dummy

Sabah erken kalkmak hayatınıza ne katar: Verimliliğinizi artıracak bir rutin

5 gün boyunca sabah erken 5’te kalkmayı denedim. Bunu neden yaptım? Nasıl yaptım? Bu deneyimin sonucunda ne diyorum, tavsiye eder miyim? Hepsini bu yazıda anlatacağım.

dummydummy

Öncelikle benim “I’am not a morning person” t-shirtüm yok, hayatımın hiçbir evresinde bu tanımlama bana uymadı. Gece kurtlarından değilim, hep görece erken kalkan bir insan olmuşumdur. Peki müthiş üretken ve başarılı bir CEO kadar erken mi? Hayır hiç sanmam… Gerçi ortaokul-lise yıllarında sınava çalışmak için sabah 5’de kalkmayı sabahlamaya tercih ettiğimi hatırlarım.

Zaten gündüzleri tercih eden bir insan olarak bunu daha geriye çekmekteki amacımdan bahsedeyim biraz. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle evde geçirdiğimiz dönem uzadıkça üretkenlik uçtu gitti. Sadece üretkenlik de değil film izleyemez, kitap okuyamaz oldum. Kayboldum gittim. Böyle yeni bir rutin kurmanın bunu toparlayacağına inandım. Daha üretken, daha planlı olacağıma ve sessiz geçen sabah saatlerinin yeni uyanmış tazecik zihnime yaratıcılık getireceği beklentisi ile yola çıktım diyebiliriz. Bir de tabii başarılı bir CEO olabilmek için :p

Başlamadan önce araştırmalarım diyordu ki, yattığın saat önemli değil. Uyandığın saati sabitlemelisin. Sabah 6’da mı kalkmak istiyorsun, alarmını bu saate kur ve mutlaka o saatte uyan ama ancak ve ancak uykun geldiğinde yatağa gir. Tabii bu demek değil ki uykunu asla alama, eziyet çek, perişan ol. Burada beklenti zaten uyku saatinizin de günler içerisinde normale çekileceği. Günün sonunda unutmayın ki 7-8 saat uyumalısınız. Ne demişler “The shorter you sleep, the shorter your life span” Açıkçası ben de 4-5 saat uykuyla yetinebilecek birisi değilim. Uzmanlara katılıyorum ve uykuya beslenme kadar su kadar ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Bu yüzden zaman içerisinde akşam 10 ile 10.30 arası uyumaya başlarım diye düşündüm.

İlk günler ne yazık ki başarıya ulaşamadım. Uyanamadım. Hatta erken yatmış olmama rağmen uyanamadım. Kolay değil sabah o saatte yatak sıcacık orada dururken içinden çıkmak, uyku o kadar tatlı geliyor ki. Bir denememde kalktım elimi yüzümü yıkadım ve geri yattım mesela. Yatak resmen beni çağırıyordu, mışıl mışıl da uyudum. Alışana kadar zorlamak gerekiyor bu gerçeği kabul etmek lazım.

Peki bunun üzerine nasıl gideriz? Ben açıkçası bu zorluğun amaçsız sadece sabah erken kalkayım bakalım neler olacak diye düşünmekten kaynaklanıyordur belki dedim ve bir gün önce liste yapmaya karar verdim ki tam bir liste insanıyımdır liste yapmaya bayılırım. Beni uyanmak konusunda motive edecek ne varsa onları ve genel hatlarıyla uyanınca yapacaklarımı listeledim. Benim açımdan sabahları daha yaratıcı olduğum zamanlar o yüzden güne haberleri okumak ile başlamak mesela bana göre değil ya da gelen mailleri kontrol etmek. Bunlar daha boş zaman işleri gibi gelir benim zihnime. Yani öncelikle bitirmem gereken işler vardı bu listede. Ya da okumak istediğim bir makale yine zihnin açık olduğu sabah saatlerinde kolayca yutabileceğimi düşündüğüm için bu da listedeydi. Zaten bunları tamamlamış olmak iyi hissettiren bir başlangıç oluyor. Gerçekçi, yapabileceğim 3 tane madde koydum o listeye. Projenin ilk bölümü, … makalesi, yoga + meditasyon.

Tabii ki kurallardan en önemlisi akıllı telefon ve sosyal medya ile olan ilişkinizi düzgün kurmak. Gece yatmadan sosyal medyaya girmeyin en az yarım saat önce o işi bırakın tavsiyelerine uymaya çalıştım elimden geldiğince, bunu zamanla daha keskin bir şekilde yapabilmeyi umuyorum. Çünkü hepimiz yapıyoruz bunu yatakta son bir instagrama bakıp uykuya geçme ve sabah uyanır uyanmaz güne yine aynı hareketle başlamayı. Zihnimiz çöplerle yatıyor, çöplerle uyanıyor. Zindeliğimizi öldürüyor gibi hissediyorum ben. O yüzden yatmadan ekransızlığa alışmak uzun vadede zihinsel olarak büyük katkılar sağlayacaktır. Telefonunuzun ayarlarından da bunu düzenleyebiliyorsunuz. Uyku modu için uyuma ve uyanma saatlerinizi ayarlayabiliyorsunuz. Dergi-kitap ne istersiniz onlarla takılın belki güzel bir müzik..

Sabah 05.00’te uyandığım ilk gün, yaptığım ilk şey büyük bir bardak su içmek oldu. Ayılmaya yardımcı olduğunu bir yerlerden duymuştum ve işe yaradı gerçekten. Sonra günlük 10 dakikalık cilt bakımı, diş bakım rutini -bu da epey ayıltıyor zaten- ardından kahvemi koydum, bilgisayarın başına oturdum, o liste üzerinden gittim.

Uyanır uyanmaz bir şeyler yemedim, evet, çünkü zaten intermittent-fasting yapıyorum yıllardır… Kahvaltı işiyle de uğraşmadığım için sabahın ilk saatlerinin getirdiği sessizlikten maksimum seviyede faydalanabilmiş oldum. O sessizliğin ciddi faydası oluyor.

Bu işin yararlı olmasının bir sebebi sabahları zihnin tazeliği ise, bir diğer önemli sebebi de sessizlik benim için kesinlikle… Saat 11.00 olduğunda ben tüm işlerimi halletmiş, okumak istediklerimi okumuş, yogamı ya da (hatta ve) yürüyüşümü yapmış bir şekilde güne devam ediyordum. Bu benim için diğer günler de erken kalkmamı sağlayan müthiş bir motivasyon oldu. Sabah 07.00’de sahilde yürüyen o kadar çok insan vardı ki içimden hepsine çak yapmak geldi. Bitirmiş dönenler… İyi ki varsınız!

11.00’den sonra ise artık günün geri kalanını üretmek için değil de, geliştirmek için kullanabileceğin duygusu iyi geliyor. Arkadaşlarına, ailene, dışarıda yapacağın işlerine ayırabileceğin vakit de cepte duruyor hala tabii. Müthiş. Şu da var ki öğle saatlerine doğru ve sonrasında illa ki mesaj geliyor, yeni işler geliyor, arayanlar oluyor, haberler düşmeye başlıyor, etraf hareketleniyor. Yani çok fazla uyarıcı, görsel alanınıza girince dikkat de dağılıyor ve ful performans göstermeniz mümkün olamıyor. Sabahın sessizliğinin bu uyarıcılardan yoksunluğunun da faydasının altını çizmek isterim.

Bu beş günde arada 1 saatlik öğle uykusu uyuduğum oldu. Bu tabii kendi işimi yapmamın getirdiği bir lüks. Yalnız onun da şöyle bir faydası oluyor: Güne iki kez yeniden başlıyorsunuz, dolayısıyla ikinci etap artık ne istiyorsanız onlarla geçebiliyor.

Sonuç olarak ne düşünüyorum? Tavsiye eder miyim?

  • Bu deneyim bana daha tamamlanmış, etkin, hayatla bağlantıları sağlam, dolayısıyla daha iyi hissettirdi diyebilirim.
  • Sessizlik içinde ve rahatsız edilmeden geçen böyle zamanlara iş halletmek için de, kendine vakit ayırmak için de ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
  • Ben burada sadece iş ve üretkenlik açısından gittim, çünkü bu beş günde onu deneyimledim ama bu oturduğunda, benim kişisel keyiflerime dair başka kazanımlar da getireceğini düşünüyorum.
  • Kesinlikle işler, sportif faaliyetler, ev işleri, kendime ayırmak istediğim vakit, kısacası her şey mis gibi halloluyor. Bu hep böyle devam eder mi?
  • Muhakkak ki etmez, illa arada kopar giderim. “Üff ne uyanıcam şimdi” derim, “Aman, bir işim de yok” derim. O olur, bu olur ama diğer her konuda olduğu gibi bu merkezin iyi olduğunu bildikten sonra, ona yine dönerim diye düşünüyorum. Çok dağılmadan dönmek burada önemli bir ayrıntı tabii. Bunun için de düzeni oturtana kadar zorlayacağım kendimi, sonrasında kendi ritmimi bulup bu yoldan dönmemeyi umuyorum.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sabah erken uyananlardan mısınız? Öyleyse sizin süreçler nasıl, verimli mi? Uyku saatini erkene çekmek isteyenlerdenseniz, dener misiniz? Yazın yorumlara. Merak ediyorum başka başka deneyimleri ve tavsiyeleri.

Yazılarımda bu tarz yeni alışkanlıklara, rutinlere yer vermeyi düşünüyorum. Umarım hoşunuza gider.

İlginizi çekebilir: Bedeniniz ve zihninizle uyum içinde olmanız için 5 ipucu

İpek Gülen Girgin: Caddebostanlı, orta okul ve lise eğitimini Fransız okulunda tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. O yaşlarda ileride politikanın içerisinde olacağından o kadar emindi ki Sciences Po d’Aix en Provence’dan Politik Eğitim Sertifikası aldı. Mezun olduktan sonra amaçlarına ulaşmıştı, güzel İstanbul’u, Caddebostan sahili bırakıp Ankara’ya taşındı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı’nda çalışmaya başladı sonra Milletvekili danışmanlığı yaptı. 7 koca senenin ardından ise artık ciddi bir detoksa ihtiyaç duyuyordu. Çocukluktan beri bir diğer tutkusu olan sağlıklı beslenme ve spor alanında çalışmak, bu konuda üretmek istiyordu. Ankara’nın ilk soğuk sıkım sebze ve meyve suyu, smoothie ve vegan yiyecekler markası Juju Fresh’i kurdu. Şimdi Juju Ankara’da wellness alanında bir kültür oluşturdu. İpek de sizlere biraz sağlık, biraz beslenme, yoga ve hayat ne getirdiyse ne getiriyorsa onları anlatacak.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp