Felsefesinde sevgi, şefkat, samimiyet, farkındalık barındıran tüm ekollerde, tüm inanç sistemlerinde, tüm egzersizlerde ve elbette ve tabiî ki Yoga felsefesinde iletişim kurulan her alana dair sevgiye, şefkate, samimiyete ve yargısızlığa bir çağrı mevcut.
Yoga ve meditasyon pratiği her aşamasında dikkati tüm duyumlara yargısız bir farkındalıkla yönlendirmeye davet sunuyor. Düzenli yoga ve meditasyon pratiği ise zaman içinde bu farkındalığı matın dışına, günlük yaşama çabasız ve tamamen organik bir şekilde taşımaya katkı sunacaktır.
Bedenlerimiz; ruhlarımızın kılıfı, kutsal tapınağı, içinde yaşadığımız evlerimiz. Günlük hayatımıza farkındalığı dâhil ederek bedenlerimizi gözlemleyebiliriz. Benim bu makaleyle davetim beden ve beslenme ilişkisini özelde mercek altına almak.
Bedeniniz yaptığınız şeylere nasıl tepki veriyor, hissettiğiniz şeylere ve makalenin asıl sorusu ya yediklerinize nasıl tepki veriyor? Örneğin; kahve veya çay içtiğinizde bedene dikkat gönderin. Kalp atışlarında bir değişim, açlık/tokluk dengesinde bir farklılık, enerji seviyesinde artma veya azalma ve tüm bunların zihne ve gün içindeki akışınıza etkileri gibi…
Her birimiz, kendi bedenimizin ihtiyaçlarına yönelik seviyede farkındalıkla beslenmeyi seçerek bu seçimin çok katmanlı faydalarını deneyimleyebiliriz. Ben kendi adıma glutensiz ve laktozsuz beslenmenin pozitif etkilerini deneyimliyorum.
“Ay o çok zooor!” dediğinizi duyar gibiyim. Amacım sizi “bir şey”siz beslenmeye davet etmek veya bunun diğerlerinden daha iyi olduğunu savunmak değil. Size davetim farkındalıklı beslenmeye dair. Glutensiz ve laktozsuz beslenmek bana iyi gelen…
Sevgi, şefkat, samimiyet ve yargısızlıkla yediklerimiz ve içtiklerimize fiziksel bedenin ve dolayısıyla zihnin verdiği tepkileri gözlemlemek ve gözlemlediklerimize karşı da aynı sevgiyi, şefkati, samimiyeti ve yargısızlığı korumayı ilke edinmek zaman içerisinde hiçbir kitapta yazmayan, dışarıdan hiç kimsenin bize sunamayacağı o kendimize özel diyeti, o beslenme biçimini oluşturmamızı sağlayacaktır.
İyi hissettiren ve hissettirmeyenler birbirinden ayrılıp, iyi hissettirmeyenler; bazıları belki bir süreliğine veya tamamen bir seçenek olmaktan çıktıkça, iyi hissettirenler iyi hissettirmeye devam ettikleri süre boyunca veya daima hayatımıza dâhil oldukça beden ve bedenle ilişkimiz dönüşecektir.
Aldığı gıdaları daha kolay sindirebilen bir mide, daha kolay sentezleyip zararlı ve gerekli olmayanları daha kolay dışarı atabilen bir boşaltım sistemi. Sindirim ve boşaltımı daha az enerji harcayarak ve daha kolay tamamlayabilen tüm beden. Daha az yorulan, dolayısıyla daha enerjik bir vücut demek olacak.
Tüm bunların ortak sonucu doyma halini hücrelerinizde hissetmeye bir adım daha yakın, duygusal açlık krizlerinden bir adım daha uzak olmak demek olabilir. Enerjisi yüksek bir beden, enerjisi ve algısı açık bir zihni, dolayısıyla yüksek enerjisi ile dış dünya ile iletişimi daha kolay hale gelmiş bir zihinse daha yüksek tahammüle ve neşeye sahip bir kalbi getirebilir.
Kendi içinde, kendinden kendine doğru ilerleyen bir sevgi, şefkat, samimiyet ve farkındalık döngüsü bu. Sevgi, şefkat, farkındalık, samimiyet ve yargısızlıkla başlayan fiziksel beslenme alışkanlığı yine sevgi, şefkat, farkındalık, samimiyet ve yargısızlık taşıyan bir kalbe dönüşüyor ve hem içeride hem dışarıda bu döngüyü çabasız ve organik bir şekilde devam ettirebilmeyi daha mümkün kılıyor.
Bu beslenme şekline bir şans verdiğinizde görebileceğiniz en önemli şeylerden biri ise bu döngünün sadece bedeni değil, zihni ve kalbinizi de beslediği olabilir. Şu andan itibaren belki düzenli yoga ve meditasyon pratikleri için bir araştırmaya başlayacaksınız, belki ilk aşamada sadece dikkati beden farkındalığına yönlendirmeyi seçeceksiniz.
Ancak bu davete kulak vermeyi seçerseniz eğer, kendi özelinizde ve ihtiyacınızda tüm bunlar ve belki çok daha fazlası hepimiz için mümkün olabilir. Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Modern hayatta popüler, özünde antik bir deneyim: Yoga