Kabuslar, çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Çocuklukta yaşanılan yoğun duygular nedeniyle hatırlanan deneyimler bunların arasındadır. Çocuklukta edinilen korkular, sürekli güven endişesi yaşanılmasına neden olabilir. Temel ihtiyaçları karşılanmadığı için, içgüdüsel olarak, kendini sürekli yalnız ve öfkeli hissedebilir insan. Bastırılan öfkeler, rüyalarda yüzeye çıkar.
Bazen, yaşanılan olayların üzerinden çok zaman geçse bile, tekrar tekrar aynı rüyalar görülebilir. İç huzur sağlanmadığı sürece, beyin travmayı atamamaktadır. Yaşamımıza devam edebilmemiz için gerekli olan temel ihtiyaçlar, gelecek korkusu olarak ortaya çıkabilir. Aslında bilinmeyene karşı geliştirilen korkudur bu.
Bazı rüyalar ise, ölüm tehlikesi olan ciddi hastalıklar nedeni ile kabusa dönüşür. Olumlamalar kullanmak, kaygıları azaltıp, kendini güvende hissetmek için yapılan telkinler, meditasyonlar iyileşme konusunda destek olacaktır.
Tekrarlayan bazı rüyaların anksiyeteyle ilgisi olabilir. Burada tekrarlanan durumlar önemlidir. Rüyaların gerçekleştiği ortamın hep aynı olması, rüyadaki karakterlerin hep aynı olması, konunun aynı olması gibi… Rüyalarınızı keşfetmeye başladıktan sonra, anksiyete durumunda ve tutumlarında değişiklikler başlar.
Uyurgezerlik ve uykuda konuşma, bunların her ikisi de uyaranlara karşı, tepkidir. Kişi için, o anda anlam taşıyan bir gerçeklik payı da vardır. Uykuda konuşmak, zihni temizlemek konusunda önemli rol oynar. Kendisi farkında olmasa da, rüyayı gören kişi ile mantıklı konuşmaların yapıldığı vakalar vardır.
Günlük yaşantımızda, deneyimlediğimiz sıradan her anımızın bizde bir farkındalığı vardır. Her an çok değerlidir. Fakat, çevredeki uyaranların fazlalığı ve yoğunluğu nedeniyle otomatikleşen davranışlarımız sırasında biz bu değerli anları kaçırır, kıymetini bilemeyiz. Rüyalar bu boyuta kolay ve güvenli bir yoldan alışmak için bize yardım eder. Böylelikle, rüyaları öğrenme süreci olarak görebiliriz. Biz değer verdikçe rüyalarımız bizi geliştirecektir. Rüyalarımıza değer verdikçe, potansiyelimizin farkına varırız. Kendimizi nasıl gördüğümüz, neye ihtiyacımız olduğuna dair fikirler ediniriz.
Rüya bilimcileri, rüya görmeyi şu şekilde açıklıyorlar: “Eğer fiziksel, sıradan her günkü hayat, köprünün bir tarafında ve spiritüel farkındalığımız, sıra dışı hayatımız diğer taraftaysa, üzerinde çalışabileceğimiz bir imgemiz vardır. Köprü zihindir ve köprünün tam ortasında, elinde hem bizim için, hem de bize dair bilgilerin olduğu bir dosya tutan bir sınır muhafızı vardır. İşte bu sınır muhafızı rüya görmenin kendisidir.”
Farkındalığı bol rüyalar görmenizi dilerken, bir sonraki yazımda buluşmak üzere…
Rüyalarınızı yorumlatmak ve rüyalarınızın rehberliğinde ilerlemek konusunda destek almak isterseniz nefesleterapi@hotmail.com mail adresinden detaylı bilgi alabilir, Instagram ve FacebookInstagram hesaplarımı takip edebilir, sorularınız için benimle iletişime geçebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Rehber rüyalar: Beyninizin akıllı tarafı ile sezgisel tarafı arasındaki köprü