X

Sağlıklı beslenme ile riski azaltmak mümkün: Kanser savaşçısı 13 besin

Beslenme alışkanlıklarımız yaşam kalitemiz üzerinde oldukça etkilidir. Çağımızda artan kanser görülme sıklığı, yaşam kalitesini tehdit etmekte olup beslenmemizi gözden geçirmemiz gerektiğini işaret etmektedir. Çünkü bazı besinler incelenmiş ve içerikleri sayesinde kanser ve bazı kronik hastalıkları önlemeye yardımcı oldukları tespit edilmiştir. Tabi bu besinleri belirli miktar ve sıklıkta tüketmek gerektiği unutulmamalıdır.

Brokoli

Yüksek oranda ‘sülforofan’ bileşiği içerdiği için, brokoli antikanser besinlerin başında gelmektedir. Özellikle meme kanserine karşı savaşan besinlerdendir.

Yapılan bir çalışmada; beslenmelerine brokoliyi ekleyen ve düzenli tüketenlerin, meme kanseri hücrelerinin sayı ve büyüklüğünde %75’e varan oranda azalma tespit edilmiştir. Başka bir çalışmada ise; prostat kanseri ve brokoli tüketimi incelenmiş, sonuçlar %50 oranda tümör hacminin küçüldüğünü göstermiştir.

Çalışma sonuçlarına göre; kanser gelişimini engellemek ya da gelişmiş olan kanserin ilerlemesini durdurmak için beslenmeye brokoli eklenmeli ancak yeterli ve dengeli beslenmenin genel kuralları da unutulmamalıdır.

Havuç

Havuç ile ilgili yapılan çalışmalar genellikle prostat ve mide kanseri türlerinde olumlu sonuçlar vermiştir.

Beslenmenize haftada birkaç kez, atıştırmalık olarak ya da yemeklerin içerisinde, havuç eklemek; mide ve prostat kanserine yakalanma riskinizi azaltmaya yardımcı olacaktır.

Kuru fasulye

Sağlığımız için faydalı olan lifler, kuru fasulye de oldukça yüksek miktarda bulunmaktadır. Bu sayede bağırsak sağlığımız korunmakta ve kolon kanserine yakalanma riskimiz azalmaktadır.

Bu nedenle, haftada 2 gün kurubaklagil tüketmenizi ve bunun bir tanesinin kuru fasulye seçeneği olmasını tavsiye ediyoruz.

Çilek, yaban mersini, ahududu ve böğürtlen (berries)

Antosiyanin antioksidan maddesinden zengin olan berry çeşitleri, pek çok kanser türünü engelleme konusunda bizlere yardımcı olmaktadır. Özellikle ahududu meyvesinin ağız ve cilt kanserlerinde, böğürtlenin de özafagus kanserlerinde iyileştirici etkileri saptanmıştır.

Bu nedenle haftada 3-4 kez, meyve seçeneğinizi berry grubundan seçmek anti-kanser özellikleri sayesinde size fayda sağlayacaktır.

Tarçın

Kan şekerini dengelemesiyle ünlü olan tarçın baharatı aslında antiinflamatuvar etkisi ile kanser gelişimini engellemeye de yardımcıdır. Özellikle tarçının uçucu yağı ile ilgili çalışmalar yapılmış ve baş-boyun kanserli hastalarda tümör boyutunun küçüldüğü ile ilgili olumlu sonuçlar alınmıştır. Ancak daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Faydalı etkileri göz önüne alındığında günlük beslenmenize 2-4 gr (1-2 çay kaşığı)  tarçın eklemnizi tavsiye ediyoruz.

Yağlı tohumlar (fındık, fıstık, badem, ceviz vb.)

Araştırmalar göre düzenli yağlı tohum tüketiminin;  kolon, endometriyum (yumurtalık) ve pankreas kanserine yakalanma riskini azaltmaya yönelik etkisi olduğunu göstermektedir. Yer fıstığı ve kajunun içerdiği selenyum miktarı oldukça yüksektir ve bu sayede düzenli tüketildiklerinde akciğer kanserine yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadırlar.

Tüm bunları düşündüğümüzde günde 1 avuç yağlı tohum tüketimi vücudumuz için oldukça faydalıdır.

Zeytinyağı

Akdeniz tarzı beslenmenin baş tacı olan zeytinyağı; özellikle sindirim sistemimizi olumlu etkilemektedir. Mide, pankreas ve kolon kanserlerine karşı korumaya yardımcıdır.

