Günümüzde insanların ruh sağlığını etkileyen bazı alışkanlıklar bulunuyor. Bu alışkanlıkların neler olduğunu ve bunlardan kurtulmanın yollarını öğrenmek, herkesi daha mutlu bireyler haline getirebilir.
1. Hayır diyememek
Geçen gün bir arkadaşımla konuşuyordum. Bana çocuğuna verdiği en büyük öğüdün “İstemediği şeylere hayır demek” olduğunu söyledi. Çok doğru bir anne öğüdü bence. Hele hele kültürel olarak hayır demenin saygısızlık olarak kabul gördüğü bir toplumda yaşıyorsak. Çocuk tacizcilerinden falan hiç bahsetmiyorum bile. İstemediğiniz, o ya da bu sebeple uygun bulmadığınız her şeye hayır deme hakkınız vardır. Kullanın lütfen. Çocuklarınıza da öğretin.
2. Sürekli telefonu kontrol etmek
Instagram, Facebook ve e-postalar. Bunu söylemek çok kolay değil günümüzde ama iş çığırından çıkmaya başlıyor. Bazen ben de o kadar kaptırıyorum ki saate baktığımda çok üzülüyorum çünkü o çok kıymetli zamanın büyük kısmı uçmuş gitmiş ve geri gelmesine imkan yok. Lütfen gün içinde neler yapacağınızı planlayın ve belli işleri bitirmeden de telefonunuzu elinize almayın. Başka türlü odaklanmanız ve işlerinizi bitirmeniz mümkün olmayacak. Bir süredir kurumsal hayatta değilim ama çok merak ediyorum. Sosyal medya çığırından çıkmaya başlayalı beri acaba mesaiye kalanların oranında artış var mıdır? Bence kesin vardır.
3. Düzenli olarak yoğun ajandayla çalışmak, spor ve beslenmeye dikkat etmemek ve bunu alışkanlık haline getirmek
Gece yatakta bir gün sonrasının yapılacaklar listesinin gözden geçirmek. Gece 3’te kalkıp unutmamak için liste çıkardığım zamanlar çok olmuştu ve yalnız değildim. Bunu çok iyi biliyorum. Bu neyin göstergesi biliyor musunuz? Aslında kaliteli bir uyku uyumuyorsunuz. Uyuduğunuzu sanıyorsunuz ama beyniniz arka planda durmadan çalışıyor. Onun için de muhtemelen sabah yorgun uyanıyorsunuz. Herkesin en az 7 saat uykuya ihtiyacı var. Hareket etmeye ve güzel güzel beslenmeye ihtiyacı var. İşiniz bu üçünü yapmaya bile engelse iyice bir düşünmenin zamanı gelmiş demektir. Belki de o iş size uygun değildir. Ya da önceliklerinizi gözden geçirmeniz gerekiyordur. Konuyla ilgili geçen haftaki yazımı kaçırdıysanız göz atmanızı öneririm. https://www.uplifers.com/istifa-etmek-ne-zaman-dogru-bir-karar-olur/
4. Evde çok fazla zaman geçirmek
Evimizi çok seviyor olabiliriz. Ne mutlu. Sevelim zaten. Ama gün ışığından yoksun kalmak vücudumuzda D vitamini eksikliğine yol açar. Bu da sizi depresyona kadar götürebilecek sebepler içinde sayılabilir. Hollanda’da yaşadığım yıllarda sıkça duyduğum bir şeydi. Psikologlar depresyon tedavisi olarak önce güneşi öneriyorlardı. Malum Hollanda her daim gri ve kapalı havası olan bir Avrupa ülkesidir. Depresyon reçetesi: Güneşli bir yerde tatil. Eğer tatil şansı yoksa da solaryum. Yani yapay ultraviyole ışığı. Bunların ev tipi olanları da var. Bildiğin ışığa karşı oturuyorlar ki vücutları dengelensin. Ne acı. Biz çok şanslıyız ki sık sık güneşi görebildiğimiz, havası mis bir memlekette yaşıyoruz. Düzenli olarak temiz hava, bol güneş alımını ihmal etmeyelim. Ev kuşu olmak her zaman da iyi bir şey değil.
5. Olumsuz düşünmek ve yapılan her hatada kendimizi suçlamak
Farkında olmadan yaptığımız hatalardan biri de kendimizi suçlamak. “Ne kadar salağım.”, “Ne kadar aptalım.” cümlelerini kurmayanımız yoktur sanırım. İstem dışı yapıyoruz aslında ama bunu yaptığımızı fark ettiğimizde hemen kendimizi kontrol altına almalıyız. Kelimelerin gücü çok büyük. Atalarımız bile ne demiş: “Bir şeyi kırk kez söylersen olur.” Çok ama çok doğru bir söylem. Geçen gün izlediğim bir TED konuşmasında güçlü olmayan kişiliğe sahip insanların, güçlü kişilerin duruş ve mimiklerini sadece taklit ettiklerinde bile davranışlarında değişiklik olabildiği söyleniyordu. Demek ki kullandığımız kelimeler ve beden dilimiz çok önemli. Kafamızdan olumsuz düşünceleri atıp, kendimizi suçlamaktan vazgeçeceğiz.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Karmaşık zamanlarda akıl ve ruh sağlığınıza iyi gelecek öneriler
Sağlığınızı ve iç huzurunuzu hızlıca iyileştirecek meditasyon teknikleri
Ruhunuzu besleyecek bilge Kızılderili atasözleri