“Hayatımızın ne şekilde sona ereceğini, bu yolculuğun bizi nerelere götüreceğini bilebilseydik verdiğimiz kararlar yine aynı olur muydu? Yoksa farklı bir yol mu seçerdik? Kaderimizden kaçmanın bir yolu var mıdır? Yoksa içimizde görünmez bir güç, bir şekilde bizi hep aynı sona doğru mu çekiyor ?”
Evet, yukarıdaki replik Netflix’in en gözde Alman bilim kurgu dizisi olan “Dark” dizisine ait. Dizideki kurguya göre; bir nükleer kaza sonucunda, santral yakınlarında bulunan bir mağarada üç boyutlu bir “solucan deliği” oluşuyor. Bu solucan deliğinin ucunda ise 33 yıl farkla ileri ve geri olmak üzere başka bir zaman dilimine geçişler mümkün hale geliyor. Etkileyici bir senaryo, değil mi?
Çok değerli ruhsal öğretilerin içinde yıllardır deneyimlediğim pek çok olgu ve fenomen (zamanda yolculuk, kuantum dolanıklığı, solucan deliği ve daha fazlası) tek bir dizinin içinde toplanmış gibi gelmişti o dönemde bana. Ve zihnimize çok derin sorular soruyordu: Geçmişimizde aldığımız bir kararı değiştirmek bugün elde ettiğimiz sonuçları değiştirir miydi ? Ya da geleceğe gidip geçmişimizi değiştirebilir miydik? Yazıyı okumaya devam etmeden önce sizleri bu sorular üzerine birkaç dakika düşünmeye davet ediyorum.
Sevgili üstat Einstein’ın İzafiyet Teorisi Kuramı “Bütün varlıklar ve varlığın fiziki olayları izafidir. Zaman, mekan, hareket, birbirlerinden bağımsız değildirler. Aksine bunların hepsi birbirine bağlı izafî olaylardır. Cisim zamanla, zaman cisimle, mekan hareketle, hareket mekanla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağımlıdır.” der. Hakikatte, sonsuz kainat ve varoluş içinde “zaman” yoktur. Varsa bile tek bir nokta olarak düşünebilirsiniz. Geçmiş, şimdi ve gelecek aslında aynı anda yaşanıyor. Tek bir nokta içinde.. Zaman, dünyamızın ve biz insanların en büyük illüzyonu.
Yaptığım Thetahealing & Regresyon seanslarımda her zaman şunu gözlemliyorum: Kişinin bilinçaltı inançlarını, hislerini değiştirdiğimizde ‘geçmiş yaşamlarındaki benliklerinin yaşamları’ da anda dönüşüyor. Birdenbire geçmiş yaşamdaki o kişinin (danışanın önceki enkarnasyonu) tüm yaşadıkları, içinde bulunduğu durumlar, yerler, mekanlar. Hatta bedenindeki hisler… Her şey değişmeye, evrilmeye başlıyor. Ve danışan da bu değişimin coşkusunu çoğu kez “kendi içinde” hissediyor. Kulağınıza biraz garip geliyor olabilir; ancak ‘şimdi’deki “ duygu, düşünce ve hislerimizi” değiştirdiğimizde sadece geleceğimizi değil, geçmişimizi de değiştirmiş oluyoruz. Ben buna inanıyorum.
Yazımı yine aynı dizinin bir başka düşündürücü repliğiyle sonlandıracağım:
“Zamanın doğrusal olduğuna inanırız. Kusursuz şekilde ebediyen ilerlediğini düşünürüz. Ancak geçmiş, şu an ve gelecek aslında peş peşe gelmez. Dün bugün ve yarın arasındaki fark illüzyondan başka bir şey değildir. Zamansal kavramlar sonsuz bir döngü halinde birbirine bağlıdırlar. Her şey birbirine bağlıdır.”
Sizler de, kendi en yüce versiyonunuza ulaşma yolculuğunuza çokça hizmet edecek olan Thetahealing, Regresyon ve Jean Adrienne Arınma Sistemi yöntemleri ve seansları ilgili ayrıntılı bilgiye ve seminer takvimimize www.esindemir.com sitesinden ulaşabilir, hediye çalışmalarımdan ve grup seanslarımdan faydalanabilmek için Instagramwww.esindemir.com ve YouTube hesabımı takip edebilir ve her türlü sorunuzu info@esindemir.com mail adresim üzerinden bana iletebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Bilinçaltımızı temiz tutma sanatı: Tüketim alışkanlıklarımızın farkında mıyız?