dummy

Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Suçluluk ve utanç

Utanç duygusu çok güçlü bir duygudur, öyle ki utanç duygusunu hissettiğimiz anda orada fazladan bir saniye bile durmak istemeyiz; kaçmak, yok olmak, yerin dibine girmek isteriz. Bu nedenle merkezimizde kalamayız. Fiziksel olarak kaçabiliyorsak oradan uzaklaşırız ya da bunu sözle yapabildiğimizde etrafa saldırarak suçlamaya başlarız.

dummydummy

Yok olmak demek, ölmek demektir aslında, yani utanç duyduğumuzda içgüdüsel olarak dışlanmaktan ve bundan dolayı yalnız kalıp ölmekten korkarız. İnsanoğlunun en büyük korkusu ölümdür. Ve utanç bize ölümü çağrıştırır.

Liv Larsson’a göre genelde kızgınlık ve suçluluk duyguları utançtan doğar. Peki bu duyguları düşman olarak görmektense ruhumuzu eğitecek birer dost olarak nasıl görebilir ve onların yolumuzu aydınlatmasını kendimizle olan bağlantımızı güçlendirmesini sağlayabiliriz?

Koşullandırılmış düşünce biçiminde suçluluk, kızgınlık ve utancın açığa çıkmasını sağlayan ben hatalıyım, yargılanmalıyım ya da sen hatalısın ve seni yargılıyorum. Bu oldukça çekici çünkü kolay olan yol bu.

Bu duyguları onurlandırıp kabul etmek için ihtiyacımız olan düşünce biçiminde ise ‘’Evet şu an seni yargılıyor ve suçluyorum. Kendimi de aynı şekilde ve bir adım geri çekilmek. Merak etmek.’’

Bana kendi yolculuğumda yardım eden şeylerden biri ise kendi kendine yetmeyi bırakmak oldu. Bu ise yakın arkadaşlıkların yüzeysel bir seviyede kalması. Keza romantik ilişkilerin de aynı şekilde olması gibi acı sonuçlar doğurdu. Ve sonra burada durarak ne öğrenebileceğim konusunda merak duymaya başladım.

Söyleyebilirim ki bunun içinden geçmek benim yıllarımı aldı. Bence hepimizin utançtan kaçma ve bir yerlerde öğrendiğimiz paternlerle hareket etme eğilimimiz var. Benimki kırılgan olan herhangi bir şeye karşı meydan okumaydı. Bunun adını  kendimce ‘’mücadele’’ olarak koymuştum.

Hiçbir zaman bu duygulardan kaçınmak için bir şey yapmaya gerek olmadığını bilmek. Aslında tüm hayatım boyunca bu duygulardan kaçınma için geliştirdiğim savunma ve kaçınma stratejilerini görüyordum. Bu da benim için büyük bir başlangıç noktası idi.

Kendi utancımın altında yatan ihtiyaçları gördüğümde  tam o an insan olma hali ve benim de bu insan olma halinin getirisi olarak mükemmel olmadığımı ve hata yapabilme hakkım olduğuna dair bir anlayış geliştirebiliyorum.

Utancı hissetmek ve biraz durup kendimizle bağlantı kurmak yerine bir başkasını yargılıyor dışarıya tepki veriyoruz. Utancı hissedip içinde kalmak o kadar zor ki hemen başka bir hale hızlı şekilde atlıyoruz.

Kızgınlık, suçluluk ve utanç duyguları genellikle birlikte geliyor bu yüzden başa çıkması zor. Tüm bunlar bana durmanın ne kadar önemli olduğunu söylüyor.  Günlük hayatımızda yapmadığımız bir şeyden söz ediyorum. O anda durmak, ne olduğuna çocuksu bir merak ve karşılayış göstermek ve her ne kadar nahoş bir şey olsa da beni rahatsız etse de o duyguyu kucaklamak.

Modern hayat bize hayatta hiçbir şeye ihtiyaç duymamak, hiç kimseye ihtiyaç duymamayı güçlü olmak adı altında öğretiyor. Bunun içerisinde oldukça vakit geçirdiğimi ve ilişkilerimin ne kadar bağlantı ve derinlikten yoksun olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Utançla karşılaşan hepimizin geri çekilme, karşı tarafa kızma, kendini eleştirme ve meydan okuma eğilimlerimiz var. Bazıları farklı kültürlerde daha fazla kabul gören davranışlar. Örneğin, bizim kültürümüzde öfkeli olmak, kendine ve başkalarına daha fazla kabul görüyor.

Sonuç olarak suçluluk, kızgınlık ve utancımızın altındaki ihtiyaçları kabul edip yaşamımızda ifade etmeye başladığımızda (bastırmak ya da kaçınmak yerine) iç kargaşadan özgürleşme yönünde seçimler yapabiliyoruz. İnsanı daha derin bir katmana taşıyor. Utanç ile birlikte gelen karşımızdaki insanı yargılama ya da suçlama gibi tepkiler yerine bunun karşısında aidiyet, kabul ya da haysiyet gibi ihtiyaçları görüp onlarla bağlantıya geçmek bizi içsel olarak özgürleştirip dönüştürüyor.

Kaynak: Kızgınlık, suçluluk ve utanç (Kitap) – Liv Larrson

İlginizi çekebilir: Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Korku

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp