X

Rota yeniden oluşturuldu: Pamukkale

Uzun bir ara oldu. “Neden yazmadım? Ne oldu? Ne mani oldu?” Sorular uzar gider ve cevaplar da pek buraya ait değil gibi ne dersiniz? Platform olarak gezi yazıları yazdığım bir köşe nihayetinde. Yazdıkça –bu bir de yürüdükçe olur bana– açıldığımı hissediyorum. Rahatladığımı… Derin nefes alıp vermek gibi… Bir iç ferahlaması. O zaman neden bir süre yazamadım? Bunun cevabı kafa karışıklığı değil de nedir? Bazen olur bana, size de olur mu? Ama artık geldim ve hep varım diyorum. Kendimin kendi ilacıyım, yeniden fark ettim ve unutmaya müsaade etmeyeceğim.

O zaman hoş geldim!

Nefis bir yer anlatacağım size. Evet gidenler oldu, duyanlar da. Ya da bir gün gitmek isteyenler de çıkacaktır. Ama yeter ki görün. Görenler de bana Instagram hesabımdan yazabilir mi? Zira yorumlarınızı merak ediyorum.

Anlatacağım yer Pamukkale. Öyle bir ‘vaow’ alır mıyım acaba? Bir Bodrum ya da AlaçatıBodrum  değil. Neden mi burası? İki nedeni var: Biri geçmişe özlem diğeri de Antik Havuz. Tanrım ne deneyimdi! Ölmeden yapılacaklar listesi yapıyorsanız içerisinde burası da olmalı. Geçmişe özlem dedim ya, canım dedem getirdiğinden ve tabii ki yanımda annem oluşundan. Yaklaşık 35 yıl önceki bir mazi ve ikisi de şu an birer yıldızlar. Anıları baki…

Antik Havuz dedim bu nasıl bir şeydir? M.Ö.7. yy’daki depremle yıkılan sütunlar, serbest kalan termal sularla oluşan suyun altında kalmışlardır. Oluşan bu havuz termal su olduğundan yaz kış 36 derece arkadaşlar. Manzara fotoğraflarla pekişecektir. Keza Mayıs ortası yağmurlu bir güne denk geldim. Yağan yağmurda o sıcak suda ben ve turistler pek mutluyduk. Evet Türk sayısı o kadar az ki! Cumartesi günüydü bir de. Evet ören yeri (giriş 35 TL) ve ekstra bir  de havuz için para alıyorlar (32 TL).Ucuz değil ama nelere para vermiyoruz? Buralara nasıl sıra gelmiyor asıl mevzu bu bence. Denizlilerin bile görmediği yerlerden biri olduğunu düşünürsek.

Antik Havuz, antik kent Hierapolis olarak geçen Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 197 yılında kurulan şehirde yer alıyor. Bu antik havuz aynı zamanda Klopatra Havuzu olarak da anılıyor. Pamukkale Travertenleri’nin hemen bitişinde… Bu ören yerine girdiğinizde –yaklaşık 4 km’lik bir yürüyüş parkuru bahsettiğim– başlangıç rotanızdaki güney kapısını Frigya döneminden kalan mezar kalıntıları ve anıtları karşılıyor. Devam ettiğinizde ise bu şehrin Bağdat Caddesi gibi düşündüğüm ana caddesi olan “Frontinus Caddesi” karşılıyor.

Yola devam ettiğimizde de önümüzde beklenen konu “Antik Havuz” çıkıyor. Havlu, mayo almamak deliliğini yapmadım tabii ki. Ömrümde en çok yapmak istediklerim listemin top 10’nunda yer alan bu deneyim için bu gezi. Veee ta ta!!! Havuz nasıl mıydı? 7.yy’dan beri yerlerde kalan sütunlar ve taşlar, 36 derece, yağan yağmur ve sessizlik. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır derler ya. İşte bu da o anlardan biri. Gidin, görün ve yaşayın. Bana da yazın. Bunu okuyarak 1 kişi bile bu planı yapsa ne mutlu bana. Ülkemizin zenginlikleri bizimle buluşmayı bekliyor.

Antik Havuz keyfinden sonra yukarılara çıkarak Antik Tiyatro’yu ve Pamukkale’nin meşhur travertenlerini deneyimledik. Antik Tiyatro’ya adım atar atmaz içimi bir ürperme aldı. Size de olur mu bazen? Bu, zamansızlığın ve insanın ne kadar göçebe olduğunun bir kanıtı gibiydi. Ne manzara…

Kendi adıma söylersem travertenler biraz hayal kırıklığı. Özellikle biraz yıpranma payı bıraktım, aynı bulamayacağımı okumuştum. Hem kalabalığı hem de güvensiz bir gezi rotası –kaygan zemin ve güvenlik olmaması anlamında– olması sebebiyle çok zaman geçirmedim. Hemen yakınındaki Arkeoloji Müzesi (giriş 5 TL) daha cazip geldi ve çok değdi. Bana güvenin.

Tüm gün bu ören yerinde geçebilir, geçiyor da. Hava şansımıza yeniden bozduğundan geldiğimiz yolu tekrar dönerek bu güzelim yere veda ettik. Pamukkale bir şans verilecek bir yer. Görülmesi gereken yerlere eklenmeli. Bir hafta sonu yeter. Pamukkale yakınında kalınacak bir otel bulmak çok kolay, hatta burası pansiyonlarla dolu. Çok da uygun.

Diğer günümüzü otelimizin yakınında –yürüyerek 15 dk– olan Karahayit Köyü’ne geldik. Burada meşhur Zafer Gazozu içip yine meşhur Kırmızı Su’yu görmeye geldik. Yine termal su. Burası oteller anlamında da termal ve SPA özelliklerine sahip. Gezmesi rahat bir köy, insanları çok yardımsever.

Günümüzün geri kalanını otelimizde termal su ile değerlendirdik. Pazar akşamı da uçağımızla evimizin yolunu tuttuk. Bir hafta sonu gibi değil de bir hafta gibi gelen, ruhu besleyen, kafayı dağıtan bir deneyimdi.

Bazen bilindik o güvenli dediğimiz yollar çıkmazdır.

Bırakın hayat rotayı yeniden oluştursun!

 

İlginizi çekebilir: “Kaldırın bütün taşları dünya hemzemin olsun” dedirten bir Edirne turu

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale