X

Romantik ilişkilerde güç savaşı ve manipülasyon

Sürekli özür dileyen taraf siz misiniz? Aslında haklıyken ne olduğunu anlamadan kendinizi suçlu hissediyor ve özür dileyen taraf olduğunuzu mu fark ediyorsunuz? Hatta kendinize açıklayamadığınız şekilde kendinizi kötü hissediyor, tam anlamıyla mutlu ve huzurlu olamıyor musunuz? Halbuki ilişkinize dışardan baktığınızda; asgari müşterekte birbirini anlayan, birbirini idare etmeyi bilen, aldatmayan, yalan söylemeyen, iyi kötü geçinip giden bir çift gibi görünüyorsunuz ve belki de öylesiniz. Peki o zaman bu mutsuzluk hissi de nereden çıktı? Bu duyduğunuz ses, yaklaşan tehlikenin güçlü ayak sesleri olabilir mi?

“Kurulan her ilişki aslında bir iktidar ilişkisidir.” diye bir söz vardır. Bu sanırım doğamız gereği hepimizin içinde olan bir şey. 1971 yılında Amerikalı psikolog Philip Zimbardo Stanford Üniversitesi’nde insanların güç ihtiyacının üzerine bir deney yapmış; 24 lisans öğrencisini seçerek üniversitenin psikoloji binasının bodrum katını gerçek bir hapishane gibi düzenleyip, seçilen 24 kişinin bir kısmına mahkum, bir kısmına da gardiyan olma rollerini vermiş. Başlangıçta her şey oyun gibi başlamış fakat herkes rollerine kendini fazla kaptırınca, yaşanan her şey sanki gerçek gibi cereyan etmeye hatta gardiyan rolündekilerin bir kısmının deneklere sadistik eğilimler sergilemeye başlamışlar ve sadece 6 gün sonunda Prof. Zimbardo hapishaneyi kapatmak zorunda kalmış. İşler çığrından çıkmış. Güç istenci içsel bir niteliktir. Burada doğru ya da yanlış yok. İnsanoğlunun yaşam mücadelesinin özünde güç istenci vardır. İşte bu yüzden çok iyi tanıdığımızı düşündüğümüz bir kişi belli mevkiilere gelip eline bir takıp güçler geçince bambaşka biri haline gelir ve biz bunu anlayamayız.

Peki doğal karşılamalı ve öyle içimizden geldiği gibi mi yaşamalıyız? Elbette hayır, bizi insan yapan kendimizi eğitebilmemiz, yönetebilmemiz, içgüdülerimiz hayatta kalabilmek için olan donanımlarımız, bunun üstüne inşa etmemiz gereken özellikler olmasa diğer canlılardan farkımız kalır mı?

İlişkilerimizde de bilinçli veya bilinçsiz bir güç savaşı veya manipülasyon  ile karşılaşabiliyoruz ve hiç farkına bile varmayabiliyoruz. Duygusal manipülatörler yabancılarımız da değil, çoğunlukla en sevdiklerimiz ve en güvendiklerimizdir. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, eşimiz. Yani katili uzaklarda aramayın, her katilin maktulle bir ilişkisi vardır ve kurbanla tanışıyordur.

Peki nasıl farkına varacağız? Elbette çok uzun ve çok seçenekli bir konu ama en basit anlatımla; size yapılmış bir yanlış ya da hata var, küçücük bir şey bile olabilir, çok önemsiz bir şey olabilir;  geç kalmak, unutmak gibi bir sahne imajine edin, siz bekletilen ya da ihmal edilen veya daha da basitleştirelim yalan söylenen tarafken birden kendinizi karşı taraf için üzülen, hatta kapris yapmış durumuna düşmüş, günü/geceyi mahvetmiş ve yaptığı kapris için özür dileyen taraf durumuna düşmüş olarak  buluyorsunuz. O nelerle uğraşmış ben neler düşünmüşüme geliyor konu. Size öyle bir duygusal manipülasyon yapılıyor ki, sonunda “bana yalan söylemene sebep olduğum için özür dilerim” noktasına getiriliyorsunuz. İşte ne yaşarsanız yaşayın, sürekli özür dileyen, haksız durumuna düşen tarafsanız bir manipülatörle beraber yaşıyorsunuz demektir ve kabul edin veya etmeyin duygusal işkence görüyorsunuz. Duygusal işkencelerde psikolojik olarak hasar alarak ve sakatlanarak hayatına devam eden kişi, bunu yaşamın doğal süreci gibi kabul ettiğinden, günden güne ölmekte olduğunun farkında bile olmayabilir.

Balık denizi hatırlamaz, sadece yaşar.
Ne zaman hatırlamak zorunda kalır?
Artık eskisi gibi yaşayamadığında…
Sular ya kirlenmiştir ya da çekilmeye başlamıştır.

Sular kirlenmeden veya çekilmeye başlamadan siz denizi hatırlayın.

İlginizi çekebilir: Andreas Georgiadis’in büyüleyici resim sergisi: Geri Dön (Come Back)

Çiğdem Acarsoy: Okur-yazar, vejetaryen, iflah olmaz bir optimist, gezenti bir yay burcu, kahvekolik, duygu durumu değişken... Okuma aşkı okumayı öğrenince başladı ve bitmiyor; yanına yazma aşkı da geldi. Kendini bildi bileli yazıyor. İnsan sevgisi onu Davranış Bilimleri okumaya yöneltti, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yaptığı psikoloji stajı hayatının dönüm noktası oldu. Hayata bakışı değişti. Birçok psikoloji ve koçluk eğitimlerine katıldı, hayatın yaşamaya değer olduğunu anlatmaya çalıştı, motivasyon ve kişisel gelişim üzerine bir kitap yazdı. Kurumlara eğitimler veriyor ve yazıyor, yazıyor, yazıyor… :)

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale