Fiziksel güç ve sağlık, hatta ruh sağlığı epeyce alışık olduğumuz kavramlar iken, ruhsal güçten bahsedildiğini pek duyamayız. Ruhsal güç, ruh sağlığından farklı olarak hasta olmama halini tanımlamakla kalmaz; aynı zamanda kişinin duygu ve düşüncelerine hakim olma, zor koşullarda dahi olumlu bakış açısını koruyabilme düzeyi hakkında fikir verir. Ruh gücü yüksek insan özgüvenli, kendi değerlerine bağlı yaşayan ve kendi başarı, mutluluk tanımlarını kendisi yapacak kadar cesur olan kişidir.
Hayat kolayken ruhsal gücün yüksek olduğunu düşünmek çok kolay; fakat asıl güç insanın karşısına çıkan zorluklarla ve onlara gösterdiği tepkilerle değerlendiriliyor. Napoleon Hill’in dediği gibi;
“Ormandaki en güçlü meşe ağacı, fırtınalardan ve güneşten saklanmış olan değil; açık alanda rüzgar, yağmur ve kavurucu güneşe karşı var oluşu için mücadele edendir.”
İnsan da, zorluklara göğüs gerdikçe güçlenir ve burada önemli olan, her mücadeleden bir şeyler öğrenmektir.
Ruhsal gücümüzü arttırmanın yollarını siz Uplifers okurları için araştırdık ve birkaç başlık altında toparladık:
1. Kendinizden şüphe etmeyi bırakın
Duygusal ve ruhsal olarak güçlü olmanın birincil şartı, bir kötü haberin ya da olumsuz eleştirinin üstesinden gelemeyeceğimizi sanmayı bırakmak. Hayat, başımıza kötü bir şey geldiğinde sona ermiyor ve bu hayatta özgüven önemli bir yer tutuyor. Kendimizi başkalarıyla ve onların uzaktan çok güzel görünen hayatlarıyla kıyaslamak (burada sosyal medya önemli bir yer tutuyor ne yazık ki), yapmak istediğimiz bir şeyi yapabileceğimize inanmamak gibi, kişiliğimizi zedeleyen alışkanlıkları değiştirmeye çalışmalıyız.
Bunları yaparken de “öyleymiş gibi” davranmamalı, kendimizle ilgili fikrimizi gerçekten değiştirmeyi hedeflemeliyiz. Bilinçaltımız bizim göstermeye çalıştığımız şeyle değil, asıl fikrimizle ilgilenir. Örneğin, dışarıya pek de belli etmediğimizi sandığımız “asla başarılı olamayacağım” düşüncesi, kendimizi ağırdan satmayı hedeflediğimiz bir iş görüşmesinin orta yerinde su yüzüne çıkabilir. Dolayısıyla olumsuz düşünce, olumsuzluğun kendisini getirir.
2. Küçük şeylerle mutlu olmayı deneyin
“Her övgüyle çoğalmamayı, her yergiyle azalmamayı bilmek” diye özetleyebileceğimiz bu başlık oldukça basit: Aklımıza takılan en ufak olumsuzluklar peşimizde sürüklenerek, biz farkında olmasak da ruhsal enerjimizi tüketiyor. Hassas ve duygusal biri olmakta sakınca yok, ama zaman zaman omuz silkebilmekte, “bana ne!” diyebilmekte fayda var. Bu, duyguları göz ardı etmek demek değil, aksine onları daha iyi tanıyarak nasıl tepki vereceğimize daha doğru karar verebilmek demek.
3. Baskı altında sakinliğinizi koruyun
Sinir ve stres katsayısını yükselten bir durum ortaya çıktığında fevri bir harekette bulunmak yerine, sakin kalmak için elimizden geleni yapmak bizi uzun vadede zihinsel olarak rahatlatacaktır. Elbette tepki vermemekten, hakkımızı aramamaktan bahsetmiyoruz. Sadece, daha doğru ve “nokta atışı” bir tepki verebilmek için durumu değerlendirecek kısa bir zaman gerekiyor. Bunu yapabilmek için, tepki vermeden önce 10’a kadar saymak, bir e-maili göndermeden önce 3 kez okumak gibi klişe de olsa işe yarayan yöntemler denenebilir. Uzunca bir süre sinir bozan bir durumu ve bunun yarattığı duyguyu yazmak da faydalı olabilir; edebi bir eser olmasına gerek yok, içimizden geldiği gibi…
4. Farklı bakış açıları edinin
Kendimize, hayatımıza, problemlerimize odaklandığımız ve içlerinden çıkamayacağımızı sandığımız zamanlarda, olaylara farklı bir yönden bakmak işe yarayabilir. Bunun için bir dostla dertleşmek dışında, gönüllülük esasına dayanan işler yapmak, seyahat etmek ya da en güzeli, kitap okuyarak farklı hayatlara, farklı problemlere dalmak faydalı olacaktır.
5. Hedeflerinizi belirleyin
Hedef ve misyon belirlemenin, hatta bunları yazıya dökerek sürekli görebileceğimiz bir yere asmanın onları gerçekleştirmeye giden yolda faydalı olduğu kesin. Üstelik bunların kocaman hedefler olması da gerekmiyor. Daha önce değişim kası konulu yazıda bahsettiğimiz gibi, ilk adım mutlaka küçük olmalı ki, başarabildiğimizi görüp daha fazlasını yapmak isteyelim.
Takip önemlidir
Gün içinde uzun uzun düşünmeye ayırdığımız zamanlar yaratamayabiliriz. Ancak, en azından sabah kahvemizi içer ya da akşam dişimizi fırçalarken aklımızdan geçireceğimiz birkaç soru günü nasıl geçirdiğimize ya da yarından ne beklediğimize dair bir fikir oluşturacaktır.
Sabah soruları şöyle olabilir:
– Hayatımda memnun olduğum şeyler neler?
– Hayatta heyecan duyduğum şeyler neler?
– Şu anda hayatımda gurur duyduğum bir şey var mı?
– Şu anda hayatımda şükrettiğim bir şey var mı?
Akşam sorularına birkaç örnek ise şöyle:
– Bugün ne öğrendim?
– Bugün dünyaya ne verdim?
– Bugün hayatıma ne kattı, geleceğimi bir şekilde değiştirecek bir şey oldu mu?
– Şu an mükemmel olmayan ne var?
– Bir şeylerin istediğim gibi gitmesi için ne yapabilir ya da ne yapmaktan vazgeçebilirim?
Tıpkı fiziksel gücü artırmak için düzenli spor yapmak ve ağırlık çalışmak gibi, ruhsal gücü artırmak da uzun süren, zorlu bir süreç olabilir. İlerledikçe ağırlık artacağından, zaman zaman yorucu da olabilir. Bu süreci sorular sorarak takip etmek, koyduğumuz hedeflere ulaşmada ne noktada olduğumuzu bilmek açısından önemlidir.
Kaynaklar:
-http://selfcarers.com/2014/04/01/how-to-increase-mental-strength/
-http://advancedlifeskills.com/blog/emotionally-strong-during-adversity/
-http://www.forbes.com/sites/groupthink/2013/12/03/5-powerful-exercises-to-increase-your-mental-strength/
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. tıklayınız.