X

Ruh sağlığınızı korumak için 3 meditasyon önerisi

Önceki yazımda meditasyonun öneminden bahsetmiş ve meditasyon yapmaya yeni başlayacaklar için birkaç ufak tüyo vermiştim. İkinci meditasyon yazımda da herkes kendine uygun gördüğü tekniği seçsin diye birkaç farklı alternatif sunacaktım.

Gelin görün ki ilk meditasyon yazıma başladığımda bugün birçoğumuzun karantinada olacağını, birçok başka insanın da bu kaygı uyandıran ve yaşamı tehdit edici duruma rağmen kendilerini insanlardan izole ederek ya da insanlara birkaç adım mesafede durarak işlerine gitmeye devam etmek zorunda kalacaklarını tahmin dahi edemezdim. Ancak oluyor işte. Hiç beklemediğimiz şeyler, hiç beklemediğimiz zamanda vuku buluyor. Çünkü hayat tekinsiz ve tahmin edilemez bir düzene sahip. Hayat akışımızı kontrol edebileceğimiz illüzyonuna sıkı sıkı sarıldığımızdandır sanıyorum, hayal kırıklılığı yaşayabiliyoruz. Oysa bu işte içine doğduğumuz dünya. Sürprizlere ve beklenmedik felaketlere gebe.

Şimdi de bir felaketin içindeyiz. Düşünmek istemediklerimiz her gün yakamızda. Bu hiç de kolay değil. Kolay da olmayacak ama bu süreci en az hasarla atlatabilmek için öncelikle içinde bulunduğumuz durumu kabul etmek yardımcı olacaktır. Kabul etmek bazılarımıza boyun eğmek gibi gelse de… değildir.

Kontrolü bizim elimizde olmayan şeylerle savaşmak kadar enerji tüketici bir şey daha gelmiyor aklıma. Sağır birine avazımız çıktığınca bağırmak ve bizi duymadığı için öfkelenmek gibi… İşte bu noktada o kişinin sağır olduğunu artık kabul etmenin ve iletişim kurmak için başka bir yol bulmanın vakti gelmiştir.

Biz de bugünlerde önce kabul etmeyi deneyelim. Bu durumu değiştiremeyiz ama bu duruma karşı aldığımız tavrı değiştirebiliriz. İnsanız, tabii ki acı çekeceğiz. Tabii ki kaygılanacağız ve belki de çok korkacağız. Ama ne kadar acı çekeceğimize kendimiz karar verebiliriz.

Farkında mısınız? Ya da hiç düşündünüz mü? Belki ilk defa bu kadar yoğun şekilde tehlikede hissediyoruz, kendimiz ve çevremizdekiler için endişeleniyoruz. Oysa hep tehlikedeydik. Dünya hiçbir zaman mükemmel bir yer olmadı. Dünyayı yaşanabilir yapan bizdik. Bunu sabahtan akşama kadar var olan tehlikelere odaklanmadığımız için yapabiliyorduk. Yine aynısını yapabiliriz.

Mutsuz hissetmende bir sorun yok. Olumsuz şeyler düşünmeye başladığında sorun yok. Düşünceler gelip geçer. Duygular ifade bulur ve gider. Mutlu hissetmekten, ve keyifli şeyler düşünmekten hiçbir farkı yok. Duygular ve düşünceler birdir. Gelir ve geçer. Bunların hepsi sensin.

Meditasyon bu tavrı geliştirmene destek olan bir yöntem. Belki içinde bulunduğun duruma ve duygu durumuna yargısızca bakmana, kendini bir gözlemci gibi izleyerek, olduğun gibi kabul etmene yardımcı olur. Ben meditasyon tekniklerinden birkaçını yazdım. Sana uygun olduğunu düşündüğün birini yapmayı deneyebilirsin.

Zihni özgürleştirme – dinlendirme

Bu en sevdiğim ve en sık uyguladığım meditasyon tekniği. Karmaşık düşünceler ne zaman zihnime saldırsa, huzur meditasyonuna başvururum.

  • Odanızı loş duruma getirin. Rahat ettiğiniz bir yere dik olacak şekilde oturun. Eğer uyumayacağınızdan eminseniz uzanabilirsiniz de.
  • Pozisyonunuzu bulduktan sonra bedeninizi başınızdan, ayak parmaklarınıza kadar tarayın. Bedeninizin her bölgesine tek tek odaklanmaya çalışın. Örneğin sağ kolunuza; sağ kolunuzdaki kan akışına odaklanın, ne hissediyorsunuz, karıncalanma var mı, hareketlenme var mı, kanın damarlardan geçişini hissedebiliyor musunuz?
  • Bedeninizi tarama işlemi bittikten sonra derin bir nefes alın ve verin. Ondan sonra doğal nefes alışınıza devam edin ve bu ritmi bozmayın.
  • Şimdi zihninizi serbest bırakın. “Bunu söylemek kolay, yapmak zor” diyor olabilirsiniz. Ama merak etmeyin. O an birçok düşünce zihninize hücum edecektir. Faturalar, iş, güç, evliliğiniz, çocuklar, hastalıklar…vs. Düşünceler su gibi gelir, su gibi gider. Gelen düşüncelerle savaşmayın, onları bastırmaya çalışmayın, sadece kendinizi akışa bırakın. Hiçbir düşünceye odaklanmayın, onları görün, fark edin ve meditasyona devam edin. Düşünceler gelsin, düşünceler gitsin. İstikrarlı olun ve asla vazgeçmeyin.
  • Bir süre sonra açıklamakta zorlanacağınız hafif ve sihirli bir his içinizi kaplayacaktır. Uçar gibi hissedebilirsiniz. Ya da içinde bulunduğunuz alan büyüyor ya da küçülüyor gibi gelebilir size. Bunlar sizi rahatsız etmesin, aksine keyfine varın ve nefes alıp vermeye devam edin. İşte o an zihninizin boşaldığı, huzur ve farkındalık anıdır.
  • Meditasyonu bitirmek istediğinizde derin bir nefes alın ve verin. Gözlerinizi açın ve uzun süre sabit kalmış vücudunuzu gevşetin.

Nefes meditasyonu

Bu teknik zihni özgürleştirme meditasyonuna benzer, ancak birçok insan zihnine gelen düşünceleri ilk zamanlarda öylece kovmakta zorlanabilir. O zaman nefes iyi bir kurtarıcıdır.

  • Rahat ettiğiniz bir yere dik olacak şekilde oturun ya da uzanın.
  • Şimdi yavaşça nefes alış verişinizi izleyin. Ciğerlerinize giren nefese odaklanın, çıkan nefesin sıcaklığını düşünün.
  • Nefes alırken saymak zihninizin sayma işlemine odaklanıp başka bir şey düşünmesine engel olacaktır.
  • 4-7-8 nefes tekniği ile düşüncelerinizi özgür bırakabilirsiniz. 
  • Nefes alırken yavaşça 4’e kadar sayıyoruz.
  • Nefesimizi vermeden önce 7 saniye duruyoruz.
  • Nefesimizi verirken 8’e kadar sayarak içimizdeki tüm havayı çıkarmaya gayret ediyoruz.
  • Sayma işlemini tekrarlayarak birkaç kere yaptığınızda, nefes aldığınız süre içinde nefesinize ve sayılara odaklandığınızdan, o an içinde düşüncelerinizden arındığınızı görebilirsiniz.
  • Bu süreçte de düşünceler yine zihninize hücum edebilir ama siz aldırış etmeyin, geldiği gibi nefesinize geri dönün ve 4-7-8 tekniğini uygulamaya devam edin.
  • Bir süre sonra saymanıza bile gerek kalmayacak, zihniniz arınmış dinlenmiş ve devreden çıkmış olacaktır. Bu noktada nefesinize odaklanın ama kontrol etmeye çalışmayın.
  • Önceki teknikte bahsettiğim gibi uçar gibi hissetmenize neden olan o sihirli hisler yine meydana gelebilir. Bu hisleri gözlemleyin, akışta kalın ve doğal nefes alış halinizi sürdürün.
  • Huzurlu, dingin, zihnin özgürleştiği anda kalın.
  • Bitirdiğinizde derin bir nefes alın ve verin. Gözlerinizi açın ve uzun süre sabit kalmış vücudunuzu gevşetin.

İmgeleme meditasyonu

Aslında bu bir teknik değildir. Çünkü yukarıda bahsettiğim ve bahsetmediğim teknikler imgeleme yapmayı başarmak adına çalışılan tekniklerdir. Zihninizi odaklamayı öğrendiğinizde, dilediğiniz, istediğiniz düşünceye kanalize olmayı da başarabilirsiniz. Siz nereye odaklarsanız, içinizde bulunan hayat enerjisi de oraya akar. Eğer bu noktada artık kendinize güveniyorsanız ve yukarıda belirttiğim çalışmalarda kendinizi geliştirdiyseniz artık imgeleme yapabilirsiniz.

  • Öncelikle hedefinizi belirleyin. Yaratmak istediğiniz şeye, içinde bulunmak istediğiniz duruma karar verin. Bu kesinlikle inandığınız bir şey olmalı.
  • Gözlerinizi kapatın ve zihninizde net bir resim çizin. Gerçekleşmesini istediğiniz durumu, şu anda olmayı dilediğiniz zaman ve mekânı gözünüzün önüne getirin. Ayrıntılar önemlidir. Sizi yönlendirmemek adına örnek vermek istemiyorum ama hayatınızda istediğiniz her ne ise her ayrıntısını yaratmanız gerektiğini söyleyebilirim. Ayrıntıları canlandırın, görün ve yaşayın. Canlandırdığınız durumun içine dâhil olana kadar meditasyonda kalın.
  • Gün içinde de bu isteğinizi ve imgeleri zihninize getirin. Ancak üzerinde aşırı durmamanız çok önemli. Düşünceyi zihninize sadece misafir edin. Yükleyeceğiniz aşırı enerji engelleyici etki yapabilir. İstekleriniz konusunda net olun ama ısrarcı ve baskıcı olmayın.

Ne olursa olsun asla pes etmeyin. Meditasyon istek ve disiplin gerektirir. Başlarda zorlanabilirsiniz ve bu yeni başlayan herkes için geçerlidir. Hangi yöntem size daha kolay geliyorsa onun üzerine gidin ve uygulamaları pratiğe dökün. Bir kimse nefes meditasyonu ile daha kolay odaklanırken, bir başkası zihni özgürleştirmede kendini bulabilir. Size uygun olanı yine siz kendiniz belirlersiniz.

Unutmayın, tekrar etmek mükemmelleştirir. Meditasyon yapın ve düşünce kirliliğinin, baharı müjdeleyen cıvıl cıvıl kuşları duymanızı engellemesine izin vermeyin.

İlginizi çekebilir: Herkes için meditasyon: Hayatınızda meditasyona yer açabilmeniz için 3 öneri

Marianna Vasiliadiz: Psikoloji Lisans Eğitimimi Atina'da tamamladım (DEREE -The American College of Greece). Klinik Staj görevimi Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastenesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde yaptım. Üniversite yıllarımdan beri aldığım ve hala büyük bir adanmışlıkla uyguladığım Nefes ve Farkındalık temelli eğitimleri terapi pratiğim ile birleştirdim. Bir psikolog olarak geçmişte aldığım Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanısı ve Panik Atağı ciddi bir şekilde deneyimlemiş olmam, bugün beni özellikle Panik Atak sorunu yaşayan kişiler ve Kaygı Bozuklukları ile çalışmaya itti. Bu bağlamda Kaygı ve Panik Atağı Anlama - Panik Atak ile Başa Çıkma - Beden Farkındalığı - Gevşeme ve Nefesin Otonom Sinir Sistemi üzerindeki etkileri üzerine düzenli bilgilendirme ve uygulama seminerleri veriyorum. 2014 yılında Viyana Sigmunf Freud Üniversitesinde Alfred Langle ile Varoluşçu Psikoterapi, 2017 yılında Varoluşçu Akademi İstanbul'da Klinik Psk. Ferhat Jak İçöz ile 2 yıl süren Temel Varoluşçu Analiz Eğitimimi tamamladım ve Varoluşçu Psikoterapilerde İleri Çalışmalar Eğitimime devam ediyorum. Pandost Derneğinde ücretli ve ücretsiz danışan görmeye devam etmekteyim. Varoluşçu Psikoterapiler Derneği Üyesi ve Panik Atak Dostları Derneği Akademik Kurulu Üyesiyim.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale