Son dönemde kişisel olarak yazı yazmak amacıyla tek başıma farklı mekanlarda, farklı zamanlarda bulunma şansım oluyor. Kahve eşliğinde ve muhteşem müziğimle gerçekleştirdiğim, bana son derece keyif veren bu süreçte ara ara çevremi izleme şansım oluyor. Son dönemde o kadar çok karşılaşıyorum ki yan yana oturan ve ellerindeki telefon ile “tamamiyle ayrı dünyalarda” var olan sevgililer, dakikalar geçerken birbirlerinin gözünün içine bile bakmayı geçtiğim noktada yüzüne bile bakmayan diye tabir ettiğimiz “görüntüsel” olarak bedeni o anda o masada olup “aklı” belki başka biriyle çoktan çok uzaklarda olanlar…
İşte ben bunlara inat bu yazımda sizinle birlikte bir hayal kurmak istiyorum.
Ya daha fazlası mümkünse şu anda dünya üzerinde bir yerdeyse, “sizi hiç görmeden” veya aynı “fiziki ortamda bile bulunmadan” sadece varlığınız ile aynı frekansta olan bir kişi var ise… Veya hayalimize şöyle devam edelim, siz üzüldüğünüzde veya çok kızdığınızda yani hayatınızda uç noktalarda tecrübeler yaşadığınızda bunu eş zamanlı olarak duygusal boyutta aynı derecede algılayabilen ve “neye ihtiyacınız olduğunu sizi tanımadan siz anlatmadan kendiliğinden bilen” bir kişi, yani sizi “sadece oluşunuzla” bile hissedebilen bir kişi mümkünse…
Hayal kurmaya devam edelim ve sorularımız bir sonraki aşamaya taşıyalım…
Yani gerçekten size baktığında sadece beden değil “ruhunuzun derinini”, kim olduğunuzu, neden bu dünyada olduğunuzu, neden aynı anda aynı noktada olma şansına sahip olduğunuzu sorgulayabilecek ve bunu idrak edebilecek kadar derin bir kişi gerçekten mümkün ise ve bu kişiyi bulduğunuzda bu derinlikte bir ilişki yaşabilecek iseniz…
Tabii ki bu hayalimize zaman kavramını da eklemeliyiz.
Zamandan bağımsız, her ne zamanda veya mekanda olursanız olun, nerede yaşarsanız veya hangi medeni halde olursanız olun sizi gerçekten derinden bilebilecek bir kişinin varlığının gerçek olması olasılığı…
Ruh ikizimiz var mı?
Çok farklı kaynaklarda bulabiliyoruz tanımını; ruh ikiziniz eğer gerçek ise belki henüz tanışmadınız, belki hiç sorgulamadınız veya bugüne kadar benim bir diğer ruhum var mı diye arayışa girmemiştiniz… Çok farklı kaynaklarda ruh ikizleri ile ilgili çok ilginç yorumlarla karşılaşmaktayız fakat hepsinin ortak özelliği bu bağın çok derin, anlaşılması yaşamadıkça mümkün olmayan ve sihir gibi diye nitelendirebileceğimiz bir bağ niteliğinde olması. Burada bahsedilen çok yoğun bir çekimdir ve bu çekim dolayısı ile hiç tanımıyor olsanız bile hatırlama-tanıma ve “yıllardır tanıyormuş” gibi hissetmek de mümkündür.
Neden ruh ikizi ile karşılaşmak arayışı?
Bu karşılaşma ve birliktelikler bildiğimiz birlikteliklerden olmayacaktır. Karşılaşmanız mümkün olsa bile, bu iki kişi “birbirlerini geliştirmek” veya “dönüştürmek” üzere bir araya gelmişlerdir. Bu karşılaşma aslında her iki kişi için bir yandan bir sınav ve diğer yandan ise muhteşem bir tecrübe niteliğindedir. Çünkü dönüşüm etkisi kişilerin “aşmaları gereken” durumlar ile de ilişkilidir ki bu kişiler hayatımıza öylece giriveren kişiler de olmazlar. Çünkü genelde girişleri şok etkisi yaratır hatta yüksek çekim etkisi nedeniyle tam ters uçta negatif durumlar, örneğin bir araba kazası ile karşılaşmanız veya büyük kavgalar etmeniz ile başlayabilir…
Belki bu yazıyı okurken içinizden geçirdiniz, evet biliyordum diye, eğer ruh ikiziniz ile karşılaştınız ve burada bahsettiğimiz “itiş” sürecini yaşıyorsanız, bunu tüm kalbinizle hayat yolunuzun bir parçası ve tekamülünüzün çok önemli bir noktası olarak görebilirsiniz; çünkü çok farklı kaynaklarda bu süreç ortak bir görüş olarak “kendinizi gerçekten tanımak için muhteşem bir fırsat” olarak yorumlanmıştır. Aslında deneyimlediğiniz “ilahi sevginin” yani hiçbir şey almadığı durum da dahil olmak üzere sevgi verebilmeyi, sevebilmeyi deneyimleme halidir.
Eğer siz de halen “ruhunuzun diğer yarısı” ile karşılaşmadıysanız veya bir şekilde içinizden “evet biliyorum bu mümkün, onu bulabilirim” diyorsanız, bu konuda sizlere samimiyetle itiraf edeceğim:
Bu hafta sonu deneyimlediğim bir süreçte beni çok etkileyen Hazreti (Hz.) Süleyman ve Kraliçe Belkıs’ın hikayesi ile karşılaştım… O andan bu yana biliyorum ki bu hikaye bana yolumda “ışık” olacak…
Hz. Süleyman, İslam dininde kral ve peygamber ayrıca Musevilik ve Hristiyanlıkta ise kral olarak bilinir. Bugüne kadar dünya üzerinde yaşamış olan tüm insanlardan çok farklı güçleri (kuş dili bilme, değişik varlıkları yönetebilme gibi) ve hikmeti (bilme hali) olduğuna inanılır. 19 kardeşi içerisinde henüz reşit olmadan imparatorluk tahtına oturabilmiş ve Mısır’dan başlayarak çok geniş bir coğrafyada kırk yıl boyunca hükümdarlık yapmıştır. Hz. Süleyman’a ayrıca büyük bir varlık bahşedilmiş ve tüm dinsel kaynaklarda gücü, hikmeti ve yetenekleri ayrı ayrı yer bulmuştur.
Fakat Hz. Süleyman’ın hayatındaki en büyük dönüşüm, ruh ikizi Saba Krallığı Kraliçesi (Saba Krallığı günümüzde Yemen ve dolaylarını da kapsayan bölgede bulunan bir krallık) Belkıs ile karşılaşması ertesinde gerçekleşir. Saba Kraliçesi Belkıs (tarihte bilinen diğer isimleri Makeda, Lilith, Nukaule veya Nicaula) oldukça güçlü ve hükümdarlık kabiliyetleri ile bilinen bir kraliçedir. Hz. Süleyman ilk kez kendisine bir mektup gönderir ve kendi dinine geçmesi yolunda ricada bulunur. Belkıs bu daveti “ego” veya “gurur” gibi gücünü ön plana aldığı yönde değerlendirmez ve Hz. Süleyman’ın kendisinden beklediği şekilde ve bu davetin karşılığı olarak Hz. Süleyman’a elçiler göndererek hediyelerini sunar. Hz. Süleyman’ın varlığı o derece büyüktür ki, hediyeleri kabul etmez ve Belkıs’ı krallığına davet eder.
Bu davet, ruhları çoktan bir araya gelmiş olan Süleyman ve Belkıs’ın fiziki dünyada “bir arada bulunabilmeleri” için geri sayımı başlatır. Hz. Süleyman dünya üzerinde bilinen en önemli mucizelerden bir tanesini işte bu karşılaşmada Belkıs için hazırlar; Belkıs eşi benzeri olmayan muhteşem tahtını kendi yokluğunda bir odaya kapattırır, fakat Süleyman’ın kendisi için yaptırmış olduğu muhteşem Billur Saray içerisinde kendi tahtına çok benzeyen bir taht görür.
Hz. Süleyman sorduğunda ise gurura kapılmadan tahtın kendi tahtına çok benzediğini söyler ve Süleyman kendi evinde ağırladığı Belkıs’ı aslında kendi tahtında misafir etmektedir. (ki bu olay bugün halen çözülememiş olan moleküllerin parçalanıp tekrar birleştirilmesi yani ışınlanma mucizesinin de bugün halen araştırılmasının sebeplerindendir – Hz. Süleyman’ın Belkıs’ın tahtını nasıl getirttiği halen açıklanamamıştır.)
Bundan sonra Hz. Süleyman, Kraliçe Belkıs ile evlenir ve çok farklı kaynaklarda bu iki ruhun ikiz ruh olduğu ve Süleyman ile Belkıs’ın mucizeler dolu bir dönüşüm yaşadıkları paylaşılır.
Şu anda bu yazımı okuyorsanız, kalbinizden hissetmenizi dilerim; evren ruh ikizinizi arayışınızda ve bu muhteşem dönüşüm yolunuzda size “bir adım” daha ilerlemeniz için yardımcı olmaya çoktan hazır…