Zeytinyağı ile ilgili dikkat etmemiz gereken en önemli nokta; yağ oranı yüksek olduğu için kalori değeri de oldukça yüksektir. Bir porsiyonun 1 tatlı kaşığı olduğunu unutmadan, yeteri miktarda tüketmek gerekmektedir.

Zerdeçal

İçerdiği ‘curcumin’ maddesi sayesinde; antiinflamatuvar, antioksidan ve antikanser özellik göstermektedir. Yapılan bir çalışmada ; düzenli olarak, 30 gün boyunca, günde 4 gr zerdeçal tüketiminin, kolon üzerindeki lezyonlarda %40 oranında bir azalma sağladığı tespit edilmiştir. Bilimsel çalışmalara göre zerdeçalın faydalı olduğu düşünülen diğer kanser türleri; akciğer, meme ve prostat kanseridir.

Turunçgiller

Mandalina, portakal, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Aynı zamanda posa içerikleri yüksek olduğu için sindirim sisteminde olumlu etkileri mevcuttur. Bağırsak sağlığını korumaya ve geliştirmeye ve kolon kanserine yakalanma riskini azaltmaya yardım ederler. Yapılan çalışma sonuçları değerlendirildiğinde, hafta genelinde tükettiğiniz meyveleri düşünürsek; 3 porsiyonunu turunçgillerden seçmeniz mide kanserine yakalanma riskinizi %28 oranında azaltmaya yardım etmektedir.

Kontrollü tüketip porsiyonu aşmamak gerektiği ve ilaçlar ile etkileşimleri unutulmadan (özellikle greyfurt meyvesi için), doktorunuza danışarak tüketmekte fayda olduğunu hatırlatalım.

Domates

Rengini içerdiği ‘likopen’ isimli antikanser bileşiğinden alan domates de kansere karşı korunmamıza yardımcıdır. Araştırmalara göre likopen, genel olarak çok çeşitli tümör hücrelerinin büyümesini baskılamakta ancak özellikle prostat kanserinde daha etkili bulunmaktadır.

Peki domatesi pişmiş mi yoksa çiğ mi tüketmek gerekir? Bu sorunun bir tek cevabı yok, her iki şekilde de domates sağlıklıdır. Ancak pişmiş domatesin likopen içeriği artmaktadır. Maksimum fayda sağlamak için pişirerek de tüketilebilir. Çiğ olarak da salatalarımızın ve sandviçlerimizin vazgeçilmezidir.

Sarımsak

Sarımsak; ‘allium’ adı verilen, soğan, arpacık soğan, pırasa gibi besinlerin grubundandır. İçerdiği aktif bileşen ‘allisin’ sayesinde pek çok kanser türüne karşı savaşmaktadır.

Yapılan çalışmalar allisin bileşiğinin kanser hücreleri üzerinde öldürücü ya da hücrenin büyümesini durdurucu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Alisinden maksimum faydayı sağlamak için günde 4-5 gr sarımsak tüketmek ve tüketimi çiğ şekilde gerçekleştirmek gerekir.

Keten tohumu

Bolca lif içeren ve omega-3 ün bitkisel kaynaklarından olan keten tohumu; yapılan çalışmalara göre kanser hücrelerinin küçülmesine yardımcı olmaktadır.

Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri üzerinde belirgin olumlu etkilerine rastlanmıştır. Bu nedenle günlük beslenmenize 1 tatlı kaşığı kadar yoğurt, salata ya da yemeklerinize eklemenizde fayda vardır. Ancak herhangi bir kronik sağlık sorunu, hamilelik gibi durumları sorgulamayı ve doktorunuza danışmayı ihmal etmeyiniz.

Yağlı balıklar

Somon, uskumru gibi yağlı balıkları her hafta beslenmenizde bulundurmanız halinde kanser türlerine karşı yakalanma riskiniz azalmış olacaktır. Çalışmalara göre balık tüketimi için özellikle belirtilen iki kanser türü: mide ve kolon kanserleridir. Yani balık tüketmek sindirim sistemi sağlığımızı korumak açısından önemlidir.

Yağlı balıklar, omega-3 içeriklerinin yanında D vitamininden de zengindirler. Vücudumuzda D vitamini seviyelerinin normal sınırlarda olması sadece kanser gelişim riskini değil diğer tüm hastalıklara yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır.

Özetlemek gerekirse; yeterli ve dengeli beslenmeye ek olarak, kanser gelişim riskini en aza  indirmek ve daha kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için uygun miktar ve sıklıkta yukarıda bahsettiğimiz besinleri beslenme rutininize eklemeniz faydalı olacaktır.

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale