X

Sağlıklı beslenme takıntısı: “Orthoreksia nervoza”

Sağlıklı beslenme : Orthoreksia nervoza

Günümüzde üzerinde oldukça durulan “sağlıklı beslenme” konusu, kimi zaman takıntı haline gelebiliyor. Tüketilen besinlerin tektipleşmesi, belirli besin gruplarının diyetlerden çıkarılması; dengeli ve düzenli beslenmeye engel olarak, sağlıklı yaşam tarzınızı sağlıksızlaştırabiliyor.

Uplifers olarak, ilk kez 1996 yılında Dr. Steven Bratman tarafından teşhisi konulan ve orthoreksia nervoza olarak adlandırılan “sağlıklı beslenme takıntısı”nı sizlerle paylaşmak istedik.

Sağlıklı beslenme takıntısı nedir?

Orthoreksia nervoza, resmi olarak ruhsal bozukluk olarak kabul edilmese de, tıbbi olarak hem psikiyatri hem de beslenme dallarını ilgilendiren ciddi bir sorundur.

Diyetisyen Mary Barbour’a göre, orthoreksia nervoza, anoreksiyaya oldukça benzeyen bir bozukluk olmakla birlikte, ince görünmekten bağımsız, sağlıklı ve doğal hissettiren yiyecekler tüketme arzusudur.

Mesela, organik beslenmeye özen gösterirken, bu çabanın takıntı haline gelmesi durumunda; organik olmayan bir yiyeceğin tabağınızda bulunması sizi panikletebilir, yemek yemekten uzaklaştırabilir ve temizlenme isteğinizi  arttırabilir. Orthoreksia nervozanın semptomları  değişken olsa da, yemek konusundaki düşüncelerin ve tepkilerin aşırılığı, fiziksel ve ruhsal sağlığınız için tehlike oluşturabilir.

Klinik Psikolog Elizabeth Shaw-Darves’e göre ise, bu durum sağlıklı beslenme ve sağlıklı yiyecekler odaklı bir obsesif kompulsif bozukluk olabilir.

Riskleri neler?

Beslenme açısından bakıldığında, sağlıklı beslenme takıntısı, dengeli şekilde tüketilmesi gereken vitaminlerin, minerallerin, proteinlerin, karbonhidratların ve yağların vücuda doğru oranda alınmasına engel olabilir. Barbour’a göre, aşırı durumlarda ise, yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölümler söz konusu olabilir. Çünkü, orthoreksia bozukluğuna sahip kişiler, genellikle doğal olmadığını düşündükleri yiyecekleri tüketmekten kaçınarak, seçeneklerini azaltırlar.
Beslenme konusunda takıntılı olmanın bir diğer etkisi, duygusal dengenin bozulmasıdır. Takıntı derinleştikçe, beslenme kaynaklı gerginlik ve suçluluk duygusu artar. Depresyon, uyku bozuklukları ve sosyal becerilerin eksilmesi de, orthoreksia nervozanın olası sonuçlarıdır.

Sağlıklı beslenme isteğinizin takıntı haline geldiğinin üç göstergesi vardır;

  • Tükettiğiniz gıdaları seçerken katı bir çizginizin olması,
  • Tüketmeyi tercih ettiğiniz gıdaların gittikçe azalıyor olması,
  • Tükettiğiniz besin miktarının azalması

Shaw-Draves’e göre, planlanmış yemek saatleri dışında bir şey yememek, yemek saatlerinde stresin artması ve yedikleriniz hakkında uzun süre düşünmek gibi durumlar da, takıntının göstergeleridir.

Sağlıklı beslenme : Orthoreksia nervoza

Takıntının kökenine inmek ve tedavi süreci

Sağlıklı beslenme takıntısının ne zaman ve nasıl başladığını anlamak, durumu önlemenize ya da etkisini azaltmanıza yardımcı olabilir.

Takıntının yaygın nedeni “sağlık” gibi görünse de, Diyetisyen Karin Kratina’ya göre, sağlıksız olma korkusu, kontrol takıntısı, zayıf görünme isteği ya da ruhsal faktörler, orthoreksia nervozanın sebepleri olabilir. Ayrıca, çevrenizde diyet yapan çok sayıda kişinin olması, vücudunuzu beğenmemek, güzellik takıntısı, genetik etkenler ya da medyanın ve toplumun diyet yapmayı ve ince olmayı yüceltmesi de, sağlıklı beslenme isteğinin takıntıya dönüşmesine neden olabilir.

Shaw-Draves’e göre, kişinin sağlıklı beslenme konusunda takıntılı hale geldiğini fark ettiği an, tedaviye başlaması için uygun bir zaman.

Tedavi olmaya karar verildiğinde, beslenme bozuklukları konusunda uzman bir terapistle görüşmek,yiyeceklerle olan ilişkinizi düzeltmenize yardımcı olabilir. Takıntınızın ana semptomları gerginlik ya da stres ise, konuya davranışsal açıdan yaklaşacak bir terapist de, yiyeceklere olan yaklaşımınızı değiştirmenizi sağlayabilir.

Tedavi sürecinde akılda tutulması gereken en önemli konu, tedavinin sizi şişmanlatmayı ya da beslenme düzeniniz üzerindeki kontrolünüzü azaltmak olmadığını bilmektir. Bu noktada, yanında rahat hissettiğiniz bir terapistle çalışmak, oldukça önemli bir etkendir.
Yardıma ihtiyacınız olduğunu fark ettiğiniz anda panik yapmayın. Bu noktada Shaw Draves’in önerisi, yiyeceklerle kurduğunuz ilişkiyi diğer ilişkileriniz gibi bir gecede başlamayan ve bu nedenle bir gecede bitmeyecek olan bir ilişki olarak düşünmeniz.

Takıntılardan kaçınmak için öneriler

Sağlıklı beslenme isteğinizin orthoreksia nervozaya dönüşmesini engellemek için, kendinizi rahatlatmanız şart. Bilinçsiz diyetlerin, depresyon, metabolizmanın yavaşlaması ve kilo almak gibi yan etkilerini önleyebilmek ve beslenmeyi takıntı haline getirmekten kaçınabilmek için;

  • Acıktığınızda yemek yiyin ve doyduğunuzda yemeyi bırakın. Birçok kişi, yemeleri gereken miktarı, belirli diyet programları üzerinden belirler. Bu noktada asıl yapmanız gereken vücudunuzu dinlemek ve doyduğunuzu anladığınız anda yemeyi bırakmak.
  • Yemek yapmayı öğrenin. Kendi yemeğinizi hazırlamak, kalori hesabı yapmanızı kolaylaştıracaktır. İstediğiniz şeyleri pişirmek, sonradan suçlu hissetmenize de engel olacaktır.
  • Keyif aldığınız fiziksel aktivitelere yönelin. Beslenme takıntıları, genellikle egzersiz takıntısıyla birlikte ortaya çıkar. Spor yaparken keyif aldığınız aktiviteleri seçmek, egzersiz konusunu da takıntı haline getirmenize engel olacaktır.
  • Keyif veren yiyecekler tüketin. Canınız belirli bir şey yemek istiyorsa, kalori hesabınızı tutturabilmek için onu yemekten vazgeçmeyin. Yediklerinizi kurallar üzerinden değil, vücudunuzun istek ve ihtiyaçlarına göre seçmek, tatmin hissinizi arttırarak durumu takıntı haline getirmenize engel olur.
  • Gri bölgelere adım atın. Sağlıklı beslenme takıntınızın önüne geçmek için, kendinizi sağlıksız olduğunu düşündüğünüz şeyler yemeye zorlamayın. Örneğin, yağları diyetinizden tamamen çıkarmak yerine, kalp dostu doymamış yağlar içeren fındık avokado ya da zeytin yağı tüketmekle başlayın.

 

Kaynak: Livestrong

Daha fazlası için;

Duygusal yeme bozuklukları: Nedenleri ve tedavisi

Beslenmeyle ilgili doğru bilinen yanlışlar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale