X

Sadece profesyonelleri değil toplumu da etkileyebilen şefkat yorgunluğu nedir?

Özellikle, profesyonel olarak diğer insanların travmalarıyla ilgilenilen bir ortamda -örneğin hastanede, bir psikiyatrın ofisinde veya kimsesizler barınma evinde- çalışıyorsanız zaman zaman kendinizi aşırı yorgun ve çaresiz hissedebilirsiniz. Buna, en kısa tanımıyla “şefkat yorgunluğu” denir. İkincil şok ve ikincil stres tepkisi olarak da bilinen şefkat yorgunluğu, travma geçirmiş veya ciddi duygusal baskı altında olan kişilere yardım etmekten veya onlara yardım etmeyi istemekten kaynaklanan bir stres türünü tanımlar.

Şefkat yorgunluğu nedir?

Şefkat yorgunluğu, genellikle stres veya travma deneyimleri yaşayan başka insanlara yardım etmenin beraberinde getirdiği fiziksel, duygusal ve psikolojik etkisini tanımlayan bir terimdir. Ve sık sık “tükenmişlik” ile karıştırılır. Ancak tükenmişliğin aksine, şefkat yorgunluğu yüksek oranda tedavi edilebilir ve daha az tahmin edilebilir olabilir. Şefkat yorgunluğunun başlangıcı ani olabilirken, tükenmişlik genellikle zamanla ortaya çıkar. Ayrıca şiddetli tükenmişlik vakaları, bazen bunu yaşayan kişinin iş veya meslek değiştirmesini gerektirir, ancak genellikle şefkat yorgunluğunu, bu tür bir değişiklik gerekmeden önce önlemek veya tedavi etmek için çeşitli önlemler alınabilir.

Bu yorgunluk biçimi, yukarıda da açıkladığımız gibi bazen ikincil şok, ikincil stres tepkisi, ikincil travmatik stres ve dolaylı travma gibi isimlerle de anılabilir. Şefkat yorgunluğu, yaygın olarak iyileştirme ve yardım etme amacıyla çalışan profesyonellerde görülür. Eğer hukuk veya tıp uzmanı, terapist, ilk yardım uzmanı, hemşire veya benzer bir hizmet sağlayıcısıysanız şefkat yorgunluğu konusunda daha fazla risk altında olabilirsiniz.

Doğal afetlerden sonra toplumda şefkat yorgunluğu

Şefkat yorgunluğu, yaygın olarak profesyonelleri etkiler, dedik. Dolayısıyla bu terim, onların yaşadıkları yorgunluk durumunu ifade etmek amacıyla kullanılır. Ancak aynı zamanda, toplumsal ihtiyaçların keskin bir şekilde bilincinde olan ama bunları çözmek konusunda çaresiz hisseden herhangi bir empatik bireyin deneyimine de atıfta bulunur. Aktif olarak hayır işleriyle veya gönüllülükle uğraşan insanlar, zor durumdaki insanların ihtiyaçları karşısında felç olmuş hissedebilir ve dünyanın zorluklarının hiç bitmeyeceğini; başkalarının kötü durumuna daha fazla enerji, zaman veya para ayıramayacaklarını düşünebilirler.

Benzer şekilde, şiddet içeren haberleri televizyonda veya sosyal medyada izlemek de yüksek düzeyde empatiye sahip bazı kişilerin ikincil travmaya, şefkat yorgunluğuna benzer semptomlar yaşamasına neden olabilir.

Son olarak konu bağlamında ilginç bir veriye yer vermek istiyoruz… İstatistikler, doğal afetlerden kısa bir süre sonra, toplumda afetten etkilenen insanlara karşı yoğun bir yardım ve destek yaşandığını, ancak bu empatinin çok çabuk etkisini yitirdiğini ortaya koyuyor. Bunun da söz konusu olumsuzluktan birebirde etkilenilmese bile, sürekli olarak yaşanan acıya maruz kalınmasına bağlı olarak gelişen şefkat yorgunluğundan kaynaklandığı düşünülüyor…

Yani bugünlerde uzakta olmanıza rağmen acısını paylaştığınız insanları düşündüğünüz için kendinizi tükenmiş, yorgun ve umutsuz hissetmeniz son derece normal. Birbirimize sadece bugün değil, yarın da ihtiyacımız olacak. Bu nedenle yaşadığınız hislerin doğal ve çoğunlukla ortak olduğunu unutmayın. Ülkemizin güneydoğusunda yaşanan felaketin ardından yaralarımızı sarmak konusunda yolumuz çok uzun. Bu yüzden “sürdürülebilir yardım” için enerjimizi dengeli kullanmalıyız…

Şefkat yorgunluğu nedenleri

Örneğin terapistler, hastalarının deneyimleri ve hikayeleri aracılığıyla şefkat yorgunluğundan etkilenebilirler. En yaygın şefkat yorgunluğu tetikleyicileri (nedenleri) aşağıdakilerle örneklendirilebilir:

  • Sizi ciddi sorunlarla tanıştıran bir terapi hizmeti sağlamak
  • Bakım verirken fiziksel veya sözlü olarak tehdit edilmek
  • Bakımınız altındaki biri tarafından intihar veya intihar tehditleriyle karşı karşıya kalmak
  • Tehlikeli ortamlarda bakım sağlanması
  • Depresyon yaşayan birine bakım sağlamak
  • Kayıp, keder ve yas yaşayanlara bakım sağlama konusunda uzmanlaşmak
  • Bir çocuğun hastalığını veya ölümünü yaşamış birini deneyimlemek veya ona bakmak
  • Ağır bir iş yükü, aşırı talepler veya uzun saatler altında bakım sağlamak
  • Kaza mahallerini ziyaret etmenizi, kanıtları görüntülemenizi, travma kanıtları veya raporları ile ilgilenmenizi gerektiren bir hizmet sağlamak

Şefkat yorgunluğu, yukarıdaki deneyimler iş dışındaki düşüncelerinizi, ruh halinizi ve esenliğinizi etkilemeye başladığında ortaya çıkar. Elbette yapılan işten etkilenmek, bakım veren mesleklerin normal bir parçasıdır, ancak bu duygu bunaltıcı hale geldiğinde şefkat yorgunluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Şefkat yorgunluğu belirtileri

Şefkat yorgunluğu, işinizi yapma veya günlük aktivitelerinizi tamamlama yeteneğinizi geçici de olsa etkileyebilir. Bununla birlikte sizin ya da tanıdığınız / birlikte çalıştığınız birinin şefkat yorgunluğu yaşıyor olabileceğini gösteren bazı işaretler de vardır. İşte dikkat edilmesi gereken belirtilerden bazıları:

1. Ruh hali

Araştırmalar, uzun süreli stresin, özellikle yaş aldıkça, orta ile şiddetli ruh hali değişimlerine yol açabileceğini gösteriyor. Aşırı stres nedeniyle ortaya çıkan şefkat yorgunluğunun yaygın belirtilerinden bazıları şunlardır:

  • Ruh halinde keskin değişimler
  • Olumsuz düşünceler geliştirmek veya alaycı olmak
  • Aşırı sinirlilik hali veya çabuk öfkelenmek

2. Kopma deneyimi

Şefkat yorgunluğunun yaygın bir belirtisi de sosyal bağlantılardan dramatik bir şekilde geri çekilmektir. Bu, ihmal edilen arkadaşlıklarda veya ilişkilerde bariz hale gelebilir. Başkalarından duygusal olarak kopmuş hissedebilir veya kişisel ya da profesyonel yaşamınızda bir uyuşma hissi yaşayabilirsiniz.

3. Bağımlılık

Şefkat yorgunluğu, kendi kendine ilaç tedavisi veya bağımlılıkla da ilişkilendirilmekte. Aşırı alkol kullanımı, kumar bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı ve hatta işkoliklik gibi durumlarla da kendisini belli edebilir.

4. Anksiyete veya depresyon belirtileri hissetme

Kaygılı veya depresif duygu ve eylemler, stresli veya travmatik durumlara verilen yaygın tepkilerdir. Şefkat yorgunluğu, dünya hakkında endişeli hissetmenize neden olabilir (Dünyayı tehlikeli bir yer olarak görmek ya da kişisel güvenlik konusunda ekstra dikkatli olmak). Ayrıca kendinizi depresif hissetmenize de yol açabilir. Moraliniz bozulabilir veya bir profesyonel olarak etkinliğinizi sorgulayabilirsiniz.

5. Üretkenlik sıkıntıları

Araştırmalar, şefkat yorgunluğuyla ilişkili stresin zihninizi ve bedeninizi etkileyebileceğini gösteriyor. Kişisel veya profesyonel yaşamınızda konsantre olma veya üretkenlik konusunda sorunlar yaşayabilirsiniz. Uzun süreli stres hafızanızı etkileyebilir ve işinize konsantre olmanızı zorlaştırabilir.

6. Uykusuzluk

Şefkat yorgunluğunun bir belirtisi de düşüncelerinizi veya hayallerinizi baltalayabilecek rahatsız edici görüntülerden muzdarip olmaktır. Bu da uykusuzluğa ve bitkinliğe yol açabilir.

7. Fiziksel belirtiler

Şefkat yorgunluğu, aynı zamanda bir dizi fiziksel belirtiye de yol açabilir. Fiziksel belirtileri, şunları içerir:

  • Bitkinlik
  • Tükenmişlik
  • İştah değişiklikleri
  • Sindirim sorunları
  • Baş ağrısı

Şefkat yorgunluğu nasıl önlenebilir?

Davranış, iş ve iş dışındaki yaşamdaki değişiklikleri tanımak için öz-farkındalık uygulamak şefkat yorgunluğunu önlemenin ilk adımıdır. Ayrıca çalışma ortamınızdaki denetleyici ve akıl hocası sayılabilecek ilişkileri geliştirmek de şefkat yorgunluğundan etkilendiğinizi fark etmenize yardımcı olabilir. Bunların yanı sıra şefkat yorgunluğunu önlemek için aşağıdaki noktalara dikkat etmeyi deneyebilirsiniz:

  • Stresli iş yüklerini azaltmak
  • Uyku düzenini izlemek
  • Düzenli olarak mola vermek veya tatil yapmak
  • Meditasyon alışkanlığı kazanmak
  • Günlük tutmak
  • İş problemlerini işlemek için kişisel terapi almak
  • Düzenli egzersiz yapmak

Şefkat yorgunluğu nasıl tedavi edilir?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bakım hizmeti veren profesyonellerin, işlerinen bunalmış hissetmeleri son derece yaygın bir durum. Eğer şefkat yorgunluğu belirtilerinin yaşamınızı etkilediğini hissediyorsanız, mutlaka bir uzmana başvurun. Doktorunuz sizi travma konusunda uzmanlaşmış bir psikolog veya psikiyatriste yönlendirebilir. Aynı zamanda yaşadığınız herhangi bir fiziksel semptomu da tedavi edebilir. Şefkat yorgunluğu için doğru tedavi, tamamen yaşadığınız kişisel deneyime bağlıdır. Yine de bazı yaygın tedavileri şöyle sıralayabiliriz:

  • Kendi kendine bakım: Duygusal ve fiziksel yorgunluk, şefkat yorgunluğunun ortak bir unsurudur. Bu noktada kişisel bakıma zaman ayırmak, etkili bir ev çözümü olabilir. Kişisel bakım konusu şunları içerebilir: İyi beslenmek için zaman ayırmak, bol su tüketmek, yeterli miktarda uyumak, Aktif kalmak, meditasyon yapmak, masaj yaptırmak…
  • Profesyonel yardım: Bir bakım veren, sağlık uzmanı vb. olarak işinizden bunalmış hissediyorsanız, profesyonel yardım almanız oldukça önemli. Bir terapist, psikiyatr, aile hekimi veya travma konusunda uzmanlaşmış bir profesyonelle konuşarak stres, kaygı ve bitkinlik duygularını hafifletebilirsiniz.

Kaynaklar: goodtherapy.org, webmd, psychologytoday

İlginizi çekebilir: Başkalarının duygularına duyarlı bir empat olarak kendinizi nasıl korursunuz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale