X
    Kategoriler: FEEL UP

Sağlık sisteminin azınlık raporu

Dünyanın en önemli ya da en çok ses getiren teknolojilerinden bahsedilecek olsa, akla önce internet, ardından akıllı telefon, dokunmatik ekran, uzaktan erişim ya da her yere taşınabilirlik sağlayan pek çok “kullanılabilir” alet edevat gelebilir. Oysa, The Economist’in Dijital Editörü Tom Standage’a göre, dünyanın gidişatını etkileme potansiyeline sahip en önemli 5 teknolojisinden biri, sağlık sistemlerinin veri ile buluşması.

Eskiye nazaran çok daha kolay ve ucuz yollarla elde edilen çok daha büyük miktarda verinin sağlık sistemine aktarılması, özellikle henüz çaresi bulunamamış hastalıkların tedavisi için büyük bir umut kaynağı. Ancak, bu kişiye özel tedavi konusu, sağlık sigortaları ile ilgili şu tartışmayı da beraberinde getiriyor: Eğer şimdiye kadar elde edilen veriler sayesinde kimin hasta olacağını önceden bilebileceksek, nasıl sigortalanacağız?

Giyilebilir cihazların sağlık sistemine etkisi

“PWC World in Beta” adlı konferansta konuşan Standage, insan genom projesinin ilk ayağında, ilk genom dizilimini ortaya çıkarmanın yaklaşık on yıl sürdüğünü ve üç milyar dolar tuttuğunu, oysa günümüz teknolojisiyle bunun bin dolar gibi bir fiyata, 48 saatte yapılabildiğini belirtti. Bu ciddi fiyat/performans artışı sayesinde çok daha fazla genom dizilimine ulaşılıp, hastalıkların oluşmasına sebep olan gen ve mutasyonlar ortaya çıkarılabilecek.

Buna ek olarak, Apple Watch gibi “giyilebilir cihazlar” sayesinde hastaya ait gerçek zamanlı veriler sensör ile kaydediliyor, kullanıcının mobil cihazına ve bir bulut tabanlı sağlık veri yönetim öbeğine yükleniyor. Bu da, genetik geçmişi araştırmanın yanı sıra sürekli olarak ve yüz binlerce hastadan veri elde etmeyi sağlamış oluyor.

Bu kadar hızlı bir bilgi akışının sağladığı ve sağlayacağı imkanlar, kimlerin hangi hastalıklara sahip olabileceğinin önceden bilinmesi, belirtilere dikkat etmeleri konusunda önceden uyarılabilmeleri gibi olanaklar sağlayabilir. Dolayısıyla, hem sağlık hem de sağlık hizmeti için ayrılacak toplam bütçe bakımından önleyici tedavi daha çok önem kazanacak gibi görünüyor. Bir diğer deyişle, hastalık ortaya çıkmadan önce onu engellemek için verilecek tedavi, hastalığı iyileştirmek için verilecek tedaviden daha ucuza gelecek.

Tom Cruise’un ünlü filmi Azınlık Raporu’nda kahinler, henüz suçu işlemeden önce suçluların kimliğini ortaya çıkarıyor ve böylece, olay çıkmadan engellenmiş oluyordu. Şehirde suç oranını düşürse de bir noktada işlerin ters gittiği bu senaryonun, yaşadığı kırılmanın “film icabı” olduğunu ummaktan başka çare yok.

Hasta olacağı bilinen kişinin sigorta ile imtihanı

Sigorta şirketleri, sağlık sigortalarını halihazırda var olan hastalıklarımızı özenle ve tek tek dışarıda bırakıp, henüz bilmediğimiz bir sağlık sorununu gerektiğinde karşılamak üzerine çalışır. “Şayet hangi hastalıklara sahip olma ihtimalimizi önceden bilirsek, hiçbir sigorta şirketi ödeyeceğini bildiği bir para için anlaşma imzalamayacaktır” diyor Tom Standage: “Hasta olacak insanlar sigortalanamaz olacak ve hasta olmayacak insanlar da zaten sigorta yaptırmayacaklar.”

Böyle bir durumda, sigorta firmalarının risk yönetim bölümlerini geliştirmeleri ve sağlık sisteminin de bütçelerini buna göre ayarlaması gerekecek. Bu, her firmanın, hatta her ülkenin kolay kolay altından kalkabileceği bir işe benzemiyor.

Kişiye özel tedavi bir ilacı değil, bir sonucu satıyor

Eczaneden aldığımız ve daha önce kullanmamış olduğumuz bir ilacı genelde, işe yarayıp yaramayacağını bilmeden alırız. Ağrı kesici ya da öksürük şurubu gibi temel ilaçlar genelde bizi şaşırtmaz; ancak kanser, MS gibi özel ve ilerleyişi kişiden kişiye farklılık gösteren hastalıklar konusunda, yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar toplumun geneline uygulanamayabilir. Bunun ardında da genelde, o ilacın o kişiye yararlı olmamasına sebep olan genetik bir özellik bulunur; dolayısıyla bu özelliğe sahip insanlara faydalı olabilecek ilacı geliştirmek için ayrı bir çaba gerekir.

Tom Stendage konuşmasında bu konuya da değiniyor. İlaç firmalarının kişiye özel tedavi araştırmalarına yoğunlaştığını belirten Stendage, genom projesinin de ilerlemesiyle beraber hangi firmanın hangi hasta grubuna ne kadar yatırım yapacağının belli olacağını belirtiyor ve ekliyor: “Kişiye özel tedavi araştırmaları başarıya ulaştıkça, ilaç firmaları artık bir ilaç değil, bir sonuç satıyor olacaklar.”

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.
İlgili Makale