X

Retoks nedir? Kaliteli suyun retoks etkisini artıracak özellikleri nelerdir?

Artan kanser, kalp – damar, tansiyon, kolesterol, obezite, alerji gibi hastalıkları artık duymaktan bıktık. Ne yazık ki tüm bu hastalıkların nedenleri var. Hepimiz öncelikle gelişen teknolojinin bizleri tembelleştirdiğini, daha yüksek kaloride yemekler tüketmemize neden olduğunu ve daha da kötüsü yediklerimiz ve çevresel faktörlerle daha fazla toksin almaya başladığımızı kabul etmekteyiz.

Yeni yaşam tarzımız ile birlikte çift taraflı toksin artışı başladı. Hem vücuda aldığımız toksinler arttı hem de vücuttan atamadıklarımız. Toksin artışı nedeni ile detoks kavramı da hayatımıza girmeye başladı. Günümüzde artık neredeyse herkes, hayat şartlarına ve vücut yapısına bağlı olarak toksin atımı için farklı yöntemler kullanıyor. Toksin atma uygulamaları çok da yeni bir şey değil. Aslına bakılırsa tarihte hacamat, sülük, hamam gibi toksin atmaya yönelik birçok yöntem bulunuyordu.

İlgili yazı: Fazla vaktinizi almayarak yenilenmenizi sağlayacak günlük detoks yöntemleri

Detoks kavramına bir şekilde alıştık ve adapte olduk. Retoks da yeni duyulmaya başlanan bir şey olmasına karşın, aşina olduğumuz kavram.

Retoks; özellikle detoks sonrası toksin alımını azaltmak, alınan toksinleri detoks kadar olmasa da vücuttan uzaklaştırmak için kullanılan bir tabirdir. Yani tekrar toksin alımını minimuma indirmek, alınan toksinlerin de maksimum oranda vücuttan atılmasını sağlamak.

Örneğin, toksin alımını azaltmak için, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat ederek işlemiş gıdayı azaltmak bir çeşit retoksdur. Vücuttan düzenli toksin atmak için masaj yaptırmak veya saunaya gitmek de bir çeşit retoksdur.

İşlanmiş gıda tüketimini azaltarak sağlıklı gıdalara yönelmek bir çeşit retokstur.

Retoks sürecini destekleyen en önemli unsurlardan biri; kaliteli sudur. Su; arınmada, vücudu temizlemede, yıkamada ilk sırayı alır. Vücuda alınan toksini azaltamaz; ancak  küme boyutunun küçük olması sayesinde hücrelere daha hızlı nüfuz edebilir ve  vücutta üretilenlerin etkili bir şekilde atılmasına yardımcı olur.

Kaliteli suyun retoks etkisi

Doğru zamanlarda, yeterli miktarda ve kaliteli su içerek, suyun retoks etkisini maksimuma ulaştırmak mümkündür. Bu sayede her gün küçük küçük de olsa detoks yapma şansı yakalanır.

Suyun arınmadaki yeri tartışılmazdır. Peki, retoks etkisini arttıracak suyun ne gibi özellikleri olmalıdır? Tüm sular aynı etkiyi yapar mı? Bu sorulardan hareketle, retoks etkisini arttıracak kaliteli suyun özelliklerini paylaştım:

Kaliteli suyun özellikleri
1. Suyun temiz olması

Kaliteli suyun ilk şartı temiz olmasıdır. İçerisinde hastalık yapıcı mikroorganizma bulunmamalıdır. Su ile birlikte farkında olmadan fazlaca kimyasal, hormon veya mikrop alabilmekteyiz. Özellikle musluk suyunun (Sadece musluk suyu içme olarak düşünmeyiniz, diş fırçalarken veya duş alırken de musluk suyu kullanılmaktadır) içeriğindeki klor ve bileşenleri son derece tahriş edici ve kanserojendir. Bu nedenle tüketilen suların temiz olduğundan emin olmak, kaliteli su tüketmenin ilk şartıdır.

2. Küme boyutlarının küçük olması

Suyun molekül yapısı ne kadar küçükse, hücreler de o kadar suya doyar ve görevlerini yerine getirecek enerjiyi elde etmiş olurlar. Böylelikle hücre görevlerinden biri olan toksin atma da yerine getirilmiş olur.

Küçük (mikro) kümeli su, moleküllü doğal kaynak sularında doğal olarak mevcuttur. Doğal kaynak suları, dünyanın kendi manyetik alanından dolayı manyetize olurlar. Manyetize olmuş suların yapıları düzgünleşir ve küme boyutları küçülür; fakat tüm doğal kaynak sularının molekül yapısı küçüktür denemez. Çünkü yeryüzünde farklı şiddette manyetik alanlar bulunmaktadır. Bu nedenledir ki; bazı doğal kaynak suları daha şifalıdır, bazıları ise sadece temiz içme suyudur.

Suyun molekül yapısını küçülten diğer bir etken de suyun ısısıdır. Su soğudukça, molekül yapısı küçülmeye başlamaktadır. Su donduğunda ise altıgen şeklinde küçük kümeler haline gelmektedir. Evde yapabileceğiniz pratik bir yöntem ile suyun molekül yapısını küçültmeniz mümkün. Suyu dondurduğunuz zaman, doğadaki gibi su molekülleri altıgen şeklini alacaktır. Sonrasında suyu eritip, içme ısısına gelince tüketebilirsiniz. Molekül yapısı tekrar büyüyeceği için, bu işlemi yaptığınız suyu hızlı bir şekilde tüketmemenizde fayda vardır.

Genel olarak su küme boyutlarına baktığımızda, günümüzde doğal kaynak sularının yaklaşık 12’li, şebeke ve endüstriyel suların 40’lı gruplar oluşturduğunu görmekteyiz. Manyetik ve mineral açısından zengin bir bölgede oluşan kaynak sularındaki molekül yapısı 6’lı olabilmektedir. Bu tür yerlerden çıkan suların içilmesi ile insanların şifalandıkları gözlemlenmiştir ve şifalı oldukları bilinen birçok kaynak günümüzde ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bunlardan en meşhuru Fransa’nın güneyinde bulunan Lourdes şifalı kaynak sularıdır.

Uzmanların uzun süren araştırmaları sonuncunda Lourdes şifalı sularının; zengin mineral içerik, küçük molekül yapılı su ve yüksek aktif hidrojen değeri gibi özelliklere sahip olduğu gözlemlenmiştir.

3. Mineral içeriğinin zengin olması

Kaliteli suyun özellikleri arasında mineral içeriği de bulunmaktadır. Mineraller, vücudumuzda az oranda bulunmasına rağmen, üstlendikleri görevler son derece önemlidir. Her ne kadar günlük mineral ihtiyacının tamamının sudan karşılanması beklenmese de, günümüzde besinlerdeki mineral değerlerinin azalması ile sudan alınabilinecek minerallerin önemi artık daha fazla.

Vücudumuzda 84 mineral vardır. Bu mineraller arasında kalsiyum ve magnezyum gibi oran olarak daha fazla ihtiyaç duyulanların yanı sıra selenyum ve germanyum gibi eser miktarda mineraller de bulunmaktadır. Kaliteli sular mineral yönünden zengin olurlar ve bu sayede vücudun toksin atmak için ihtiyaç duyacağı enerjiyi sağlamada etken rol oynarlar.  

Manyetik alanın dışında, doğal kaynak sularında bulunan bazı mineraller, suyun molekül yapısının küçülmesini desteklemektedir. Yani suda bazı minerallerin mevcut olması suyun molekül yapısını küçültmektedir. Yapılanmayı destekleyen bu mineraller kalsiyum, çinko gibi iyonlardır.

4. pH seviyesinin vücut ile uyumlu olması

Son dönemde toplumda, alkali su ve beslenme konusu oldukça popüler özellikle de alkali suyun zayıflama üzerindeki etkileri. Kaliteli suyun, alkali mineraller yönünden zengin olması yani asidik mineraller içermemesi, suyun pH seviyesini alkali yapacaktır. Vücut ile uyumlu olması için kişiden kişiye değişiklik göstermek ile birlikte retoks sürecinde suyun pH seviyesi, doğadaki birçok doğal kaynak gibi hafif alkali olmalıdır ve bu şekilde içilmesi önerilmektedir. Burada önemli olan, asidik ve/veya yüksek değerde alkali su tüketmemektir.

Alkali su 2 kat fazla oksijen içermektedir.
5. Aktif hidrojen içeriğinin yüksek olması

Aktif hidrojen sayesinde vücuttaki serbest radikaller nötralize olmaktadır. Taze sebze ve meyvelerde bolca bulunan aktif hidrojen, şifalı su kaynaklarında yüksek oranda bulunmaktadır. Ancak, bu özelliklerini uzun süre muhafaza etmesi mümkün olmadığı için, suyu kaynağından tüketmek gerekmektedir. Bu nedenle şişelenmiş en iyi şifalı su kaynağı bile, kaynağındaki gibi yüksek kalitede olmayacaktır.   

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale