X

Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 3 – Başarı odaklı

Enneagram ile kendini tanıma yolculuğunun bu ayki misafiri Başak Kablan.

Başak’ın kendini, kişisel gelişim yolculuğunu, izlediklerini, gördüklerini, yaptıklarını-yapamadıklarını anlattığı bir YouTube kanalı var. Yani popüler tabir ile kendisi bir YouTuber. Kanalını açalı çok uzun zaman olmamasına rağmen 300’e yakın video var. Ben bu yazıyı yazarken sayının kaça çıkacağını Allah bilir. 

9 farklı mizaçtan bahseden Enneagram Mizaç Modeline göre Başak Tip-3 (Başarı Odaklı). YouTube kanalının ana sayfasında ise “Bu bir başarı hikayesi değil, başaramama hikayesi. Ben hiçbir zaman başarılı bir insan olmadım. O yüzden bu kanalda hiçbir zaman başarının, istikrarın, mükemmelliğin hikayesini göremeyeceksin” diye başlayan bir video var.

Kanaldaki videoları izlediğinizde kendinize yakın bulacağınızı düşünüyorum. Eğitim, iş hayatı/işsizlik, hayatın anlamı, ilişkiler, idealler, toplumun hayata etkileri gibi hepimizin yakından tanıdığı konuları kendi bakış açısı ile gündeme getiriyor. Bununla birlikte seyahatlerini, okuduğu kitapları, izlediği filmleri ve belgeselleri de paylaşıyor. Yani Başak’ı dinlediğinizde bir marka lansmanına gitmiyor, kusursuz kurgulanmış bir video seyretmiyorsunuz. İşte tam da bu sebeple bu yazı dizisinde Başak’ın da olmasını çok istedim. Etrafımızda samimiyetten ödün vermeyen, kendini tanımaya niyet etmiş ve bu anlamda elini taşın altına koymaktan çekinmeyen  insanların olması çok önemli. Umuyorum bu yazı da diğer röportajlar gibi hayatınıza bir renk daha katmaya vesile olur.

Etrafımızda samimiyetten ödün vermeyen, kendini tanımaya niyet etmiş ve bu anlamda elini taşın altına koymaktan çekinmeyen  insanların olması çok önemli.

Bu arada eğer bu satırları okurken içinizden “aman canım YouTuber olmakta ne var gibi?” bir düşünce geçiyorsa sizi önce bir konu belirleyip kamera karşısına geçip anlatmaya, sonrasında videoyu düzenlemeye davet ediyorum. O halde, önce Başarı Odaklı Tip 3’ü önceki yazılardan alıntılayarak hatırlayıp sonrasında Başak’ı dinleyelim. Keyifli okumalar.

Tip 3-Başarı Odaklı

Yaptıkları işlerin başkaları tarafından fark edilmesi ve etki yaratması 3’ler için önemlidir. Sonuç odaklı olduklarından meselelere olan yaklaşımları pratik ve iş bitiricidir. Hedef belirlemek ve rekabet içinde olmak motivasyonlarını canlı tutar. Çevrelerinde iş kolik olmalarıyla nam salmışlardır. Fakat kendisine sorsanız bunun iş koliklik değil “yaşamın kendisi” olduğunu söylerler. Zorluklar karşısında hem kendilerini hem de çevresindekileri motive ederler. Hızlı ve verimli iş üretilmesi gereken ortamlara kolay uyum sağlarlar. Temkinli hareket edip yavaşlamaktansa, hızlı ilerleyip problem çıktığı zaman çözüme odaklanmayı tercih ederler. Bu sebeple detaylara dikkat edilmesi ve risk analizi yapılması gereken işlerde zorlanabilirler.

Kendini güvende hissettiğinde: Hızla harekete geçmek yerine ön hazırlık yaparak daha emin adımlarla ilerlemek isterler. Problemleri tespit edip, tedbir almaya odaklanırlar. Sorumluluğu da başarıyı da tek başına üstlenme eğiliminde olmalarına rağmen, güven ortamında takım çalışmasına ve işbirliğine daha açık olabilirler. Sadece işi gündeme almak yerine aile- arkadaş- iş dengesini kurmaya çalışırlar. Duygularını görmezden gelmek yerine, onlarla yüzleşebilirler.

Kendini streste hissettiğinde: Problemle yüzleşmek ve çözüm bulmaya çalışmak yerine erteleyip, başka işlerle oyalanabilir ve ya problemi görmezden gelebilirler. Harekete geçmek yerine ertelemeye meyilli olabilirler. Konsantrasyonları bozulduğu için küçük detaylarda kaybolabilirler. Rekabet ortamında hırslanabilirler.

Aslında ilk soruyu sormaya çekiniyorum çünkü bununla ilgili “Beni tanımayın kendinizi tanıyın” isimli bir video var kanalında. Ama yine de gelin sorularımızı kendisine yöneltelim.

Biraz kendini anlatabilir misin bize? Nasıl birisin, bu zamana kadar neler yaptın/yapıyorsun?

Böyle havalı cümleler kuruyorum ama YouTube kanalımda da sadece kendimi anlatıyorum, ki ben kendini anlatmanın çok ayıp görüldüğü bir ailede büyüdüm. Yani orada bir çelişki var aslına bakarsan. Kanal demişken, şu an YouTuber’ım. Ondan öncesinde de çok farklı şeyler oldum. Klasik bir kendini arayan genç hikayesi aslında. Sonunda bulduğumu düşünüyorum. Yani YouTube’da kendimi, hayatımı, başarılarımı, başarısızlıklarımı anlatarak geçirdiğim bir hayat şu an için bana yetiyor.

Başarı odaklı kişiler hızla harekete geçmek yerine ön hazırlık yaparak daha emin adımlarla ilerlemek isterler.
Hosteslik, garsonluk gibi pek çoğumuzun “ben de hayatımın bir döneminde bunu yapmak istiyorum” dediği işleri yaptın. Bunlarla ilgili videolar var kanalında. Benim merak ettiğim ise senin bu işleri yapmak için adım atarken motivasyonun neydi?

Aynen senin dediğin gibi herkes hayatında garsonluk ya da hosteslik yapmak ister. Böyle bir fantezi var zihinlerde. Garsonluk veya hosteslik yaparken zengin olan, meşhur olan insan hikayeleri çok dinlediğimiz için olabilir. Ben üniversitedeyken de denemiştim garsonluğu ama toplamda 10 saat dayanabildim. “Bir gün yapacağım bu işi” dedim, demek ki doğru zaman değil. O gün geldiğinde de, gittim yaptım ve inan bana bir efsaneydim, çok severek yaptım. Ben bir şeye hazır hissettiğimde gidip onu yapıyorum. Ama hazır hissetmem zaman alıyor. Bir nevi ben hayattan istiyorum o da doğru zaman ve doğru mekanda bana veriyor. Kadercilik olarak algılama bunu, daha farklı bir şey. Mesela garsonluk yaptığım mekan, patronlarım harika insanlardı. Doğru yerdeydim.

Hayal etmekle adım atmak arasında fark var. Sen gerçeğe dönüştürme adımlarını atarken neler için kaygılandın, neler seni motive etti?

Emin olmadan hiçbir şeye başlamıyorum. Emin olmak derken duygusal olarak hazır olmaktan bahsediyorum. Küçüklüğümden beri böyle bu. Oturup eksilerini, artılarını düşünüyorum. Alacağım tepkileri ve bu tepkilerin ne kadar umurumda olduğunu tartıp öyle karar veriyorum. Bu biraz da mizaç galiba. Çok kararlıyım, bu karar kötü bir karar olsa da bırakmıyorum. Bir de tabii çabuk aksiyon alıyorum. Bir şey beynimde bekledikçe beni rahatsız ediyor. Aklına düştüyse yap, iyi veya kötü ne olacaksa görürüz, diyorum. “Koca olsun ama bu gece olsun” diye bir laf vardır ya öyleyim. Beni bilinmezlik de çok motive ediyor. Kim bilir başıma neler gelecek? Kim bilir üç ay sonra nasıl bir insan olacağım. Bunlar çok heyecan verici durumlar benim için?

YouTube kanalın için istikrarlı ve hatırı sayılır bir içerik üretimi yapıyorsun. Kanalı açma fikri nasıl oluştu?

Böyle bilirsin ya hep, herkes seni tanımalı, herkes seni bilmeli, ama nasıl yapacağını bilemezsin. Nedir senin alametifarikan?” sorusuna cevap veremezsin… İşte ben o sorunun cevabını YouTube’da buldum. Bir şey olmam gerekmiyordu. Bir kalıba, kurala da uymam gerekmiyordu. Sadece kendim olduğum bir ortamdı. Bunu anlamam zaman aldı tabii. Başka bir sosyal medya projemi gerçekleştirmekte zorlanırken “bir de YouTube’a video koyalım” dedim. İlk kamera karşısına da o zaman geçtim. “İşte budur” dedim. Şimdi bağımlısı oldum. Vaktim çoğunu kamera karşısında geçiriyorum.

Video içeriklerinin belli bir konsepti var mı? Hangi konularda içerik üretiyorsun?

Aslında hem var, hem yok. YouTube’a sorsan onlara göre de bir konseptim yok. Kendi hikayemi anlatıyorum ama kitaplar, filmler, diziler, insanlar üzerinden anlatıyorum. Sırtımı onlara yaslıyorum da diyebiliriz. Videolarım için kişisel gelişim videoları diyorlar ama ben çok iddialı bir tanımlama olduğunu düşünüyorum. Bir de ben hızı sevdiğim için bir bilgiye ulaştım diyelim, hemen videosunu çekiyor, hemen paylaşıyorum. “Dur biraz dinlensin, bu benim konseptime uyar mı uymaz mı?” diye düşünmüyorum. İzledim bir belgesel diyelim, etkilendim, hemen metnini yazıyorum, ertesi gün çekiyorum.

YouTube kanalın için harekete geçtiğin ilk zamanların zorluğundan bahsediyorsun zaman zaman. Ne gibi zorluklarla karşılaştın ve o zorluklara rağmen devam etmeni sağlayan motivasyonun neydi?

YouTube’a video çekiyorsun, amacım ne, herkes beni görsün, herkes beni bilsin. Ben YouTube için popüler eğlence, makyaj videoları çekmesem de hiçbir zaman popüler kavramının kötü olduğunu düşünmedim. Kitleler büyük olmalıydı, seslendiğim kitle büyük olmalıydı ki daha da anlam kazansın. Ama o ilk zamanlarda olmadı işte, izlenmedi. Benim gibi hızlı sonuç almayı bekleyen, sonuç odaklı birinin çektiği acıları düşün, tabir-i caizse kafayı yiyordum. Neden yani, neden izlenmiyor? İşte hız burada ayak bağı oldu bana. Hayatın da benim hızıma yetişmesini istedim, o da “hadi oradan” dedi. Motivasyonum ise; dedim ki, “Başak bugün bu işi bıraksan yapacak daha iyi bir şeyin var mı, bundan iyisini bulabilir misin?” Yok. O zaman devam et.

YouTuber olmanın zorlukları neler ve sen bu süreçte hangi kişilik özelliklerini törpülemek durumunda kaldın?

Kesinlikle sabretmeyi öğrendim. Denemenin ve yanılmanın ne kadar değerli olduğunu gördüm. Tek seferde olmuyormuş ya da olmayabiliyormuş. Ben rekabeti de seven biriyim. Aslında çok havalı bir davranış şekli değil. Ama itiraf edeyim rakiplerimin fazlaca moralimi bozduğu olmuştu. O zaman bir karar aldım ve YouTube videoları izlememeye karar verdim. İlhamı da zaten orada bulmuyordum, o zaman oralarda takılmanın anlamı yoktu.

Peki hangi kişilik özelliklerin yaptığın işi sürdürmeni kolaylaştırdı?

Hırslı olmam YouTube’da çok işime yaradı, biraz da yıprattı. Popüleri takip etmek de işimi kolaylaştırdı çünkü izleyicinin artık neden bıkmış olduğunu, neyi sevmediğini, ne beklediğini de anlamış oldum. Bir de tabii bunca zamandır bastırdığım görünür olma, herkes beni görsün isteğim sonunda hayat bulmuştu.

 “Aşk, ilişkiler ve biraz fazlası” isimli videoda eşin Levent senin hırslı olduğundan bahsediyor, sen de onaylıyorsun. Biraz açabilir misin, kendinde gördüğün hırs nasıl bir şey?

Aslında küçüklüğümden beri böyleydim. En iyisini yapmak için uğraşıyorsun bu hem güzel, hem yıpratıcı. Biraz önce bahsettiğim bu işe ilk başladığım zor dönem var ya, Levent’i de çok zorladığım bir dönemdi. Videoyu çek, yükle, başında bekle, olmadı, o zaman başka fikir başka video, yine olmadı… Böyle bir beş ay düşün. Şimdi biraz daha kontrol etmeye çalışıyorum. Ama kolay değil. Ehlileştirmem lazım.

Sabırsızlığını kendi başına yaşamayıp seninle birlikte çalışanlardan da aynı hız ve enerjiyi bekliyorsun yani?

Kesinlikle evet. O yüzden birçok işimi kendim hallediyorum. Bu doğru bir çözüm olmayabilir belki ama kendimce çözümü böyle buldum. Mesela videoların montajını yapmayı böyle öğrendim. Öncesinde Levent montajını yapıyordu. Ve ben artık onu beklemekten sıkılmıştım. Hep bir şekilde bir aksilik çıkıyordu. Biraz da işlerin kontrolünün ben de olmasını seviyorum galiba. Ben de oturdum öğrendim montaj yapmayı, şimdi kafam rahat. Bu yürürken, yemek yerken bile böyle. Neyse ki Levent de hızlı yürüyor.

Son olarak, başarıyı yakalamayı önemseyen biri olarak kendini başarısız hissettiğinde motivasyonun düşüyor mu? Başarı ve başarısızlık senin için ne anlam ifade ediyor?

Bir işe belli beklentiler içerisinde emek veririm aslında herkes gibi. İş ortaya çıktıktan sonra beklediklerimi göremezsem bu benim için başarısızlıktır. Oturup önce bir üzülüyorum, yıkılıyorum tabi, sonra toparlıyorum kendimi. Bir yarım saat falan sürüyor tabi çok uzun değil. Sonra nerede hata yaptığıma bakıyorum. Ortada bir hata da olmayabilir tabi ama yaptığım doğruları, yanlışları görmem lazım. Çünkü benim emeğim dışında birçok değişken var, bunu öğrendim artık. Sen en güzel, en kaliteli gömleği üretiyorsun diye insanlar onu almak zorunda değil, bunun farkındayım. Ondan sonra tekrar başlıyorum çalışmaya. Çok sıkılgan ve hızlı bir insan olduğum için duygu değişimleri de hızla geçiyor hayatımdan. Motivasyon düşüklüğünden de sıkılıyorum yani, üzül üzül nereye kadar. Mesela bir videoyu hazırlama, çekme ve montajlama sürecim o kadar heyecanlı ki, sonra yüklüyorum, yayınlıyorum bir iki saat tatmin olmuş hissediyorum ardından tekrar diğer videonun telaşı başlıyor.

Başak Kablan’ı YouTube kanalından takip edebilir, Enneagram hakkındaki diğer yazılarıma ve röportajlara buradan ulaşabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 7 – Maceracı

Psikolog Zeynep Ozgen: Gözlemlemek mesleğimin, deneyimlemek mizacımın yapı taşı. Hazır zihnim çalışır, dilim iki kelimeyi bir araya getirir, ellerim yazarken, öğrenebildiğim kadar öğrenmek; anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale