X

Ruhunuza ve zihninize nefes aldıracak 21 stressavar öneri

Sıfır stresle yaşamak mümkün değil. Hatta stresi doğru yönetmeyi bilirsek, faydaları bile olabilir. Ancak bunu başarabilmek için ihtiyaç duyduğumuzda stresi uzaklaştırmak ve huzurlu hissetmek için özel uygulamalar yapmak şart. İşte hem ruhunuza hem de zihninize nefes aldıracak 21 stressavar öneri!

1. Mükemmeliyetçilikten vazgeçin

Çin’de bir atasözü var; “Dünyada kusursuz iki insan var: Biri ölü, diğeri de henüz doğmamıştır” der. Hepimizin kusurları var ve bizi insan yapan da kusurlarımız. Hayatın her alanında mükemmeli bulmak imkansız, gerekli de değil zaten. Kendimizi kusurlarımız ve yanlışlarımız için yargılamak, kendimize karşı işlediğimiz suçların en büyüğü; kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ise huzura giden yolun ilk adımı…

2. Hayatı basitleştirin

Daha fazla, daha çok, daha çalışkan, daha yüksek not, daha pahalı ev, daha büyük tek taş… Siz de biliyorsunuz, dış dünyanın size gerekli olduğunu inandırdığı şeyler, objeler, durumlar… Her dakikası dolu günlük programlar, şehrin öteki tarafında verilen randevular, yürürken canınızı yakan ayakkabılar, dar gelen seksi kıyafetler… Fazla temiz evler, lekesiz camlar, kırışıksız kıyafetler, çorapla aynı renk çantalar…

Bırakın, biraz bırakın, biraz durun; hem ruhunuz hem zihniniz bir nefes alsın…

3. Gerçekçi beklentilere sahip olun
Bir adım geriye atın, derin bir nefes alın, olayları ve kişileri öyle değerlendirin.

İnsanlar değişmez, günler 48 saat olmaz, yöneticiler aynı kalır, bebekler uyumaz, ergenler atar yapar, 10 günde 4 kilo veremezsiniz… Bazen stresin nedeni olay ya da karşımızdaki kişiler değil, bizim olaylara nasıl yaklaştığımız ile ilgili. Bir adım geriye atın, derin bir nefes alın, olayları ve kişileri öyle değerlendirin.

4. Kontrol edemeyeceğiniz olayların farkına varın

Keşke mümkün olsa ama değil, siz her şeyi ve herkesi kontrol edemezsiniz. Kimse edemez. Maddenin doğasında entropi, yani düzensizlik var…

5. Durum ve duygularınızın sorumluluğunu alın

Olaylar ve durumlar için başkalarını, patronunuzu, eşinizi, kayınvalidenizi suçlamayın. Çektiğiniz üzüntü veya stres için hiç kimseyi sorumlu tutmayın. İçinde bulunduğunuz durum ve ruh hali için tek sorumlu var; siz! Sorumluluk almamak, başkalarını suçlamak büyümemek demek, unutmayın…

6. Geçmişten gelen fikir kalıplarınızı gözden geçirin

Arkadaşlarım beni her doğum günümde aramalı, insan 40 yaşına gelince evli ve çocuklu olmalı, yılda şu kadar para kazanmalı, insan her yaz deniz kenarına tatile gitmeli, sevgilim bana 14 Şubat’ta hediye almalı” mı? Hayır, bunların hepsi öğretilmiş bilgiler, -meli, -malı diye düşündüğünüzde kendinizi yakalayın, ve sorun: “mı acaba?

7. Kişisel günlük programınızı hafifletin
Kendinize ayıracağınız zamandan çalmayın.

Çağımız şehir insanının en büyük derdi saniyesine kadar dolu günlük programlar… Üzerine bir de trafik ekleyin… Katmerli stres, hele bir de karşınızdakiler sizin kadar titiz değil ve sizi bekletiyorlarsa… Yapmayın, biraz daha az randevu verin, kendinize ayıracağınız zamandan çalmayın.

8. Gerektiğinde yardım isteyin

İsteyenin bir yüzü, yardım etmeyenin her yüzü kara. Çoğumuz yardım istemeyi bilmiyoruz veya işler sarpa sarınca karşımızdakilerden imkansız taleplerde bulunuyoruz. Çoğunlukla da karşımızdakinin durumdan haberi bile olmuyor. Çok sıkışmayı beklemeyin, siz isteyin, gerisini sonra düşünün…

9. Ruhunuzu besleyecek arkadaşlık ve ilişkiler kurun

Hepimizin etrafında var, her şeye muhalif, her daim mutsuz, her zaman vızır vızır: Enerji emiciler, pozitivite cellatları! Kendi stresiniz size zaten yetiyor, bir de karşınızdakinin yükünün sizi daha da negatife çekmesine gerek yok.

10. Sosyalleşin

Sosyalleşmek, insanı insan yapan şey. Sonuçta hepimiz konuşan, konuşabilen ve konuşmayı seven memelileriz. Etrafında yakını olan hastaların daha çabuk iyileştiği, yalnız yaşayanların daha çabuk öldüğü bilimsel olarak da kanıtlandı. Konuşarak, dertleşerek, sorunlar küçülür, karşılıklı çözümler bulunur, serotonin ve dopamin sentezlenir, kendinizi iyi hissedersiniz. Sosyalleşmek vücudun kavga-kaç yanıtını da azaltarak sizi sakinleştirir. Daha ne olsun?

11. Hareket edin
Stresle baş etmek için kendinize verebileceğiniz en büyük hediye, hareket etmek!

Hareket etmek, spor yapmak, yürümek, yüzmek, dans etmek… Aklınıza ne gelirse! Tüm bu aktiviteler serotonin, dopamin ve endorfin düzeylerini yükseltir, mutlu olursunuz; beynin büyüme faktörü BDNF’yi artırır, esnek düşünürsünüz, sorunlara çözüm odaklı yaklaşırsınız; enflamasyonu azaltır, kendinizi iyi hissedersiniz.

Stresle baş etmek için kendinize verebileceğiniz en büyük hediye, hareket etmek. Her gün, bıkmadan, usanmadan ve üşenmeden…

12. Dik durun

Başka hiçbir şey yapmadan, hiçbir ilaç verilmeden, hiçbir girişim yapılmadan, bir grup hastadan sadece dik durmaları, bunun için çaba sarf etmeleri istenmiş. Çalışmanın sonunda, tüm hastalar kendilerini daha iyi hissetmiş, daha az depresif ve stresli olmuşlar.

Omuzlar geriye, sırt dik, çene yere paralel, sanki sizi başınızın üstünden bir balon yukarıya çekiyormuş gibi… Bu kadar basit…

13. Diyafragmatik nefes almayı öğrenin

Yüzeysel nefes almak demek, sık nefes alıp vermek demek. Bunun vücuttaki ve beyindeki için karşılığı; “tehlikeli bir problem var karşımda, ya kavga etmem ya da kaçmam lazım“. Bu da artmış stres hormonu, kortizon ve artmış stres demek. Karından derin derin nefes alıp vermek, vücudun sükunet sistemi parasempatik sistemi devreye sokarak anında stres düzeylerinizi düşürür.

Bu yüzden kendinizi her kötü hissettiğinizde, göbek deliğinizden nefes alıp verdiğinizi düşünerek 5-10 saniye nefes alın, 5-10 saniye nefes verin. Hemen fark edeceksiniz…

14. Yoga yapın
Haftada en az iki, mümkünse 3-4 kere, en güzeli her gün yapmak…

Yoga yapmak size anda kalmayı öğretir; geçmişle kavga etmez, gelecekten endişe duymazsınız. Derin ve yavaş nefes alıp verdiğiniz için parasempatik sistem devreye girer, stres düzeyleriniz azalır. Beyinde büyüme faktörü BDNF artar, esnek düşünür, daha az depresif olursunuz. Kalp hızı değişkenliğiniz artar (bu istediğimiz bir şey) daha mutlu ve sakin olursunuz… Haftada en az iki, mümkünse 3-4 kere, en güzeli her gün yapmak…

15. Meditasyon yapın

Kafamızdaki kumanda merkezi zihnimiz var ya? Aslında her şeyi karıştıran ve pireleri deve yaparak bizim stresimizi artıran o. Yaramaz ve huysuz çocuk zihin devreden çıkınca huzur geliveriyor zaten. Zihni devreden çıkarmak için yapabileceğiniz en iyi şey meditasyon yapmak (diğeri de komaya girmek, ki, bu pek arzu ettiğimiz bir durum değil). Meditasyon yapanların soğukkanlılık ve muhakeme merkezleri daha çok çalışıyor, stres ve panik merkezleri amigdalalar sakinleşiyor, parasempatik sistem devreye giriyor, anda kalıyorsunuz, derin nefesler alıyorsunuz, kendinize zaman ayırıyorsunuz…

Her gün sabah ve akşam 1-2 dakika ile başlayın. Duramıyorsanız, zihniniz susmuyorsa, sadece gözlerinizi kapatıp 60’a kadar sayın…

Gün içinde farkındalık meditasyonu yapın, nefes aldığınızı, nefes verdiğinizi fark edin…

16. Daha çok uyuyun

Yapması en güzel, bedava, çaba gerektirmeyen, bizi mutlu eden, iyi hissettiren sihirli sığınak… Ama onu hor görüyoruz, daha az uyumayı marifet zannediyoruz, telefonlarımız, televizyonlarımız, dizilerimiz, yemeklerimiz daha önemli geliyor.

Az uyumak, uyumamak insanı hasta ediyor, enflamasyon artıyor, stres hormonu salgılanıyor. İnsan sinirli, gergin ve kaygılı oluyor. Üstüne bir de muhakeme ve doğru karar verme yeteneği bozuluyor. İşler iyice sarpa sarıyor. Her akşam en az 7, mümkünse 8 saat uyuyun. Ergenler ve 21 yaşın altındakiler ise en az 10 saat uyusun…

17. Sağlıklı beslenin
Yediğiniz sebzelerin içindeki lifler bağırsaklarınızın içindeki minik dost mikroplara da iyi geleceği için, serotonin düzeyleriniz artar.

Ne alakası var?” demeyin. Fazla şeker ve rafine karbonhidrat tüketmek, yanında çok kahve, çay ve kola benzeri içecekleri tüketmek vücutta stres reaksiyonuna neden oluyor, kortizol düzeyleri yükseliyor. Var olan stres katlanıyor, üstüne bir de stres nedeniyle abur cubur yeme eklenince kilo alınıyor, göbek çevresi büyüyor, hastalıklar başlıyor.

Omega 3 doymamış yağlar, lifli taze gıdalar ve kaliteli proteinden zengin beslenenlerin depresyon ve anksiyete düzeyleri, doymuş yağ ve karbonhidrattan zengin beslenenlere göre her zaman daha düşük bulunuyor. Özellikle stres katsayısı yükseldiğinde, yediğiniz sebze ve balık miktarını artırın, paketlenmiş, işlenmiş, şekerli unlu gıdaları azaltın.

Stresle beraber bağırsaklar kontrolden çıkıp size sıkıntı veriyorsa yediğiniz gluten miktarını da azaltın. Gluten artmış bağırsak geçirgenliğine neden olarak sizi daha hasta ve gergin yapabilir. Yediğiniz sebzelerin içindeki lifler bağırsaklarınızın içindeki minik dost mikroplara da iyi geleceği için, serotonin düzeyleriniz artar ve kendinizi daha iyi hissedersiniz.

18. Daha çok su için

Vücut ve beyin susuz kaldığı zaman strese giriyor, doğal olarak da sizi strese sokuyor. Beynin işleyişi bozuluyor, yavaşlıyor, muhakeme zorlukları başlıyor. Her gün en az 1 litre, mümkünse iki litre su lütfen. Spor yapıyorsanız, çok terliyorsanız, çok kahve çay içiyorsanız, daha da çok.

19. Daha az kahve için

Az miktarda alınan kahve/kafein dikkati ve konsantrasyonunu artırırken, 200-300 mg’ın üstünde kafein almak stres hormonu ve adrenalin salgısına neden olarak sizi stresli ve kaygılı yapar. Fazla miktarda alınan kafein, vücuttan daha fazla magnezyum atılmasına neden olarak, magnezyumun sakinleştirici etkisinden yararlanamamanıza ve daha sinirli olmanıza neden olur. Kafein uyku kalitesini bozduğu için de, uzun vadede sizi daha gergin yapar.

20. Sanatsal hobiler edinin

Tiyatro, resim, müzik, dans, seramik, ebru, çini, minyatür…Tüm bunlar zihni devreden çıkararak sizi sakinleştirir, anda kalmanızı sağlar. Bir şeyler yarattığınızda, bir işler ortaya çıkardığınızda serotonin ve dopamin salgılar, mutlu olursunuz. Depresyona eğiliminiz azalır, kaygılarınız hafifler.

21. Sosyal yardım faaliyetlerine katılın

İnsanoğlunu en mutlu eden şeylerden birisi karşılık beklemeden yardım etmek. Ama öyle kazayla hasbelkader değil, bilerek, isteyerek, planlayarak yardım etmek. Bunun beyinde de karşılığı var; resmen dopamin sarhoşu oluyorsunuz. Tam bir kazan-kazan durumu. Tabii, mümkünse sosyal medyayı çok işin fazla içine karıştırmadan!

 

Sinir sistemini güçlendirici öneriler, ağrısız bir yaşam ve migrenle mücadele için Beynini Doğru Besle kitabıma bakabilir, bana www.banutascifresko.com üzerinden ulaşabilirsiniz. 

 

İlginizi çekebilir: Hayatı kabusa çeviren migrenle beraber görülen ve migrenin şiddetini artıran 10 hastalık

 

İllüstrasyon Kaynağı: 
New York Times

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale