Size bir filmden bahsetmek istiyorum. Chocolat. Dindar bir Fransız kasabasında geçen filmde Kırmızı Kapüşonlu Peleriniyle Vivianne kasabaya gelir. Bir çikolata dükkanı açar ve yer yerinden oynar. Çikolata diğer tüm ahlaksızlar gibi günaha davet eden bir şey olarak görülür ve filmin devamında ahlaka sevk eden irade ile günaha sokan zevk düşkünlüğü arasındaki çekişmeye şahit oluruz.
Chocolat filmi hepimiziz aslında. Hepimiz her şey yolunda olduğunda suçluluk verici hislerimizi kontrol altında tutmayı başarabiliyoruz. İşler yolunda olmadığında gemiyi ilk terk eden rasyonel zihin dediğimiz, mantıklı, düşünerek hareket eden, eğriyi doğruyu tartabilen profrerontal korteks analitik düşünme becerimiz yani İRADEMİZ oluyor. Stres altında olduğumuzda, yorgun olduğumuzda mantıklı düşünme yetimizi kaybediyoruz.
Otokontrol mekanizmasının bizi yarı yolda bırakmaması için sistem depolarını dolu tutmakta fayda var. Yeteri kadar uyumak, kendinizi aç bırakmamak en basit yapabileceğiniz şeylerden. Diğer önemli şey ise elbette ki stresli hallerimizi dengelemeyi öğrenmek. Bizi yiyecekler konusunda strese sokan en önemli şey ise kısıtlayıcı beslenme şekilleri.
Chocolat filmine geri dönecek olursak, filmde kasabanın sevilen belediye başkanı bir otokontrol modelidir; lezzetli yiyecekler tüketmez; kruvasan, çay, kahve yerine limonlu su içer. Film ilerledikçe Comte De Reynaud ve otokontrolü zorluklarla karşılaşmaya başlar. O ise her zaman dişlerini sıkarak yoluna kararlı şekilde devam eder. Paskalya arifesinde diğer bir otokontrol mekanizması olan Caroline’i görür ve yıkılır. Soğukkanlılığını kaybederek çikolata dükkanına dalar ve zevk düşkünlüğü ve ahlaksızlığın temsilcisi olduğunu düşündüğü çikolataları parçalar.
Peki Belediye başkanına ne olmuştur?
Uzun süre kendini baskı altına aldığı için artık stres onu kontrol etmeye başlamıştır. Diğer bir deyişle günlük yaşantılarımızda bunu yememeliyim diye kendimize ne kadar baskı uygularsak kontrolden çıkmamız o kadar kolay hale gelir.
Eminim hepimiz akşam yemeğinden önce bir paket cips yemenin sağlıklı olmadığını biliyoruz ve eminim ki kendimizi böyle yemekten alıkoymaktan Comte De Reynaud gibi yorulmuşuzdur. Bunun yerine yediklerimizin bize ne sağladığına yani eylemlerinizi incelersek sonuca ulaşabiliriz., Yemeği seçtiğimiz yiyeceklerden gerçekte ne aldığınızı gördükçe, davranışlarımızı değiştirmeye başlayabilir.
Stresli, öfkeli, sıkılmış, keyifli hissediyorsanız yemek yerine sakinleşmek için ne yapabilirsiniz? Araştırmalar yemeğin bizi sadece 3dk sakinleştirdiğini söylüyor, yatıştırıcı şeylerin etkisi ise daha uzun. Siz de duygusal olarak bir şey yemek üzere olduğunuzda o yiyeceğin size ne sağladığını yazmaya başlayabilirsiniz. Bir düşünün; o yiyecek yerine sizi başka neler sakinleştirir?
İlginizi çekebilir: Mindful eating ve oruç 2: Nasıl besleneceğinizi biliyor musunuz?