Romantik ilişkilerde karşımızdaki kişiye sınır koymanın önemi

Yaşamımız boyunca tanıştığımız insanlarla kurduğumuz ilişkilerde, farkında olarak ya da olmadan belirli sınırlar çerçevesinde hareket ediyoruz. İş arkadaşlarımızla ofis dışında görüşme ya da görüşmeme kararımız tamamen profesyonel sınırlarda kalırken, akrabamız olan kişilerle olan ilişkimiz uzun süre görüşemesek bile her gün gördüğümüz iş arkadaşımızla olan ilişkimizden daha sıcak ve yakın olabiliyor. Aynı şekilde komşularımızla ya da arkadaşlarımızla günlük hayatımızda karşımıza çıkan ortak problemler üzerine saatlerce çalışabiliyor olsak da, özel hayatımıza dair paylaşımlarımız görece daha sınırlı.

Karşımızdaki kişiyle sınırları korumak, ilişkimiz için büyük önem taşıyor.
Karşımızdaki kişiyle sınırları korumak, ilişkimiz için büyük önem taşıyor.

Çocuklarımızla, arkadaşlarımızla olan ilişki şeklini devam ettirebilmemiz mümkün olmadığı için ebeveyn rolü çerçevesinde hareket ediyor ve o sınırlar çerçevesinde ilişkimizi geliştiriyoruz. Yani sonuç olarak, çevremizde olan insanlarla olan iletişimimizin doğrultusu bağlamsal olarak değişiklik gösterebiliyor ve kesin sınırlarla duygularımız ile davranışlarımızı kontrol altında tutabiliyoruz.

Peki, romantik ilişkilerde de aynı sınırları korumayı becerebiliyor muyuz? İkili ilişkilerimizde kesin çizgilerle belirlenmiş sınırlar koymamızı, duygu ve davranışlarımızı kontrol etmemizi engelleyen faktörler neler? Kaybetme korkusu, ikili ilişkilerimizde koyduğumuz sınırların belirlenmesinde ne kadar etkili?

İkili ilişkilerde sınırların olması neden önemli?

İkili ilişkilerde sınır koyulması, partnerinize size nasıl davranması gerektiği konusundaki beklentileriniz hakkında ipucu verir ve duygusal olarak zarar görmenizin önüne geçer.
İlişkide sınır çizmenin ve nelerin tolere edilebilir, nelerin asla kabul görmeyeceğini belirlemenin en kolay yolu, eski ilişkileri referans alarak karşılaştırma yapmak. Eski ilişkinizde ne hoşunuza giden ve gitmeyen neler vardı? Partnerinizin hangi davranışları size sevildiğinizi ve saygı duyulduğunuzu hissettirdi? Hangi davranışlar karşısında kendinizi rahatsız ve mutsuz hissettiniz? Bu ve benzeri soruları düşünerek kendinize küçük bir liste oluşturabilirsiniz. Bu listede genelde olması beklenen maddelere göz atacak olursak;
• Mahremiyet:  “Sadece bana ait olan eşyaların iznim olmadan kullanılmasını istemiyorum.
• Ev işleri:  “Partnerimin evde yapılacak işler konusunda bana yardımcı olmasını ve iş bölümünün adil olmasını istiyorum.
• Davranışlar:  “Birlikte olduğum kişinin benimle yüksek sesle konuşmasını istemiyorum.
• Kişisel alan:  “Arkadaşlarımla tek başıma dışarı çıkabilme ve dilediğim zaman tek başıma kalmak istememe partnerimin anlayış göstermesini bekliyorum.”
• Problem çözümü: “Problem yaşadığımızda en az dinlediğim kadar konuşabilmek, karşımdaki kişinin beni anlamasını ve yargısız yaklaşmasını bekliyorum.
• Beklentiler: “Karşımdaki kişinin şeffaf ve dürüst olmasını bekliyorum.

Unutmayın, çevrenizdeki herkesle olan iletişiminizde olduğu gibi, ikili ilişkilerde de saygı görmeyi beklemek en doğal hakkınız. Bireysel ihtiyaçlarınızın karşılanması ve kendinizi kişisel olarak mutlu hissetmeniz önemli. Yukarıda saydıklarımız kişisel olarak değişebilen şeyler olsa da, genel olarak hepimizin aşağı yukarı beklediği şeyler. Bu nedenle kendi ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi belirlemek ve ilişki sırasında kararsızlığa düşmemek için yukarıdaki gibi bir liste hazırlayabilirsiniz.

Partnerinizle yapıcı şekilde konuşabilmenin önemi

İlişkide genelde doğal olarak bize saygı gösteren ve kişisel olarak değer veren kişilerle birlikte olmayı seçiyoruz. Ancak bazen karşımızdaki kişi çizginin ötesine geçerek bizim sınırlarımızı görmezden gelebiliyor. Bu noktada en kısa ve etkili yol, partnerinizle rahatsız olduğunuz bu durumu açık açık konuşmak;
Eleştirel bir tutum izlemektense, sizi rahatsız eden davranışa odaklanın. Suçlayıcı ifadelerden çok, rahatsız olduğunuz duruma odaklanabileceğiniz ve çözüm bulabileceğiniz konulara odaklanın. Örneğin, beni üzüyorsun, beni rahatsız ediyorsun.’’ gibi suçlayıcı bir dil yerine, “… yaptığında kendimi kötü hissediyorum, … davranışı beni mutsuz ediyor.” gibi davranışlara ve hislerinize odaklanan ifadelere daha sık yer vermeye çalışın.
• Konuşmak için iki tarafın da sakin olduğu bir anı bekleyin. Hiçbirimiz, kişisel alanımıza girilmesinden ve sınır ihlalinden hoşnut olmayız. Bu nedenle ani sinir patlamanızın bitmesi ve konuşmaya hazır olmanız, rahatsız olduğunuz durumu daha kolay şekilde karşınızdaki kişiye aktarabilmeniz ve problemin çözüme ulaşması açısından önem taşıyor.
• Kendinize güvenin; konuşurken kendinizden emin ve net olmaya özen gösterin. Konuşurken birbiriyle çelişen ifadeler kullanmak ve kendinden emin olmamak, söylediklerinizi kabul ettirmekten çok karşı tarafın söylediklerini kabul edeceğiniz mesajını taşır. Partnerinizle sınırlarınızı konuşurken, çizgilerinizin neler olduğunu ve sınır ihlalinin sonuçlarının neler olacağını açıkça konuşun.

İlişkide sınırlarınızın neler olduğunu ve nelerin kabul edilebilir olduğunu düşünürken, sınırlarınız ihlal edildiğinde karşı tarafın alması gereken sorumlulukların da uygulanabilir olduğundan emin olun. Kendinizi kaldıramayacağınız sorumlulukların altına sokmamaya çalışın. Yapamayacağınız hiçbir şey için karşınızdaki kişiye söz vermeyin. Boş ve hiçbir yaptırımı olmayan tehditler, aynı davranışın katlanarak artmasına yol açacaktır.

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!