X

Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Suçluluk ve utanç

Utanç duygusu çok güçlü bir duygudur, öyle ki utanç duygusunu hissettiğimiz anda orada fazladan bir saniye bile durmak istemeyiz; kaçmak, yok olmak, yerin dibine girmek isteriz. Bu nedenle merkezimizde kalamayız. Fiziksel olarak kaçabiliyorsak oradan uzaklaşırız ya da bunu sözle yapabildiğimizde etrafa saldırarak suçlamaya başlarız.

Yok olmak demek, ölmek demektir aslında, yani utanç duyduğumuzda içgüdüsel olarak dışlanmaktan ve bundan dolayı yalnız kalıp ölmekten korkarız. İnsanoğlunun en büyük korkusu ölümdür. Ve utanç bize ölümü çağrıştırır.

Liv Larsson’a göre genelde kızgınlık ve suçluluk duyguları utançtan doğar. Peki bu duyguları düşman olarak görmektense ruhumuzu eğitecek birer dost olarak nasıl görebilir ve onların yolumuzu aydınlatmasını kendimizle olan bağlantımızı güçlendirmesini sağlayabiliriz?

Koşullandırılmış düşünce biçiminde suçluluk, kızgınlık ve utancın açığa çıkmasını sağlayan ben hatalıyım, yargılanmalıyım ya da sen hatalısın ve seni yargılıyorum. Bu oldukça çekici çünkü kolay olan yol bu.

Bu duyguları onurlandırıp kabul etmek için ihtiyacımız olan düşünce biçiminde ise ‘’Evet şu an seni yargılıyor ve suçluyorum. Kendimi de aynı şekilde ve bir adım geri çekilmek. Merak etmek.’’

Bana kendi yolculuğumda yardım eden şeylerden biri ise kendi kendine yetmeyi bırakmak oldu. Bu ise yakın arkadaşlıkların yüzeysel bir seviyede kalması. Keza romantik ilişkilerin de aynı şekilde olması gibi acı sonuçlar doğurdu. Ve sonra burada durarak ne öğrenebileceğim konusunda merak duymaya başladım.

Söyleyebilirim ki bunun içinden geçmek benim yıllarımı aldı. Bence hepimizin utançtan kaçma ve bir yerlerde öğrendiğimiz paternlerle hareket etme eğilimimiz var. Benimki kırılgan olan herhangi bir şeye karşı meydan okumaydı. Bunun adını  kendimce ‘’mücadele’’ olarak koymuştum.

Hiçbir zaman bu duygulardan kaçınmak için bir şey yapmaya gerek olmadığını bilmek. Aslında tüm hayatım boyunca bu duygulardan kaçınma için geliştirdiğim savunma ve kaçınma stratejilerini görüyordum. Bu da benim için büyük bir başlangıç noktası idi.

Kendi utancımın altında yatan ihtiyaçları gördüğümde  tam o an insan olma hali ve benim de bu insan olma halinin getirisi olarak mükemmel olmadığımı ve hata yapabilme hakkım olduğuna dair bir anlayış geliştirebiliyorum.

Utancı hissetmek ve biraz durup kendimizle bağlantı kurmak yerine bir başkasını yargılıyor dışarıya tepki veriyoruz. Utancı hissedip içinde kalmak o kadar zor ki hemen başka bir hale hızlı şekilde atlıyoruz.

Kızgınlık, suçluluk ve utanç duyguları genellikle birlikte geliyor bu yüzden başa çıkması zor. Tüm bunlar bana durmanın ne kadar önemli olduğunu söylüyor.  Günlük hayatımızda yapmadığımız bir şeyden söz ediyorum. O anda durmak, ne olduğuna çocuksu bir merak ve karşılayış göstermek ve her ne kadar nahoş bir şey olsa da beni rahatsız etse de o duyguyu kucaklamak.

Modern hayat bize hayatta hiçbir şeye ihtiyaç duymamak, hiç kimseye ihtiyaç duymamayı güçlü olmak adı altında öğretiyor. Bunun içerisinde oldukça vakit geçirdiğimi ve ilişkilerimin ne kadar bağlantı ve derinlikten yoksun olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Utançla karşılaşan hepimizin geri çekilme, karşı tarafa kızma, kendini eleştirme ve meydan okuma eğilimlerimiz var. Bazıları farklı kültürlerde daha fazla kabul gören davranışlar. Örneğin, bizim kültürümüzde öfkeli olmak, kendine ve başkalarına daha fazla kabul görüyor.

Sonuç olarak suçluluk, kızgınlık ve utancımızın altındaki ihtiyaçları kabul edip yaşamımızda ifade etmeye başladığımızda (bastırmak ya da kaçınmak yerine) iç kargaşadan özgürleşme yönünde seçimler yapabiliyoruz. İnsanı daha derin bir katmana taşıyor. Utanç ile birlikte gelen karşımızdaki insanı yargılama ya da suçlama gibi tepkiler yerine bunun karşısında aidiyet, kabul ya da haysiyet gibi ihtiyaçları görüp onlarla bağlantıya geçmek bizi içsel olarak özgürleştirip dönüştürüyor.

Kaynak: Kızgınlık, suçluluk ve utanç (Kitap) – Liv Larrson

İlginizi çekebilir: Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Korku

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale