X

Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak için 15 öneri

Sağlığınızı korumanıza yardımcı olacak bir beslenme düzeni geliştirmek sandığınız kadar zor değil. Bu konuda internette bir sürü şey bulmak mümkün olsa da, hiç biri evrensel olmadığı için, bu tarz önerileri uygularken doğru seçimler yapmak gerekir. Thetaoofgoodhealth.com’ da paylaşılan, doymanıza rağmen daha fazla yeme isteğinizi bastıracak ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmanızı sağlayacak 15 pratik öneriyi Uplifers olarak sizler için derledik. İçinden birini seçebilirsiniz.

1. Glisemik indeksi düşük olan gıdalar tüketin

Glisemik indeks, herhangi bir gıdanın, kan şekeri seviyemizi ne kadar hızlı yükselttiğinin ölçüsüdür. İndeksin en tepesinde, %100 oranla glukoz yer alır. Yüksek glisemik indeksli gıdaların oranı %70’ten fazlayken, orta seviyedekilerin oranı %56 ve üstü, düşük seviyedekiler de %55 ve altıdır.

Glisemik indeksi yüksek olan gıdalar, kan şekeri seviyesinde ani yükselme ve düşüşlere neden olur. Tipik olarak, düşen bir kan şekeri, daha fazla yeme istediği doğurur ve ani açlık hissi yaratır. Glisemik indeksi düşük olan gıdalar ise, kan şekeri seviyesinde yavaş bir yükselişe neden olur ve uzun bir zamana yayılan istikrarlı enerji seviyeleri sağlar (ani düşüş ve yükselişe nazaran). Enerjinin bu yavaş yükselişi, vücudumuzun açlık döngüsünün tetiklenmesini önleyerek, iştahımızı azaltır.

Glisemik indeksi düşük olan gıdalara elma, muz, yeşil sebzeler ve fasulyeleri örnek verebiliriz. Gün içinde arka arkaya yediğiniz yemeklerde, ağır öğünlerden ziyade daha fazla salata ve meyve yemeyi deneyebilirsiniz.

2.Yavaş yiyin

Bu konu biraz tartışmalı olsa da, yavaş yemenin iştahı azalttığını kanıtlayan çalışmalar mevcut.

Physorg.com’da bahsedilen bir çalışmada, 30 kadın deneğe büyük tabaklarda makarnalar veriliyor ve istedikleri kadar yemeleri söyleniyor. Hızlı yemeleri istendiğinde, 9 dakikada 646 kalori tüketirlerken, yavaş yiyip her bir lokmayı 15-20 saniye çiğnemeleri söylendiğinde 29 dakikada 579 kalori aldıkları gözlemleniyor.

Temel olarak yavaş yemek, beyninize, midenizin dolu olup olmadığını anlamasını sağlayacak zamanı tanıyor. Daha yavaş yemenizi sağlayacak bir kaç öneri: Yemek yerken film izleyin, lokmaları kaç kere çiğnediğinizi sayın, muhabbet edin ya da bir şeyler okuyun.

3. Az ama büyük öğünlerdense, çok ve küçük öğünleri tercih edin

Daha önce de söylediğimiz gibi, buradaki mantık, enerjinin yavaş salınımında yatıyor. Büyük öğünler, enerji seviyenizi hızlı bir şekilde yükseltir, fakat bu artış, daha sonra büyük bir düşüşe ve akabinde daha çok açlığa neden olur. Bir sonraki öğünde de çok fazla yemeye başlarsınız. Küçük öğünler ise enerji seviyenizin daha istikrarlı olması anlamına gelir. Yani sonrasında canınız daha az yemek ister.

4. Lifli gıda tüketiminizi artırın

Lifli gıdalar, açlığı bastırarak, tokluk hissi yaratır. Doyma hissi, artık yemeyi bırakmak gerektiği sinyalini verir. Lifli gıdalar bir kere mideye girdiğinde, doygunluğu artırırlar ve midedeki diğer besinlerin tutulma süresini uzatarak, yemek sonrası doyma hissini de zamana yaymış olurlar.

Araştırmalar ve klinik raporlar da bize aynı şeyi söylüyor. Pisilyum, pektin ve guar zamkı gibi çözünebilir lifleri tüketmek açlığı bastırdığı gibi, kilo vermeyi de kolaylaştırabiliyor. Çözünebilir lif içeren gıdalara örnek olarak elma, şeftali, portakal, üzüm ve sebzeleri verebiliriz.

5. Porsiyona oranla kalorisi az olan gıdaları tercih edin

Öyle gözüküyor ki, yiyeceğimiz yemeği kalorisine değil porsiyonun büyüklüğüne bakarak seçiyoruz. Eğer porsiyonu büyük bir yemek yiyorsak, kalorisi az bile olsa, bir sonraki öğünde daha az yemeğe yatkın oluyoruz.

Pen State Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, deneklere aynı yemek farklı formlarda sunuluyor: Tencerede pişmiş tavuklu pilav, pirinçli tavuk çorbası, tavuklu pilav ve 300 ml’lik bardakta su. Çorba içenlerin, diğerlerine göre bir sonraki öğünde %26 oranında daha az yemek yediği gözlenmiş.

Aynı ekibin yaptığı başka bir araştırmada, araştırmacılar, farklı oranlarda hava içeren milkshakeler hazırlıyor. Ne kadar fazla hava koyarlarsa, milkshake o kadar büyük oluyor ve denek de, bir sonraki öğünde o kadar az yiyor.

Çorba ve büyük milkshake içenlerin bir sonraki öğünde daha az yemek yemelerinin tek nedeni, porsiyonlarının büyük gözükmesi. Bu da demek oluyor ki, enerji yoğunluğu düşük olan (daha az kalorili) gıdalar, iştahın azaltılmasına yardımcı olabiliyor. Meyve ve sebzelerin çoğu, bu kategoriye giriyor.

6. Öğünlerdeki tat çeşitliliğini azaltın

Bazı araştırmalara göre, çok fazla farklı tat içeren gıdalar tüketildiğinde, iştah açıcı bir takım hormonlar aktive oluyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’in de profesör olan Katz, “Bir öğün ne kadar fazla farklı tat içerirse, aç kalma süremiz de o kadar uzar” diyor ve ekliyor “Eğer tatlar dikkatli bir şekilde dağıtılırsa, daha az kaloriyle doyarız. Bu da, insanların bayramlarda patlayana kadar yiyip doyduktan sonra, üzerine bir de tatlı yiyebilmelerinin nedenini açıklıyor.”

Garnitürlerden kısmayı ve farklı yemeklerden küçük öğünler hazırlamaktansa, tek bir yemekten daha büyük porsiyonlar yemeye çalışın.

7. Kendinizi aç bırakmayın

Sağlıklı yeme alışkanlığının en büyük düşmanı aç kalmaktır. Çünkü bu, enerji yoksunluğu hissiyatı yaratır ve uzun süre aç kaldıktan sonra, insanlar o süre içinde yemediklerini telafi etmek istercesine yerler. Açlığı ve iştahı, uzun süre aç kalmaktan daha fazla hiç bir şey artıramaz. Uzun süre aç kalmaktan kaçınmak için, gün içinde sık sık ama az porsiyonlar haline yemek yiyebilirsiniz. Bu porsiyonlara glisemik indeksi düşük gıdalar eklemeyi unutmayın.

8. Daha fazla egzersiz yapın ve hemen arkasından yemek yiyin

Yaygın inanışa ters düşse de, görünen o ki, egzersiz yapmak iştah kesen bazı hormonların salgılanmasını sağlıyor ve açlık hissini yatıştırıyor.

Beyne midenin dolu olduğu sinyalini gönderen PYY, GLP-1 ve PP hormonlarının seviyesi, egzersiz yaparken ve yaptıktan hemen sonra yükseliyor. Araştırmalara göre, fiziksel aktivite sonrasında iştahtaki düşüş, kiloları normal olanlara nazaran, obeziteden mustarip kişilerde daha fazla gözleniyor.

9. Daha küçük tabaklar kullanın

Bu tamamen psikolojik. Küçük tabaklara sığdırdıklarınızı bitirdikten sonra, fazladan yemek almak için bir kere daha mutfağa gitmeniz gerekecek. Böyle zamanlarda suçluluk duygusu anında ortaya çıkar, özellikle de yemeğe misafiriniz varsa. Aynı zamanda daha büyük tabaklar daha fazla yemek aldığından, müsrif biri gibi gözükmemek için bazen kendimizi önümüzdeki yemeği bitirmeye zorlarız. Büyük tabaklar doğal olarak sizi daha fazla yemeğe teşvik ettikçe, siz de ihtiyacınız olandan daha fazlasını yemeye alışırsınız. Yani tabağınızdaki her şeyi silip süpürmenin bir bahanesi olarak, yapay bir iştah yaratmış olursunuz.

10. Her yemekten önce bir bardak su için

Suda kalori olmadığı için, midenizde ideal bir dolgu maddesi işlevi görür ve doygunluk hissi sağlar, bu da iştahınızı azaltır. Bu yöntem, fazla kilolu olup bunu kontrol altında tutmaya çalışan insanlarda en iyi sonucu verir.

11. Yemekten önce bol bol çorba için

Sebzeli ve tavuklu çorbalar hem lezzetlidir hem de hazırlamaları kolaydır. Eğer restoranlarda servis ettikleri gibi az miktarda içerseniz, iştah açıcı bir etki yaratır. Önemli olan o “atıştırmalık” kısmı içtikten sonra gerisini getirmek. Sonuç olarak yapmanız gereken neredeyse doyana kadar çorba içip sonrasında ana yemeğe geçmek.

12. Gözünüzün önünde yemek bulundurmayın

Bu, psikolojik iştah olarak adlandırılabilir. Gerçekten aç olduğunuzu değil, size çekici gelen bir yemeğe karşı koyamadığınızı gösterir. Gerçekten aç hissetmeseniz bile, eğer etrafta yiyecek bir şey varsa, mutlaka canınız çekecektir. Basit bir çözüm için, özellikle evdeki abur cuburları, görebileceğiniz yerlerde değil, her zaman bakmadığınız çekmecelerde saklayın. Normalde bir kaç saatte tüketeceğiniz bir paket çikolatanın, bu sayede en az bir hafta dayandığını göreceksiniz.

13. Servisi mutfaktan yapın

Bütün yemeği masaya getirmeyin. Özellikle küçük tabaklarla yemek yediğinizde bu yöntemin çok işe yaradığını fark edeceksiniz. Her fazladan porsiyon için kalkıp mutfağa gitmeniz gerekir. Bu da özellikle tembel olanlarımız için oldukça zor olacaktır. Bir önceki maddede de açıkladığımız gibi, gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

14. Ruh halinizin iyi olmasını sağlayın

Araştırmalar, serotonin (öfke, saldırganlık ve iyi bir ruh durumu gibi şeyleri kontrol eden kimyasal) ve iştah kesilmesi arasında ciddi bir bağ olduğunu gösteriyor. Serotonin salgılandığında, mideniz daha dolmadan kendinizi doymuş hissedersiniz. Serotonin sadece iştahınızı kontrol edip sizi fazla yemekten kurtarmaz, aynı zamanda ruh halinizi düzenlemede de çok önemli bir rol oynar. “Keyifli olma” hissi, çoğunlukla serotoninin beyninizde aktif olduğu anlamına gelir. Bu da, genelde kendinizi iyi hissettiğinizde iştahınızın daha az olduğu anlamına gelir. Serotonin salgılanmasını sağlayan gıdalardan biri muzdur. Günde birkaç muz yemek, hem kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak hem de biraz da olsa iştahınızı kesecektir.

15. Daha fazla uyuyun

Bu taktik, iştahını azaltmaya ya da kilo vermeye çalışan insanlar arasında hak ettiği yeri bulmamışa benziyor. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki, az uyku iştahı azaltan leptin hormonunun salgılanmasını düşürürken, tam tersine iştah için uyarıcı niteliğindeki grelin hormonunun salgılanmasını artırıyor. Başka bir deyişle, az uyumak iştahı artırıcı etki yaratıp, kilo almayı riskini de artırıyor.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale