamak için kolları sıvamalıydım ki, aynen öyle yaptım. Şunu söylemeliyim ki, her şeyi harika bir şekilde birden uygulamak mümkün değil. Çünkü önerilen düşünme yapısı daha önce sahip olmadığımız bir yapı olabiliyor. Burada önemli olan küçük de olsa bir adım atmak. O adım bir sonraki adımı getiriyor zaten.

Ruhen daha huzurlu ve daha mutlu bir yola girmiştim; fakat insan sadece ruhtan ibaret değil. Bedensel ve zihinsel olarak da bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Çünkü düşünmeden yemek yiyor ve metroda bir yerden bir yere giderken yürümek dışında hareket etmiyordum.

1 yıllık spor salonu üyeliğimin 9. ayında spora gitmeye ve yediklerime kendi çapımda dikkat etmeye başladım.

Peki neler yaptım?

Kahvaltıda simit, tost yemeye devam ettim, öğlen yemeklerinde sadece salata yedim ve spora gitmeden önce ızgara tavuk yedim. Hep aynı tip beslendim. Türk kahvesini 2 şekerle içiyorken 1 şekere düşürdüm. Hiç su içmiyordum, su içmeye başladım.

Eş zamanlı olarak spora başladım. İlk başlarda çok zorlandım. Grup derslerinin ilk 5-10 dakikasındaki ısınma kısmında bile yorulup dersi terk etmek istiyordum. Koşu bandına ilk çıktığım zamanlar düşeceğim diye korkuyordum. Bedenim o kadar güçsüzdü ki, hareketleri söylenen tekrarlar halinde yapamıyordum.

Pes etmedim!

Ben yapamıyorum deyip bırakmadım. Fakat spordan sonra hiçbir şey yemiyordum ve elim ayağım titreye titreye salondan çıkıyordum.

Diyetisyene gitmek istememin asıl sebebi diyet yapmak değil doğru ve dengeli beslenmeyi öğrenmekti.

Yaklaşık 1 ay kadar zaman geçti ve ben bu kadar dikkat etmeme rağmen sadece 1 kilo vermiştim. Doğruyu söylemek gerekirse büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Tabi ki pes etmedim ve düşündüm ki, bu işin uzmanları varken kendi başıma yapmamalıydım. Bu aşamada yolum Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı Burcu Yıldız Uğur ile kesişti ve hikaye daha da heyecanlı bir hal almaya başladı.

Diyetisyene gitmek istememin asıl sebebi diyet yapmak değil doğru ve dengeli beslenmeyi öğrenmekti. Evet, internet bu tip bilgilerle dolu ama hangisine güveneceğimi şaşırdım. Kaldı ki, beden ve ruh sağlığı bu kadar önemliyken, her dilek “her şeyin başı sağlık” diye başlarken kendimi riske atmak istemedim.

Burcu Yıldız Uğur, ilk seansta beslenme şeklimi, egzersiz rutinimi, yaptığım işi, kilo değişimlerimi her şeyimi sordu ve beni tanımaya çalıştı. Sonra bana hem sevdiğim yiyeceklerin bulunduğu, hem daha önce hiç tüketmediğim bazı gıdaların bulunduğu hem de rutinimi zora sokmayacak bir program hazırladı.

Şunu söyleyebilirim ki, bu programda her şey vardı. Çünkü Burcu Yıldız Uğur, yasaksız diyet bakış açısını benimseyen bir beslenme uzmanı. Bu yüzden ekmek de yedim, makarna da yedim, en sevdiğim tatlı sütlacı da yedim ve hatta en sevdiğim alkol şarabı da içtim. Bu yüzden kendimi hiç bir zaman kamptaymışım ve bu bir dönemmiş gibi hissetmedim. Şarap içtiğimde bir sonraki öğünümdeki meyveyi yemedim, beyaz ekmek yemeyeli de zaten çok uzun zaman oluyor. Bu aşamada sadece tam buğday unlu ekmek tükettim. Sütlacı şeker ve nişasta kullanmadan yapan sütlacı ile ünlü yerlerde yedim ve inanın daha bir keyifli geldi. Türk kahvesini şekersiz asla içemeyeceğim sanırken şuanda şekerli kahve içemez hale geldim. Aslında dengeyi öğrendim, okuduğum kitaplarda da bahsedilen dengeyi. Artık spordan salonunda ellerim titreyerek çıkmıyorum mesela; çünkü spordan sonra beslenmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim.

Rakamlarla değişim

61 kilodan 52,7 kiloya düştüm. Bu kilonun çok büyük bir kısmını yağ olarak verdim. Şuanda yağ oranım %11,7. Koşan insanlara gıpta ile bakıp 30 saniye bile koşamıyordum. Fakat pes etmeyerek harika bir iş çıkardım ortaya ve Avrasya Maratonu’nda 10 km. mesafeyi 77 dakikada koştum. Şuanda haftada 3 gün 5’er km. koşuyorum ve bu süre 30 dakikayı geçmiyor. 30 saniye koşamadığım zamanlardan aralıksız 20 dakika koşabildiğim zamanlara geldim. Önünde durup hayranlıkla izlediğim derslerden, o derslere girip kendime hayranlık duyduğum günlere geldim. Bacaklarım hiç incelmez sanırdım, bir gün 2 yıl önce aldığım skinny pantolonun içine girdim.

Nasıl beslenmem gerektiğini öğrendim. Sevmediğim yulafı nasıl severek tüketeceğimi buldum. Her gün aynı kahvaltıyı yememeyi ve her gün aynı yemeği yememeyi öğrendim. Paketli gıdaları tüketmemeyi, her gün yeşil çay içmeyi, tarçın ve zerdeçalın faydalarını öğrendim. Ve en önemlisi bazen günlerce su içmeyen bedenime ne büyük kötülük yaptığımı gördüm ver her gün en az 2 litre su içmeyi öğrendim.

Hiçbir şey emek harcamadan elde edilmiyor. Ben de istiyorum ama yok. Bir kere ‘ama’ ile başlayan bir cümle olmamalı zaten. Dilediğimiz her şeyi sorgusuz sualsiz gerçekleştirmeye hazır bir bilinçaltımız var ve ihtiyacınız olan tek şey; istemek.

Ben istedim ve oldu. Pes etmedim, nitekim hiçbirimizin bu hayatta yapamayacağı bir şey yok.

Bu süreçte 3 alışkanlık edindim: Düzenli bir şekilde kitap okumak ve okuduklarımı hayatıma uygulamak, sağlıklı beslenme ve bu sayede evde yemek yapma, egzersiz yapmak ve hem bedenen hem de zihnen gelen mutluluk.

Herkese tavsiye ediyorum.

Sevgiler 🙂

Öznur Demirhan: Bu hayatta en çok heyecan duyarak yaptığım şey seyahat etmek, beni en çok motive eden şey yeni yerler görmek, olmaktan en mutluluk duyduğum yerler hava alanları, tren garları, otobüs durakları… Tek isteğim hikayemi tutkuyla ve heyecanla yaşamak, hatırımdan gitmesin diye yazmak. Ben hikayemde dünyayı keşfediyorum. Senin hikayen ne?

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale