Hepimiz “deliye” dönen aşıklarla ilgili hikayeler duymuşuzdur. Karşısındakini sevmek yerine onu bir takıntıya çevirenler veya karşısındaki istemediği bir şey yapınca eşyaları yakıp yıkanlar…
Ancak gerçek bir ilişki söz konusu olduğunda, çoğu insan ruhsal sorunları olan bir partnere nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili pek konuşmaz. Bu aslında geçmişte veya şimdi ruhsal sorunları olan birine yaklaşmaktan çok da farklı değil. Dünyadaki her 10 kişiden birinin hayatının bir döneminde bu kategoriye girdiği düşünülürse, bu tür insanlarla hiç karşılaşmadığınızı söylemek pek de gerçekçi değil.
Uplifers olarak biz de depresyon, anksiyete, posttravmatik stres bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu veya benzeri bir ruhsal sorunu olan biriyle ilişki yürütürken unutmamanız gereken gerçekleri sıraladık:
1. Ruhsal sorunları olmak istikrarsız olmak anlamına gelmez
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, şimdiye kadar zaten hayatınızda ruhsal sorunları olan biriyle karşılaşmamanız imkansız. İlk bakışta ruhsal sorunları olan birinin aşırılıklar yapan biri olduğunu düşünebilirsiniz ancak bu pek de doğru değil. Ruhsal sorunları olan biri çoktan kendisine uygun tedaviyi arayıp buluyor ve hayatının geri kalanına durumunun farkında olarak devam ediyor. Bununla baş etme yolları geliştirerek, mümkün olduğunca normal bir hayat geçirmeye çalışıyor.
Eğer flört ettiğiniz kişi, ruhsal sorunlarıyla ilgili kendini size açıyorsa, onun neyle mücadele ettiğini tahmin etmeden önce, onun size anlatmak istediklerini dinleyin.
2. Açık bir iletişime ihtiyacı olduğunu unutmayın
Bu aslında sadece ruhsal sorunları olan biriyle ilişki yaşayanlar için değil, herkes için geçerli. Ancak ruhsal sorunları olan biriyle ilişkinizi sürdürmek için kilit öneme sahip. Partnerinizin, ruhsal sorunları hakkında önyargı oluşmadan konuşabileceğini bilmesi için, ona açık bir iletişim kanalı bırakmanız gerekir. Bunu sağlamak için haftada bir gün belirleyip, o gün partnerinizin sizinle tüm duygularını ve düşüncelerini paylaşmasını isteyebilirsiniz.
3. Onu “düzeltmek” sizin göreviniz değil
Sevdiğiniz birinin herhangi bir sebeple acı çektiğini görmek en zor şeylerden biri. Üstelik sadece zor olmakla kalmayıp, ilişkideki gerilimi ve karmaşayı da artıran bir unsur. Ancak şunu unutmayın, sevdiğiniz biri zor zamanlar geçirirken onu desteklemek harika bir şey ancak daha mutlu ve sağlıklı bir hayat geçirmesini sağlamak sizin elinizde değil, onun kendi elinde olan bir şey. Onu dinleyebilir, mücadelesini destekleyebilir, neşelendirebilir, hatta uygun tedavi yöntemlerini bulması için yardım edebilirsiniz. Ancak bir sonraki aşamaya geçmesi için onu zorlayamazsınız. Onları bulundukları bu durumla kabul etmelisiniz. Bu, onlara yardımcı olmayacağınız anlamına gelmiyor ancak sizin önerilerinizi dinlememe ihtimaline karşı hazırlıklı olmalısınız.
4. Onun kendine göre bir “normal” anlayışı var
Eğer aranızdaki ilişkinin yürümesini istiyorsanız, onun kendi hayatına has gariplikleri olduğunu kabul etmelisiniz. Aynı ruhsal sorunları olmayan biriyle sürdürmek istediğiniz herhangi bir ilişkide olduğu gibi… Örneğin sosyal anksiyete sorunu yaşayan biriyle birlikteyseniz, hafta sonlarını kalabalık ortamlarda geçirmeniz pek de olası değil. Bu ilişkinin devam etmesini isteyip istemediğinize karar verirken, bunun aslında diğer tüm ilişkilerden farkı olmadığını düşünmelisiniz. Hepimizin değişmeyen özellikleri var ve hayatımızdaki insanlar ya bunu kabul edip bununla yaşamayı öğrenir ya da tam tersi olur. Bu durum ruhsal sorunlarımız olsa da olmasa da değişmez.
5. Her zamanki ilişki kuralları hala geçerli
Ruhsal sorunları olan biriyle birlikteyken bazı ilişki dinamikleri değişse de ilişkinin özü hep aynıdır. Onunlayken, diğerleriyle olduğundan farklı hissedersiniz. Ayrıca onun da diğerleriyle eşit olduğunu ve her ilişkideki kuralların burada da geçerli olduğunu unutmayın. Her ilişkide zaman zaman taraflardan birinin daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğu zamanlar olur. Sizin de desteğe ihtiyacınız olabileceğini unutmayın ve karşınızdakinin ruhsal sorunlarını bazı şeylerin bahanesi olarak kullanmasına izin vermeyin. Karşınızdaki size ne kadar özen gösterirse, siz de o kadar karşılık verirsiniz. Bu denge kuralı, her ilişkide geçerlidir.
Kaynak:
PsychCentral
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Ruhsal gücü artırmanın 5 pratik yöntemi
Psikolojik araştırmalardan öğrendiğimiz 5 şaşırtıcı gerçek
Psikolojik sorunlar 20’li yaşlara girerken ortaya çıkıyor
Rosenhan Deneyi: Akıl hastalarına konulan tanılar doğru olmayabilir mi?