“Hekimlerin yaptığı en büyük hata, ruhu düşünmeden yalnız bedeni tedaviye teşebbüs etmeleridir.”
Eflatun (Antik Yunan Filozofu)
“Size bedeninize nasıl bakıyorsunuz?” desem ne yanıt verirdiniz? Muhtemelen “Fiziksel olarak kendime çok iyi bakıyorum. Doğal ve sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Düzenli uyuyup, düzenli spor yapıyorum” diyen fazlaca insan olacaktır. Bu saydıklarınız kuşkusuz harika bir yaşam tarzına işaret eder.
Peki ya sizlere “Ruhunuzu nasıl besliyorsunuz?” diye sorsam, yanıtınız ne olurdu?
Doğu tıbbına göre etten kemikten yaratılmış bedenimizin dışında bir de enerji bedenlere sahibiz. Kanımız nasıl bedenimizde dolanıyorsa enerjimiz de bu enerji bedenlerimizde dolanıyor; işte vücudumuzdaki bu ana enerji depolarımız bizim çakralarımız. Ben de bugün sizlere varlığı onlarca yıldır tartışılan; yüzyıllar öncesinin kadim toplumlarında bahsi sık sık geçen, ancak günümüz dünyasında unutulan, zaman zaman da yok sayılan bu enerji merkezlerimizden bahsetmek istiyorum.
“Çakra” kelimesi Sanskritçe’de “tekerlek” anlamına gelir, bu enerji tekerlekleri Kaynak’tan gelen yaşam gücü enerjisini döndürerek alır. Çakralarımızın her biri omurgamızın sonundan başımızın tepesine kadar yukarıya doğru dikey bir çizgide sıralanır. Bu çakralar aracılığıyla vücudumuza yaşam gücü enerjisini (prana) alırız; ayrıca her bir çakramız içinde farklı ruhsal yaşam derslerini barındırır. Kutsal metinlerde yaklaşık 88.000 çakradan bahsedilir; bunlardan 7 tanesi temel/ana çakralarımızdır. Gelin, şimdi bunları biraz daha yakından tanıyalım.
Kök çakra
Omurgamızın en alt noktasında, kuyruk sokumumuzun bittiği yerde bulunan bu çakramızın rengi kırmızıdır. Kundalini/yaşam gücü enerjimizi bu enerji merkezi aracılığıyla alırız. Kök çakramız bizi maddi dünyaya bağlar, bizlere dünyevi kararlılık verir. Tıkanık olması kişiyi otoriter, öfkeli, aksi yaptığı gibi siyatik, depresyon gibi hastalıklara yol açar, kişinin bağışıklığını zayıflatır.
Sakral çakra
Alt karın bölgemizde bulunan bu çakramızın rengi turuncudur. Bu çakra hayatta kalma, para, cinsellik, güç, kontrol ve yaratıcılık konularıyla ilgilidir. Bu enerji merkezinden kaynaklanan hastalıklar “kaybetme korkusu” tarafından tetiklenir. Prostat, yumurtalıkla ilgili hastalıklar, bel ve kalça bölgesindeki kronik ağrılar ve artrit bu çakrayla ilgili hastalıklardan bazılarıdır.
Solar plexus
Göbek deliğimizin yaklaşık 2 parmak üzerinde yer alan solar plexus çakramızın rengi sarıdır. Başkalarıyla empatiyi bu çakramız aracılığıyla yaparız. Düzensiz çalışması durumunda mide bölgesinde gastrit, ülser gibi rahatsızlıklar, kolon/bağırsak rahatsızlıkları, diyabet ve karaciğer sorunları yaşanabilir. Eğer olayları/besinleri hazmetmekle ilgili sorunlar yaşıyorsanız çevrenizde sarı rengin bulunması size iyi gelecektir, hatta farkında bile olmadan bu renge çekiliyor olabilirsiniz.
Kalp çakrası
Kalp çakramız iki göğsümüzün tam orasında yer alır, pembe veya yeşil renkle gösterilir. Kalbimiz sevginin merkezidir, en mucizevi organlarımızdan biridir. Yapılan bilimsel araştırmalar kalbimizdeki elektrik akımının beynimizden altmış iki kat; manyetik alanının ise beynimizden tam bin kat daha kuvvetli olduğunu gösteriyor.
Eğer kişiler sevgi alıp vermede, sevgisini ifade etmekte sorun yaşıyorsa kalp rahatsızlığı yaşama olasılığı yüksektir. Toplumumuzda erkeklerin sevgi alıp vermesi yasaklandığı için erkeklerde kalp rahatsızlıkları ne yazık ki daha fazla görülüyor.
Boğaz çakrası
Boynumuz ve boğazımız arasındaki çukurda yer alan bu enerji merkezimiz açık mavi renkle gösterilir. Boğaz çakramız İlahi bilgiye kanallık etme, kendimizi ifade etme ve iletişimle alakalıdır. Eğer bu çakra düzensiz çalışıyorsa kişiler kendilerini ifade etmekte, insanlara “Hayır” demekte zorlanırlar. Bu blokajları çözülmezse tiroit bezlerinde; boğaz bölgelerinde (ses telleri, bademcikleri…) sağlık sorunları yaşamaları olasıdır.
Göz çakrası
İki kaşımızın tam ortasında yer alan bu çakramızın rengi laciverttir. Bu çakra ruhumuzun, bilinçli ve bilinçaltı psikolojik güçlerimizin etkisiyle titreşir. Bu çakramız sezgisel yetenek, iç görü ve bilgeliğe yol açabilen spiritüel merkez anlamına gelen “3. göz”ümüzdür; durugörümüzün, altıncı hissimizin merkezidir. Eğer bu çakranızdaki enerji akışı önemli ölçüde engellenmişse; görüp kabul edeceğimiz tek gerçeklik dışarıdaki görünen dünya olacaktır. Yaşamınız maddi arzular, fiziksel ihtiyaçlar ve gizli kalmış duygularla dolu olur. Bunun sonucunda zor koşullarda kolaylıkla bocalayabilir, unutkanlık yaşayabilirsiniz.
Taç çakra
Kafamızın tam ortasında, en yüksek noktadadır; mor veya beyaz renkle gösterilir. İlahi güçle, ruhsallığımızla ve tüm yaradılışla”bir olm” halimizle bağlantılıdır. Yedinci çakramız daha büyük bir evrenden, Yaratıcı’dan insan enerji sistemine akan sonsuz yaşam gücünün giriş noktasıdır. Eğer bu çakramız tıkalıysa kendimizi bütünden ayrı, yalnız hissederiz.
Aslında fiziksel bedenimizde ortaya çıkan tüm hastalıklar, bizlere hayatımızda iyileştirmemiz gereken yönlerimiz, hayat derslerimiz konusunda yol gösterir. Ben tüm hastalıkları ruhumuzun çığlıkları olarak görüyorum. Çünkü insan bedeni yaradılışı gereği sağlıklı olmaya programlanmıştır. Boğazınız ağrıdığında lütfen düşünün; kendinizi kime, ne zaman ifade edemediniz? Gözlerinizde alerjik reaksiyon varsa sorun; kimi, neden görmek istemediniz? Her şeyin cevabı, şifası sizin ruhunuzda saklı.
Sizler de Thetahealing yöntemiyle çakralarınızın durumunu analiz edebilir; saniyeler içinde onları açıp dengeleyebilirsiniz.
Thetahealing yöntemiyle ilgili ayrıntılı bilgiye web sitemden ulaşabilir; her türlü sorunuz için benimle Instagram hesabımdanweb sitemden ve info@esindemir.com mail adresim üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
Tekrar görüşünceye kadar sevgiyle kalın…
Kaynaklar
Ruhun Anatomisi (Caroline Myss. PH.D)
Chakra El Kitabı (S. Sharamon- B.J. Baginski)
Grafik kaynak: mandalas.life
İlginizi çekebilir: Şifacı insan: Kendinizi iyileştirme gücünüzün farkında mısınız?