X

Rilke’nin içindeki tohumlar: Şairin derinlikli dünyasına adım atın

“… Size kimse öğüt veremez, hiç kimse de bir yardımda bulunamaz. Yalnız bir tek yol vardır: İçinize dönün. Size ‘yaz’ diyen nedeni araştırın. Köklerini yüreğinizin derinliklerine dal budak salıyor mu, buna bakın. ‘Yazmanız yasak’ edilince artık yaşayamayacak mısınız? Bunu söyleyin. En çok da gecenin en sessiz bir anında ‘Yazmalıyı mıyım?’ diye kendi kendinize sorun. Buna içinizin derinliklerinden bir karşılık çıkarmaya çalışın. Eğer… bütün gücünüzle ‘Sadece yazmalıyım’ diyebiliyorsanız o zaman yaşamanızı bu ihtiyacınıza göre kurun.”

-Rainer M. Rilke, Genç Bir Şaire Mektuplar

Temel dilbilgisi kurallarıyla oyunlar oynayan şairleri seviyorsanız, Rainer Maria Rilke’nin şiirleri sizin için eşsiz bir hazine alanı olacaktır. Onun muazzam şiir dünyasında gezinmek, isimlerin fiil ve fiillerin isimlere dönüştüğü ve aslında soyutlamaları iletme amacı taşıyan kelimelerin somut imgeler sunmak için kullanıldığı, tekil somut anlam ifade eden kelimelerin ise genişletildiği ve geliştirildiği bir yolculuktur.

“Gittikçe büyüyüp her şeyi içine alan
daireler gibi yaşamaktayım hayatımı.”
Bütün Şiirlerinden Seçmeler, Rainer M. Rilke

Rainer Maria Rilke’nin 20. yüzyılın arkasındaki yaratıcı dehalardan birisi olarak görülmesinin nedeni, kötü şöhretli Alman dilini şiirlerinde ahenkle kullanabilmesindendir. Rilke yazdıkları ile hem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çözülme sürecine hem de Alman sanatsal hareketlerinin birçok kahramanının dehşet verici milliyetçiliğine ve Nietzsche’nin nihilist havasına doğrudan muhalefet eden temel felsefi bir görüş sunar. Platonik, Hıristiyan ve Kartezyen olmayan bir şekilde okuyucuyu dış dünya ile uzlaştırır.

Rilke, dünyanın karanlığını kolayca benimser ve şiirlerinde aşkınlık ve içkinlik, güzellik ve acı, gece ve gündüz, yer ve uzay ile yaşam ve ölüm yan yana geliverir. Şair; insan bilincini, insan ve insan olmayan arasındaki etkileşimi çok yeni bir şekilde ortaya koyar. Rilke, “varlığın dinamik bir etkileşim ve karşılıklılık içerdiğine ve insanın iç yaşamının, bilincinin bu sürecin tamamen normal bir parçası olduğuna” inanır. Çok-kültürlülüğü kutsayan şair, dönemindeki her siyasi hareketten uzak durmuş ve sadece kendi yaratma dürtüsünün gerçeğiyle ilgilenmiştir.

“Seviyorum özümün karanlık saatlerini
O saatlerde derinleşir duyularım…”
-Rainer M. Rilke

Onun bu tavrını oluşturan süreçler nelerdir?

Savaşları ve devrimlerin damgasını vurduğu on dokuzuncu yüzyılda Prag’da doğan şairin yaşadığı dönem sadece mevcut siyasi kurumların yıkılmasına değil, aynı zamanda Avrupalıların zihinsel ve ruhsal yaşamlarının çeşitli kısımlarında köklü değişikliklere neden olan bir zamana da denk gelmiştir. Geleneksel, zihinsel, ruhsal, sosyal ve politik yapıların paramparça edildiği bu yıllar sadece yıkımın değil, insan bilincinin genişlemeye başlamasının da temelini sağlamıştır. Halkın “köprüleri yıkmak” ve hayata umut dolu, yeni bir felsefenin bakış açısından bakmak arasına sıkıştığı bu dönem, insanları kararsız ve kafası karışmış halde bırakmış, geçmişe güvenip güvenmeyeceklerini veya yeni bir çağın düşüncesine sevinip sevinmeyeceklerini bilemedikleri bir halde yaşamalarına neden olmuştur.

Koşulsuz kabul edilen “aidiyet” duygusu artık yerini yavaş yavaş “bireyselleşme”ye bırakmaya başlamıştır. Geçmişin bilgisinin de güvenilmez hale gelmesi ile ortaya çıkan yeni bilgiler ve araştırma yöntemleri sayesinde 19. yüzyıl artık ekonomik olarak kendi kendini korumanın iyice zorlaştığı da bir dönemdir. Ve böylece uzmanlaşma ve dünyaya parça parça bakma eğilimi artmıştır. Teknik bilgiyle hareket edenler topluma katı kurallarla yaklaşan sadece parayla ilgilenen barbarlar gibi davranmaya başlamış; entellektüeller ise evlerinin konforundan ilerici hareket bildirileri yazmaya evrilmiştir. Filozoflar, şairler ve edebiyatçılar gittikçe izole edilerek çoğu zaman acı içinde toplumdan kopuk ve gergin bir halde kalmıştır. İşte nüfusun içindeki bu zihinsel dengesizlik, on dokuzuncu yüzyıl literatüründeki Rilke’ye yeni bir sorumluluk duygusu vermiş ve O, kendisini toplumun bir aksesuarı olarak var etmeyi reddetmiştir.

Kadınların da Rilke üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Prag’da büyüyen bir çocuk olan şair, annesi tarafından bir kız çocuğu gibi giydirilmiş ve iki ismi de yaygın kadın isimleri olan René Maria olarak konulmuştur. Daha sonra René adını Rainer olarak değiştirmiştir. Kadınlar hem onun yaşamının yöneticileri olmuş hem de derin bir iç görü geliştirmesini sağlamıştır.

“Bir gün kadınlar yalnızca erkeğin zıttı anlamına gelmeyecek ve kendi içlerinde hiçkimsenin tamamlayıcısı ve sınırı olarak değil yalnızca dişil bir insanın yaşamının ve gerçeğinin anlamı olarak ifade bulacaklar…”
-Rainer M. Rilke

2021 yılında halen kadınların tamamen bağımsız ve öznel varlıklar olarak kabulü sağlanamamışken, görünüşe göre Rilke bunu kavramış ve fikirlerini zamanının çok ötesinde bir dille aktarabilmiştir.

“Sanma ki ben burada hayal kırıklıklarından ötürü acı çekiyorum, tersine. Bütün beklediklerimi, kötü bile olsa gerçek için kolayca feda edişime bazen şaşırıyorum.”
-Rainer M. Rilke, Malte Laurids Brigge’nin Notları

Rilke’nin felsefesi, tüm hayatındaki deneyimleri, yaptığı yolculukları, Rodin gibi sanatçılarla olan dostlukları nedeniyle temel olarak “yaşam-tanrı-aşk ve ölüm” üzerine oturur.

“Yaşam bir paradokstur” der. Yaşamı tatmin edici kılan tek şeyin çalışmaları olduğunu söyler şair. Hayatın teröründen ancak “yaratarak” sağ çıkılacağından emindir her zaman. Başarılı bir şiir yazmışsa eğer o zaman yaşadığını hisseder. Hayatın acılarına kafa karışıklıkları ile karşılık verir Rilke.

Tanrı kavramına ise burjuva sınıfının elindeki bir tutsakmış gibi davranır; nasıl yaşanması gerektiğini detaylıca anlatan ancak hiç kimseye yardım etmeyen bir Tanrı’dır bu. Rilke’ye göre Tanrı insanlardan üstün bir varlık olarak vardır fakat bu varlık yine de sadece bir insan ürünüdür.

Rilke’nin aşka bakışı ise bir sorumluluğa olan yaklaşımı gibidir. Titiz bir çaba ve insanı sömüren bir karşılıklılık olarak görür aşkın doğasını. Belki de bu yüzden hiçbir ilişkisi uzunca bir süre devam edememiştir. Sevginin korku temelli olduğunu düşündüğünden hiç kimseyi sevmediğini bile söylemiştir. Ona göre bir birliktelikte aidiyet olmamalıdır.

Tüm çalışmalarında yaşamın ölümden ayrı olmadığını savunur Rilke. “Yaşamanın görünmez yanı ölümdür”, diye yazar. Ölüm birinin hayatının son bulmasından daha fazlasıdır çünkü insanların çoğu yaşanmamış bir hayattan ölür Rilke’ye göre. Bu nedenle de şairin nihai amacı ölümle yüzleşmek ve ona yeni bir şekil verebilmektir.

Rainer Maria Rilke’nin şiirleri bütünsel bilincin yansımaları gibidir. Doğrusal zaman ve mekânın dışında zamansız bir varoluşa yayılır sözcükleri. Tam olarak mevcut ve felsefi olarak var olan her şeye açık kalarak yaşayan Rilke, en yüksek potansiyelini tam olarak gerçekleştirilebilmiş ender insanlardandır. Sağlık sorunları nedeniyle sürekli saldırı altında olan kısa ömrü, neredeyse kendini sembolik bir hapishanede metaforik bir mahkum olarak görmesiyle geçmiştir. Mecazi hapishanesinde daha önce benzeri olmayan şiirler yaratan Rilke’nin ölümünden bu yana ünü istikrarlı bir şekilde artmış ve dünyaca kabul gören bir dize ustası olarak tanınmasına yol açmıştır.

1926’da kan kanseri olduğunu öğrendiğinde mezar taşına yazılması için şu dizeleri kaleme alır:

“Gül, ey saf çelişki,
nice gözkapağının altında
hiç kimsenin uykusu olamamanın
sevinci”
-Rainer M. Rilke

 

Kaynak:
*Rainer M. Rilke- Bütün Şiirlerinden Seçmeler
– Letters to a Young Poet
-Duino Elegies
– The Book of Hours
-Letters on Life
*Maria Popova- Rilke on How Winter Illuminates the Richness on Life
*Poetry Foundation- Rainer M. Rilke

İlginizi çekebilir: İnsan olmak ne demektir: Farklı felsefi akımların insan tanımı

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale