X

Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 8 – Meydan okuyan

Enneagram İle Kendini Tanıma yolculuğunun yeni konuğu HelloBrideCo’nun kurucusu Selin Özçelik.

Hello Bride Türkiye’nin ilk gelin konseptli mağazası. Düğün sürecini farklı farklı yerlerde koşuşturmak yerine tek bir yerde pek çok ihtiyacı halledebilmek üzerine kurulmuş. İlk başta insan bir organizasyon şirketi gibi düşünüyor ama tam olarak değil. Konseptlerini Selin’den daha detaylı dinleyeceğiz tabii ama sosyal medya üzerinden Selin’in bu işteki temel motivasyonunu anlatan sloganını paylaşmadan geçemeyeceğim:

“Kabarık gelinlikleri tarihten siliyorum kısmetse!”

Şimdi gelelim Selin’in mizacına…

Kendisi bir Tip 8. Yani Meydan Okuyan. Zaten gördüğünüz üzere tüm kabarık gelinliklere meydan okuyor.

Meydan Okuyan Tipi (Enneagram Tip 8) hatırlayan var mı? Eğer neydi bu tipler hatırlayamıyorum diyorsanız, sizi önce buraya alalım. Ama ben yine de şuraya Meydan Okuyan Tip hakkında kısa bir alıntı yapayım:

Tip 8 – Meydan Okuyan

8’lerin hayatta temel olarak odaklandıkları şey “bağımsız olmak.” O sebeple, “muhtaç olmak” en büyük korkuları. Çevrelerinde korumacı ve dominant tavırları ile tanınan 8’ler, güçlü olmak ve kontrolü ellerinde bulundurmak isterler. Sahip olduklarını korumak ve bulundukları ortamda adaleti sağlamayı sorumluluk olarak üstlenirler. Kararsızlıktan, belirsizlikten, kısıtlanmaktan ve kontrol edilmekten hoşlanmazlar. Duyguları göstermenin zayıflık olarak görüleceğini düşündükleri için, hislerini direkt ifade etmek yerine koruyucu tavırları ile gösterirler. İnisiyatif alabilecekleri ortamlarda mutlu olurlar.

Kendini güvende hissettiğinde

Güçlerini kendi otoritelerini hissettirmek yerine başkalarını desteklemek ve güçlendirmek için kullanabilirler. Kırılgan yönlerini sevdikleriyle daha rahat paylaşabilir, çevrelerine daha sevecen ve şefkatle yaklaşırlar. Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışırlar.

Kendini streste hissettiğinde

Üzüntü, acı gibi, zayıflık göstergesi olarak gördükleri duygularını saklayabilmek için daha agresif davranabilirler. Baskıcı tavırlar sergileyebilirler. Öfkelerini kendilerine yönelttiklerinde ise kendilerini zayıf hissedip kendilerini dış dünyaya kapatma eğiliminde olabilirler.

8’leri 8 yapan özelliklerin en başında bağımsızlık arayışları gelir. Be sebeple de genellikle kendi işlerini kurma eğiliminde olurlar. Düşüncelerini net bir şekilde ifade etmeleri ile meşhurdurlar. Kendilerine sorsak “Yok canım tabii ki de karşı tarafı kıracak bir şey söylememeye özen gösteririm” der. Selin de aynen bu cümleyi kurdu. Peki çevrendekiler bu konuda seni nasıl değerlendiriyor diye sorduğumda ise “Evet, onlar düşündüğümü direkt yumuşatmadan söylediğimi söylüyorlar” dedi. Bunun sebebi ise 8’lerin düşüncelerini direkt ifade etmenin kırıcı olabileceğini düşünmemelerinden kaynaklanıyor. Çünkü kendileri de karşı taraftan aynı netliği bekliyor.

8’lerin bir diğer belirgin özelliği ise detayları, süslü cümleleri, uzun uzun anlatılan olayları dinlemekten hoşlanmamaları. Bu özellikleri iş yapma tarzlarını de belirliyor tabii. Hızlı karar vermeyi ve hemen eyleme geçmeyi tercih ediyorlar. Benden size tavsiye eğer bir 8’e proje sunacaksanız önce sonuçtan başlayın; yani o projenin ne kadara mal olacağı ve ne kadar sürede biteceğinden.

Merhaba Selin! Hello Bride hayırlı olsun. Ben, zihninde sade bir gelinlik tasarlarken gelinlikçiden Monaco prensesi gibi çıkanlardanım, itiraf ediyorum. O yüzden keşke Hello Bride’dan sonra evlenseydim diyorum. Biraz anlatır mısın Hello Bride’ı? Nasıl bir konseptle ve motivasyonla yola çıktın?

Uzun süren eğitim hayatım sonunda aslında ‘gerçekten’ ne yapmak istediğimi, tüm bu eğitimlerin başında değil, zaman içinde farklı işlerde çalışırken fark ettim. Fakat bildiğim tek bir şey vardı, o da asla masa başı iş yapamayacağımdı. Ancak sürekli hareket halinde olduğum, yeni bir şeyler ortaya çıkardığım, kimseye boyun eğmediğim ve dikkat çeken bir işte mutlu olabildiğimi fark ettim. Hello Bride’ı biraz hayatın beni yönlendirmesi, biraz da kendi düğünümü organize etmenin verdiği coşkuyla açmaya karar verdim aslında.

Ülkede düğün mevzusu gereksiz büyütüldüğü için evlenmeye karar veren çiftler her kalem için onlarca yer gezip, pek çok kişiyle iletişime geçmek zorunda kalıyorlar. Ben de bundan hareketle hem insanların hayatını kolaylaştırmak hem de tabii ki Türkiye’de bir ilki yapmak istediğim için Hello Bride markasını yaratmak için kolları sıvadım.

Ve sonuç itibarıyla tam tamına bir ay içinde gelinlikten nedime hediyelerine, çiçekten davetiyeye kadar gelin olmaya hazırlanan kişilerin ihtiyaç duyacağı tüm ürünlerin satıldığı Hello Bride konsept mağazasını açtım.

Kendi işini kurma düşüncesi ortaya nasıl çıktı?

Az öncede bahsettiğim gibi ‘masa başı’ işlerinde çok zorlandığım, ast-üst ilişkisinin iş yapmanın önüne geçtiği kurumlarda mutsuz olduğumu hissettiğim için benim kendi işimi kurmaktan başka şansım yoktu aslında.

Belki ikizler burcu olmamdan da kaynaklı olarak aynı anda pek çok işi yapmaktan keyif duymam, odaklandığım mevzulara karşı sürekli olarak kendimi yenilikçi fikirler yaratmak için zorlamam ve en çok da aklıma gelen bir fikrin benden önce başkasının hayata geçirmesi korkum sebebiyle kendi işimi kurdum ve şu anda yaptığım şeyden çok memnunum.

Hello Bride’ın tohumları kendi düğününü organize etmenle atılmış oldu öyleyse?

Evet aynen öyle oldu. Kendi düğünümün tüm süsleme detaylarını organize ettikten sonra yine ülkede olmayan bir şey yaptım ve bir düğün blogu açtım. “Pembe Şampanya” adını verdiğim blogum için bir de YouTube kanalı açtım. Kanaldaki video sayım arttıkça düğün sektöründeki çevrem de genişledi.

Bu süreçten o kadar çok zevk almaya başladım ki, aslında hep istediğim ama geri plana attığım “Avustralya’dan gelinlik getirip, burada satma” hayalim bana kendini hatırlatmaya başladı.

Sonrasında bunun maliyetlerden ötürü çok ilerde gerçekleşebilecek bir hayal olduğunu fark edip, aksesuar ile ilgili bir şeyler yapmaya karar verdim. Fakat mağaza aramaya başladığım ikinci gün şu andaki Hello Bride mağazasını bulduğum için, aksesuardan çok daha fazlası için çalışma fırsatı bulmuş oldum.

Ve en büyük istediğim Hello Bride’ı, modern, zarif ve gerçekten herkesin aynı ürünleri tercih edip aynı göründüğü yaşadığımız dönemde, farklı bir şeyler yapmak isteyen kişilerle buluşturmak.

HelloBride’dan önce neler yapıyordun?

İktisattan mezun olup pazarlama bölümünde yüksek lisans yaptıktan sonra, pazarlamayla ilgili bir şeyler yapmak amacıyla birkaç iş başvurusunda bulundum. Tabii ki olayla uzaktan yakından alakam olmadığı için işlere kabul edilmedim ve acaba ne yapsam diye uzunca bir süre düşündüm. Bu sıralarda şu anda çok popüler olan blogger’lık işleri yeni yeni başlıyordu. Ben de bu furyadan moda pazarlaması (yine yapılmayanı yapayım motivasyonu) konusunda yazılar hazırlayarak faydalanmaya karar verdim. Blogu takiben İstanbul Moda Akademisi’nde Moda Yönetimi programına başladım ve dijital bir moda platformunda editörlük ve sosyal medya uzmanlığı yapmaya başladım. Burada çalıştığım süre zarfında hem yazma kabiliyetimi geliştirdim, hem de sektörde iş yapan insanları tanımaya başladım.

Akabinde burada edindiğim tecrübeyle Elle Dergisinin dijital bölümüne geçiş yaptım. Tüm bunları yaparken moda haftasında tanıştığım bir arkadaşımla blogger’ların kendi ürünlerini satabileceği “Blogger Bazaar” adlı bir alışveriş  etkinliği düzenlemeye başladık. O zamanlar bu tarz etkinlikler hiç ama hiç olmadığı için, bizimki epey ilgi gördü ve biz de bu yüzden arka arkaya yedi kez düzenledik. Bu süreçte hem sektörde çevre edinmiş olduk hem de markalarla farklı işler yapmaya başladık. Yine hayatın da yönlendirmesiyle bu arkadaşımla bir etkinlik ve sosyal medya ajansı açtık ve yine o zamanlar hiç ama hiç yapılmayan mekan sosyal medyası yapmaya başlamış olduk.

Yaklaşık dört sene boyunca onlarca projeyi hayata geçirdikten sonra ben evlendim ve ortağımla ayrıldık. Sonrasında ben freelance olarak sosyal medya işi yapmaya karar verdim halen de bu işe devam ediyorum.

Kendi işini yapmanın senin için güzel yanları neler?

Kendi işimi yapmanın benim için sayısız güzelliği var tabii ki. Aklıma ilk gelenler; fikirlerimi hızlıca hayata geçirebilmem, genel olarak kararları kendi kendime verebilmem, sorumluluğun sadece bana ait olması ve en zorlandığım anlarda bile sonuçtan mutlu olacağımı bildiğim bir işi yaptığımı bilmek.

Peki nerelerde zorluyor seni?

Beni sürekli hatta her dakika destekleyen bir ailem olmasına rağmen işlere tek başıma koşturduğum için bazen fiziksel ve zihinsel olarak gerçekten çok yoruluyorum. Tabii ki her yeni markanın en az bir yılı kendini tanıtmak ve kabul ettirmekten geçiyor. Ama ben tez canlı bir Selin olduğum için bu sürecin normalden daha hızlı gelişmesi için kendimi sürekli zorluyorum. Bu da bahsettiğim yorgunluğun sebeplerinden biri. En zorlandığım kısım da duygularımın hızlı değişmesi. Özetle kendi kendimi zorluyorum.

İş kurmak ve süreci yönetmek senin de dediğin gibi insanın hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlayan bir durum. Hatta duygusal olarak da. Vazgeçmeyi düşündüğün anlar oldu mu / oluyor mu hiç? O zamanlarda devam etme motivasyonunu nasıl sağlıyorsun?

Aslında pek olmuyor diyebilirim. İstemediğim bir durumla karşılaştığımda, modumun çok çabuk düşebildiğini bildiğim için hemen sevdiğim bir şeylerle kendimi oyalamaya çalışıyorum. Hayatta ne yapmak istediğimi 30 yaşında buldum, o yüzden geç buldum erken kaybettim demek istemiyorum. Özetle, enerjimi düşürmeye çalışan her şeyle savaşabilmek için vazgeçmeyi aklımdan dahi geçirmiyorum.

Zorluklardan kaçmak hepimizin sıkılıkla sığındığı bir liman. O yüzden zorluklarla ilgili sorularım bitmiyor. Karşılaştığın zorlukların hangi özelliklerini güçlendirdiğini hangilerini törpülediğini düşünüyorsun?

Çok çabuk sinirlenebilen biriyken şu anda sabır kapasitemin genişlediğini düşünüyorum. Bence bu benim gibi biri için müthiş bir gelişme. Onun dışında duygularımı hemen belli eden biriyken şimdi daha ‘profesyonel’  davranabiliyorum. Bu iş beni epey geliştirdi gerçekten.

Hem Hello Bride’ı yönetip, hem de sosyal medya uzmanlığı yapmaya devam ettiğim için bazı zamanlarda çok yorulduğum oluyor. Fakat aynı anda birçok işle uğraşmazsam mutsuz olmam sebebiyle, bu yönümü daha da geliştirmiş olabilirim sanırım.

Hayatta yapılan tercihlere mizaç penceresinden baktığınız zaman aslında ne kadar paralel olduğunu fark ediyorsunuz. Hayattan beklentilerimizi, önceliklerimizi, kişilik özelliklerimizi bilmek aslında bize yol haritasını veriyor.

Başka enneagram hikayelerinde görüşmek üzere,

Keyifli okumalar…

HelloBride’ı yakından incelemek isterseniz Instagram hesabına ve web sitesine göz atabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 3 – Başarı odaklı

Psikolog Zeynep Ozgen: Gözlemlemek mesleğimin, deneyimlemek mizacımın yapı taşı. Hazır zihnim çalışır, dilim iki kelimeyi bir araya getirir, ellerim yazarken, öğrenebildiğim kadar öğrenmek; anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale